Mesajı Okuyun
Old 22-05-2002, 23:25   #6
Av.Nevra BAŞKAL

 
Varsayılan

Merhaba,

Ben öncelikle, avukatlık öncesi stajın yeterli olup olmadığı konusuna değinmek istiyorum.

Avukatlık stajının ilk altı ayını oluşturan adliye stajında kendinizi mesleğe hazırlamak ya da uygulama hakkında birşeyler öğrenmek ,deyim yerindeyse, deveye hendek atlatmaktan daha zor. Yüzlerce dosya incelemek, günde onlarca duruşmada bulunmak zorunda olan hakimlerin "beni yalnız bırak da çalışayım" diyen gözlerini , sorduğunuz ikinci soruyu da aynı ilgisizlik ve bıkkınlıkla geçiştirdiğini gördükten sonra, zaten çaresiz, imzalarınızı tamamlayıp "güzel, bu da bitti" demekten kendinizi alamıyorsunuz.

Arada sırada, "hobi" olarak kalemde dosya okumak istediğiniz zaman, kalem müdürlerinin "şuradaki zarflara pullar yapışacak" şeklindeki "tavsiye" kararlarını, "olur ya hakime söyler, hakim de benim stajımı yakarsa" düşüncesiyle yerine getirmek zorunda kalıyorsunuz.

Adliye stajını bitirdikten sonra, (nihayet) iş, işi öğrenebileceğiniz bir avukat bulmaya kalıyor. Ben bu konuda şanslıyım. Altı ayda öğrenemediğim bir çok şeyi, ilk haftadan öğrenmeye başladığımı söyleyebilirim. Ancak benim kadar şanslı olmayan birçok arkadaşım, yanında staj yaptığı avukatın çocuklarının cep telefonu faturalarını yatırmak için saatlerce kuyrukta beklemek zorunda kalıyor...

Aslında, sonuç olarak şu söyleyebilirim; adliye stajının eğitici olması ve stajyere gerçek anlamda katkı sağlayabilmesi için, sadece istemek ve çaba göstermek yetmiyor; birşeylerin değişmesi gerek, ama ne? Belki de ormanda kaybolduğum için, buna bir yanıt üretemiyorum...:-)

Bu alana fazla ilgi gösterilmemesi konusuna gelince:

Gerek e-mail grubuna, gerekse foruma üye stajyer arkadaşlarımın yazılarından ve gelen yanıtlardan edindiğim izlenim şu:

Birincisi, sorun hep "eskiler" ve "yeniler" kavgasına dönüşüyor."Yeniler" biraz hırçın, biraz kırgın, "eskiler" ise, "siz bunlara müstehaksınız" imalarıyla ve biraz da "zaten yeterince eski var, yenilere ne gerek var" şeklinde bir tavır içindeler.(Bizim sorunlarımıza gerçekten duyarlı avukatlar da var, onları tenzih ediyorum)

İkincisi, tartışmalar, fikir alışverişi olmaktan öteye gidiyor ve hep bir "kuşak çatışması" yaşanıyor. Hatta zaman zaman tartışmaların seviyesi, "sokaktaki adam" konuşmalarına denk düşüyor.

Ve üçüncüsü, belki doğru, biraz kadercilik, biraz küskünlük biraz da "persona non-grata" psikolojisiyle içimize kapandık.

Sınav gerekli mi?...

Ben bunun mantığını hala kavrayabilmiş değilim; avukatlık gibi, beşeri ilişkiler, yazıda düzgün anlatım, düzgün konuşma, dinleme ve dinletebilme, pratik zeka, yaratıcılık,... gibi özelliklerin kişinin başarısını büyük oranda etkilediği bir mesleğin bilgisinin, çoktan seçmeli bir sınavla nasıl sınanabileceğinin mantığını...

...ben hala kavrayamadım.

Mesleğinde başarılı olmak isteyen avukat, zaten kendini yetiştirecektir, yetiştirmek zorundadır. Konusuyla ilgili kanun tüzük, yönetmelik, yargı kararları,... tüm mevzuata hakim olmak zorundadır. Zaten yeterince araştırmıyor, "tembel tembel" oturuyorsa, aç kalır ve gidip bir bakkal dükkanı açar. Kısaca, bir avukat,asıl kendisi için, mesleki bilgisinin sınırlarını genişletmekle mükelleftir.

Bu tıpkı, birine zorla sigarayı bıraktırmaya benziyor, kişi zaten içmek istiyorsa içecektir. Bunun gibi, mesleğine saygısı, hiçbir ideali ve hırsı olmayan bir stajyer, bu sınavı geçse bile, kendini köreltecektir. Asıl o zaman; sadece sınavdan geçenlerin avukatlık yapabilmesi ve mesleğin seviyesinin hala "yeterince" yükselmemesi durumunda, Barolar Birliği "mesleğin seviyesini yükseltmek" adına nasıl bir çözüm düşünecek, onu merak ediyorum.

Bizim sorunlarımızı en az bizim kadar düşünen meslektaşlara teşekkürler...

Saygı ve sevgiyle