Mesajı Okuyun
Old 18-09-2008, 14:55   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

Çeşitli ihtimalleri düşünerek akıl yürütürsek;

1. a) Zamanaşımına uğramış çek, kambiyo seneti özelliğini yitireceğinden, (söz konusu takip keşideci ile lehdar arasında ise,) Humk.m.10 ve BK.m. 73 uyarınca para borcu olması nedeniyle Alacaklının ikametgahı veya İİK.m.50,I C.2 Uyarınca sözleşmenin yapıldığı yerde de icra takibi yapılabilir, diye düşünüyorum.

""Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili şirketten inşaat malzemesi aldığını, karşılığında üç adet çek verdiğini çeke dayalı olarak yapılan icra takibinin çekler zamanaşımına uğradığı için iptal edildiğini ileri sürerek sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 1.217.000.000.-TL.'nin 30.6.2001 'den itibaren 526.000.000.-TL.'nin ise 29.8.2001'den itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili zamanaşımına uğrayan çeklerin keşide yerinin Ankara olduğunu, BK.'nun 73/1.uygulanamayacağı için davalının ikametgahı mahkemesi olan Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu, oradaki ticari ilişkinin bu çek ile sınırlı olmadığını çeklerin müvekkili şirket yetkilisi tarafından düzenlendiğini, zamanaşımına uğradığı için yazılı delil başlangıcı olabileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece borcun kambiyo senedinden kaynaklandığı, aranacak borçlardan olduğu bu nedenle davaya bakmaya davalının ikametgahı mahkemeleri olan Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın yetki nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, para alacağına ilişkindir. Davalı, taraflar arasında ticari ilişki olduğunu kabulle beraber belirttiği nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunarak yetkisizlik def'inde bulunmuştur. Davacının ikametgahının Yerköy'de olmasına ve paranın da götürülecek borçlardan olması dolayısı ile HUMK.'nun 10 ve Borçlar Kanunun 73.maddeleri uyarınca davanın Yerköy'de görülmesi gerekirken yazılı düşüncelerle yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması usule aykırıdır
(19. HUKUK DAİRESİ E. 2005/1242 K. 2005/2874 T. 18.3.2005)

b)Eğer temel ilişkinin dışında bir kişi tarafından takip yapılıyorsa; Hamil zamanaşımına uğramış çekten dolayı sebepsiz zenginleşmeye dayanmışsa(TTK.m.644 dayanarak da) bu durumda Davalının ikametgahı yetkilidir, düşünüyorum. Ancak, Yargıtay'ın net bir kararına rastlamadım.

"Dava, TTK'nın 730/14, maddesi yollamasıyla aynı Yasa'nın 644. maddesi uyarınca açılmış bulunan sebepsiz iktisap davası olup, çekte ayrıca bir ödeme yeri gösterilmediği gibi, çekin muhatabı da V. Bankası Ürgüp Şubesi'dir. Ayrıca davalının ikametgahı da Ürgüp'tür.
Davanın yukarıda açıklanan niteliğine göre BK'nın 73. maddesi olaya uygulanamaz. Doktrince de kabul edildiği üzere ( Bkz. Prof. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ank., 1997, s.932, E.Şimşek, Ticari Senetler, Ankara, 1982, s.239 vd. ) hamilin çek borçlusunu takip ve senedi ibraz zorunluluğu bulunması sebebiyle yetkili mahkeme genel yetki kuralları uyarınca davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Bu itibarla, mahkemece davalı tarafın yetki itirazının kabulü gerekirken, yerinde bulunmayan yazılı gerekçe ile yetki itirazı ret olunarak uyuşmazlığın esasına girilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.( 11. HUKUK DAİRESİ E. 2005/147 K. 2006/122 T. 16.1.2006)

c) Borçlunun ikametgahı konusunda ise; Bir kişinin işyerinin olması, taşınmazı(evi) olması orada ikametgahı olduğunun bir karinesidir, diye düşünüyorum. Çünkü ikametgah yerleşmek niyetiyle oturulan yerdir. Nüfus Kanununda, nüfusa kayıtlı olunan yer ikametgahı sayılıyordu bu hüküm yeni nüfus hizmetleri Kanununda yer almamıştır. Bu nedenle artık bu karineden yararlanılamaz. Yargıtay'ın Muhtar'dan alınacak belgeyi kabul etmeyen kararlarına rastlamıştım ancak yeni değişiklerin nasıl yorumlanacağını bilemiyorum.


2) Ancak, yetkisiz icra dairesinde takip yapılmışsa, icra takibinin yapıldığı yerde itirazın iptali davası açılması durumunda;yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığı için icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı kabul edip itirazın iptali davasını reddedebilir, diye düşünüyorum.

""Davacı tarafından, Adana 5. İcra Müdürlüğü'nün 2001/17598 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibinde, borçlu davalının hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz ettiği, anılan dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Görülmekte olan davada da, davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisizliği iddiası tekrarlanmış, aynı gerekçeye dayalı olarak mahkemenin de yetkisiz olduğu ileri sürülmüştür.

Hemen belirtilmelidir ki, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle, ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Eş söyleyişle, ilgili icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu yönünde itiraza uğramış olan bir icra takibi, bu itiraz yöntemince karara bağlanmadıkça, hukuken geçerli bir takip niteliğine kavuşamaz.

Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur; mahkeme bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. Yine, mahkemenin açıklanan yönde yapacağı inceleme ve değerlendirme bakımından, kendi yetkisine yönelik bir itirazın bulunup bulunmaması da önem taşımaz. Kısaca, itirazın iptali davasını gören mahkeme, kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonuçlandırmakla yükümlüdür.

Somut olayda, Yerel Mahkeme, icra dairesinin yetkisiz bulunduğu yönündeki davalı itirazı hakkında herhangi bir değerlendirme yapmaksızın; sadece, kendi yetkisine ilişkin itirazı incelemek suretiyle sonuca varmıştır" (HUKUK GENEL KURULU E. 2004/19-410 K. 2004/471 T. 6.10.2004

3) Eğer Bodrum'da İtirazın iptali davası açılırsa;borçlunun yetki itirazı kabul edilmiş sayılacağından ve alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması nedeniyle itirazın iptali davası açma koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilebileciğini düşünüyorum.

""Bilindiği üzere icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise, bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra tetkik merciine ait olup, yine yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra tetkik merciinden isteyebileceği İİK'nun 50/2.maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise, alacaklı icra tetkik merciine başvurmadan aynı Yasa'nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasını mahkemede açmışsa, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır. Böyle değil ise, yani icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılıyor ise, o zaman mahkemece borcun esasına ilişkin itiraza geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle, davanın bu yönden REDDİNE karar verilmelidir. Bu durumda alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması nedeniyle itirazın iptali davası açma koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenmesi mümkün değildir.

Dava konusu olayda, davalı borçlu Bursa İcra dairesince çıkartılan ödeme emrine karşı, yetkili icra dairesinin İnegöl İcra Dairesi olduğu yolunda yetki itirazında bulunmuş, ayrıca borcun esasına da itiraz etmiş bulunmaktadır. Alacaklı davacı ise, itirazın iptaline ilişkin bu davayı İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinde açarak, davalı borçlunun icradaki yetki itirazını benimsemiş bulunmaktadır. Nitekim dava dilekçesinde de, yetki itirazına hiç değinilmemiş, sadece borçlunun borca vaki itirazının geçersiz olduğu ileri sürülmüş durumdadır. Böyle bir halde Bursa İcra Dairesinde yapılmış olan icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibarıyla ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz etme imkanı yoktur. Zira, davacı alacaklı yetkili icra dairesinde davalı borçluya yeni bir ödeme emri tebliği ile yükümlü bulunmakta ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadır." (11. HUKUK DAİRESİ E. 2002/1275 K. 2002/4996 T. 20.5.2002)

4. Yetki, bir mahkemenin ya da icra dairesinin yargı çevresini ifade eder. Türkiye'de yargı çevresi, ilçe sınırlarıdır. Ancak, Büyükşehirlerde, ilçe sınırlarını dikkate alınmaksızın birden fazla yargı çevresi bulunmaktadır. Bu nedenle büyük şehirlerde yargı çevresine dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum. Yargıtay'da İstanbul mahkemeleri yetkilidir şeklindeki yetki itirazını; yetki itirazında birden fazla yetkili mahkeme gösterilemiyeceği gerekçesiyle geçersiz bulduğunu biliyorum