Mesajı Okuyun
Old 21-04-2010, 08:47   #79
Zafer AŞKIN

 
Varsayılan

Devletin af yetkisinin önceden konulmuş sınırları olmalıdır. Bu da ancak Anayasaya bazı hükümler koymak sureti ile olabilir.
Af yetkisinin sınırlarını tayinde, çıkarıldığı tarihteki TBMM nin sınırsız inisiyatifine bırakmak durumunda , bazı üyelerin akraba ve siyası yakınlarına yararlı olabilecek şekilde önergeler verdiğini defalarca gördük.
Yine af yetkisinin , cezaevlerinin yetersiliğinden dolayı çıkarıldığını da defalarca izledik.
hatta bu gerekçeye dayanan af çıkartılırken , siyasi olarak bu affı üstlenip , tutuklu , hükümlü ve sabıkalısı bol bir ülkede nasıl oy alınabileceğini de bilmekteyiz.
Af ne cezaevlerini boşaltmak , ne siyasilerin aklanması , ne de o avlamak için kullanılmamalıdır.
Bu nedenle bir af çıkacağında , bunun gerçek gerekçelerinin kamuoyuna duyurulması gerekmektedir.
Bu durumda , bu aftan yararlanabilecek siyasetçiler, akrabaları , önemli kişiler ve ilişkiler mercek altına alınıp kamuoyunun görüşü oluşabilir.
Ancak şunu da unutmamak gerekir.Anası, babası, kardeşi ölmüş, tecavüze uğramış , malı gaspedilip çaresiz bırakılmış v.b. kişilerbu affı hiçbir zaman içlerine sindirememektedir. Bu nedenle şahıslara karşı işlenmiş suçların affını birçok kişi uygun görmemektedir.
Biraz düşününce , "Devlet kendisine karşı işlenmiş suçları affetsin" anlayışının ise tamamen yanlış olduğu görülmektedir.
Devlete karşı işlenmiş suç, kişilere karşı işlenmiş suçlardan davha vahimdir. Böyle suçlar ,toplumun tamamına karşı işlenmiştir. Suçtan zarar gören sayısı ülke nüfusuna eşittir
Örneklersek; bir bankayı soyan patronun devlete zararını hesaplamak mümkündür. Bu zarar ülke parasının bir kişinin cebine girmesi demektir.Böylece buharlaşan para devletin hizmetlerinde kullanılmaktan öte , bu paranın göreceği işi devlet ertelemeyip , başka dolaylı-dolaysız vergileri arttırarak glirini dengeler. O halde fatura ülke halkından çıkacaktır.
Sokakları , otobüsleri tahrip edip yakan , banka-dükkan camlarını kırıp zarar veren bir teröristin yaptıklarını ise , ya vatandaş kendi öder , ya da sigorta şirketleri ödeyip zarar hanesine yazar, vergiden düşerler.
Sonuç yine aynı olacaktır.belediyeler ise yakalanan teröristlere rücu yerine , zararı kendisi giderip , aldığı vergilerden oluşan bütçesine dahil eder.
Bu durumöda, devlata karşı işlenmiş suçun da vehameti anlaşılmaktadır.
Durum böyle olunca;
Af çıkartmanın yazılı bir kuralı olması gerekir.
Af çıkartılan kişilerin hiç ceza görmeden affeddilmemesi gerekir.
Aftan sonra normal hayata adapte olabilecek kişilerin seçilmesi gerekir.
Aftan sonra da bu kişilerin takip edilmeleri gerekir.

Af büyüklükten dolayı değil, topluma kazanılacağı düşünülen kişiler uygulanmalıdır.