Arkadaşlar;

İlginç bir olay ile karşılaştım:

Bir kapıcı işten atıldı, ellerinden kira kontratı alınmış ve bu kontrat icra takibine konu yapıldı. İcra takibine itiraz ettim Asliye hukukta dava açıldı. ben de alacak davası açtım. Bu arada Çalışma Bakanlığı'na şikayette bulunuldu ve Bakanlık (SSK) bildirimsiz işçi çalıştırıldığı için ceza kesti. Cezaya yapılan itiraz reddedildi, karar kesinleşti. Benim açtığım alacak davası kabul edildi, karar kesinleşti.

Müvekkilimin okuma yazması yok. Birgün kendisini çevirerek tehdit ettikleri gerekçesi ile C. Savcılığına başvuruldu savcılık takipsizlik kararı verdi.Takipsizlik kararı üzerine karşı taraf iftira suçuna dayanarak dava açtı ve müvekkilim iftira suçundan ceza aldı. Dosya Yargıtay'da.

Bu olaydan sonra Karşı taraf (4 kişi 10.000.YTL'den)40.000 YTL'lik manevi tazminat davası açtı. Ben ise hizmet tespit davası açtım.

Gelelim asıl soruna;
Şimdi ben bu kişilerin bu kadar çok haksız davaya neden oldukları için maddi ve manevi tazminat ödemeleri gerektiği savı ile bir dava açmayı düşünmekteyim.

Yargıtay'ın yerleşik içtihatları birden çok haksız davanın açılmasını manevi tazminat nedeni sayıyor.

Müvekkilimin orada kapıcı olarak çalıştığı kesinleşmiş Yargıtay kararları ile belirlenmiştir.

Olay gerçek olduğu ve site üyelerinden arkadaşların ilgili olabileceği nedeni ile çok fazla yorum yapmayacağım. (Bu arada admine bir sataşmada bulunayım: Bu konuda çok vehimli.)

Sürmekte olan davalardan ne kadarından bizim ne kadarından karşı tarafın haklı çıkacağı belli değildir.

Bilindiği üzere bizim avukatlık ücreti almaksızın davaya girmemiz yasaktır. Karşı taraf aleyhine hükmedilen avukatlık ücreti de avukata aittir. Yani müvekkilim davayı kazandığı için avukatlık ücreti ödeme zorunluğundan kurtulamamaktadır.

Ben bu kadar çok davaya neden olunduğu için manevi tazminat davası açacağım ama burada can alıcı sorun şu:

Ben müvekkilimin ödemek zorunda kaldığı avukatlık ücreti çin de maddi tazminat davası açmayı düşünüyorum. Bu konuyu arkadaşlarımla tartıştığımızda "hayır zaten mahkeme her kaybedilen dava için avukatlık ücretine hükmetti, tekrar isteyemezsin." gibi bir yorumla karşılaştım.

Ben ise tam tersini düşünüyorum. HUMK. 421 hükmünü ve tazminat hukukunun genel ilkelerini göz önünde tutarak "kapıcılık hakları zamanında tanınıp uygulansa idi bu kadar zarara neden olunmayacaktı. Hukuka aykırı zarar veren verdiği zarardan sorumludur. Müvekkilimin ödediği vekalet ücretleri onun zararıdır ve iade edilmelidir." diye düşünmekteyim.

Görüşlerinizi bekliyorum.

Saygılar