Mesajı Okuyun
Old 24-02-2012, 17:14   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Karar-1

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/7309
K. 2001/9031
T. 4.10.2001
• MANEVİ TAZMİNATIN BÖLÜNMEZLİĞİ ( Yaralanma Oranının İlk Dava Açıldıktan Sonra Artması Halinde Ek Dava Açılabileceği )
• EK MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLMESİ ( Dava Konusu Haksız Fiil Sonucunun Dava Açıldıktan Sonra Ağırlaşması )
• YARALANMA NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Yaralanma Oranının Dava Açıldıktan Sonra Artması Halinde Ek Dava Açılabileceği )
743/m.47
ÖZET : Medeni Kanunun 47. maddesinde yaralanan kişinin manevi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Manevi tazminatın kişinin ruh ve vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul edilmiştir. Manevi tazminatın zararlandırıcı bir olay nedeniyle ancak bir defa istenebileceği, bu tazminat türünün bir gereğidir. Diğer bir anlatımla hukuk sisteminde manevi tazminatın bölünmezliği kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak zararlandırıcı eylem sonunda zararın oluşumunda değişiklikler, bu bağlamda daha ağırlaşmış durumların meydana gelmesi durumunda her olgunun ayrı olması nedeniyle birden fazla dava açılması olanaklıdır.

DAVA : Davacı Roswita J. vekili Avukat Rana Ortan vd. tarafından, davalı Vedat Ö. aleyhine 14/5/1997, 21/1/1998 gününde verilen dilekçeler ile haksız eylem nedeniyle toplam 25.000. DM. manevi tazminatın dava ve birleşen dava ile istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; 250.000.000 lira manevi tazminatın ödettirilmesine dair verilen 8/2/2000 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

KARAR : Dava haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödettirilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı yaralanması nedeniyle 14/05/1997 tarihli dava dilekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Daha sonra yaralanma derecesinin değiştiğinden bahsederek 21/01/1998 tarihinde ikinci bir dava daha açarak manevi tazminat istemiş Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/26 Esas sayılı dava dosyasında yargılama devam ederken eldeki işbu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş böylece iki dava dilekçesi ile miktarlar değişik olmak üzere iki ayrı manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. Mahkemece ilk davadaki istem konusunda kısmen kabul kararı verilmekle birlikte, sonradan açılan dava için olumlu veya olumsuz karar verilmemiştir.

Medeni Kanunun 47. maddesinde yaralanan kişinin manevi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Manevi tazminatın kişinin ruh ve vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul edilmiştir. Manevi tazminatın zararlandırıcı bir olay nedeniyle ancak bir defa istenebileceği, bu tazminat türünün bir gereğidir. Diğer bir anlatımla hukuk sisteminde manevi tazminatın bölünmezliği kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak zararlandırıcı eylem sonunda zararın oluşumunda değişiklikler, bu bağlamda daha ağırlaşmış durumların meydana gelmesi durumunda her olgunun ayrı olması nedeniyle birden fazla dava açılması olanaklıdır.

Somut olay itibarıyla davacının yaralanmasından sonra alınan 13/10/1995, 2/7/1996, 5/7/1996, 11/9/1996, tarihli raporlara göre uyluk kemiği kırılması, omuz ve kürek kemiği yaralanması tespit edildiği, sağ bacakta iki santimetre kısalma olduğunu, kalça başında kan dolaşımı bozukluğu tespit edildiğini bu yaralanmaları nedeniyle Hamburg Çalışma Sağlık ve Sosyal Hizmetler İdaresi tarafından davacının %30 sakatlık derecesi olduğunun belirlendiğini belirtmiş ikinci davada ise 19/10/1997 tarihli rapora dayanılmış bu raporda sağ uylukta hareket kısıtlılığı belirlenip, ağrının artması durumunda yapay kalça yerleştirilerek takviye düşünüldüğü belirtilmiştir. İkinci raporda zararlandırıcı durumun ağırlaşması durumunda ikinci davanın da kabul edilmesi düşünülebilir.

O halde mahkemece yapılacak iş, birleştirilen dosyayı getirterek, raporları değerlendirmek, iki raporda belirtilen arazların farklı olduğu, ikinci rapordaki belirlemenin daha ağır sonuç doğurduğu anlaşıldığı takdirde yukarıda anılan ilkelere göre karar vermekten ibaret olup, birleşen dosya konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/10/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.