Mesajı Okuyun
Old 08-11-2011, 15:26   #46
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat Kamer Akgül
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: 09.02.1994 gün ve 2-846/46 sayılı
Dava: Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 1.10.1992 gün ve 1991/730-1992/660 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.1.1993 gün ve 1992/12298-1993/83 sayılı ilamı:
(.. 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özelliklerle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2 - Feragat kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğurur (HUMK. md.95, HGK.nun 16.10.1991 gün 1991/550-631 sayı ve 6.5.1992 gün 1992/226-306 sayılı kararları).
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir (M.K.nun 134/son).
Dosyadaki belge ve bilgilerle tanık anlatımlarından davacının daha önce şiddetli geçimsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı davanın 13.7.1988 günlü feragat üzerine aynı tarihte reddedildiği feragatın kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, ayrıcı bu kararın da temyiz edilmeksizin 13.9.1988 tarihinde maddi anlamda kesinleştiği, dava tarihine kadar aradan kesintisiz üç yılı aşkın süre geçmesine rağmen müşterek hayatın kurulamadığı anlaşılmış mahkemece de bu şekilde kabul edilmiş olmakla olayda Medeni Kanunun 134/son maddesi şartları oluşmuştur.
Bu durumda davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken önceki davanın feragat nedeniyle reddedilmiş olmasının sonuca etkisi olmadığı halde kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava, M.K.nun 3444 sayılı Yasa ile değişik 134/son maddesinden kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir.
Davacının, karısı davalı aleyhine şiddetli geçimsizlik sebebine dayalı olarak 21.3.1988 tarihinde Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı ve önce görülen dava, 13.7.1988 tarihinde davadan feragat nedeniyle redle sonuçlanmış ve karar temyiz edilmeksizin 13.9.1988 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, kocanın, yine eşi davalı aleyhine aynı hukuki sebeble 18.11.1988 tarihinde İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı boşanma davası da, mahkemece red edilmiş ve bu kararda 13.9.1990 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise 20.9.1991 tarihinde açılmıştır.
Gerçekten 3444 sayılı Yasa ile değişik M.K.nun 134/son maddesinde, boşanma sebeblerinden herhangi birisiyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmesi halinde her ne sebeble olursa olsun müşterek hayat yeniden kuralamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir hükmü yer almıştır. Tarafların, önce görülen ve feragat nedeniyle red edilen davadan itibaren fiilen ayrı yaşamlarını sürdürdükleri ve müşterek yuvayı devam ettirmek üzere bir araya gelmedikleri hususunda bir uyuşmazlık yoktur. H.U.M.K.nun 91. maddesinde feragatın iki taraftan birinin netice-i talebinden vazgeçmesi olduğu belirlendikten sonra 95. maddesinde feragatın kat'i bir hükmü hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde önce açılan şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası feragat nedeniyle de olsa redle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Temyize konu davanın açıldığı tarih itibariyle de davanın reddine ilişkin ilk kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmiş durumdadır. Bu itibarla olayda M.K. 134/son maddesinde öngörülen koşulların oluştuğu vurgulanmak suretiyle davanın kabul edilmesi gereğine işaret eden ve Yasa koyucu tarafından M.K.nun boşanma ile ilgili hükümlerine yönelik olarak 3444 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenleme ile güdülen amaç da nazara alınmak suretiyle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, BOZULMASINA, 09.02.1994 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı bu davadan önce Medeni Kanunun 134/1. maddesine dayanarak geçimsizlik nedeniyle açtığı boşanma davasından feragat etmiş, dava feragata dayalı olarak red edilmiştir. Red edilen bu dava esas alınarak Medeni Kanunun 134/4. maddesine dayalı olarak açılan davaya başlangıç sayarak üç yıllık eylemli ayrılığın gerçekleştiği iddia edilerek boşanma isteğinde bulunulmuştur.
Uyuşmazlık, feragat edilen bir davanın, eylemli ayrılığa dayalı dava için başlangıç oluşturulup oluşturulmayacağı noktasında toplanmaktadır.
O halde davadan feragatın (HUMK. 91/95. md.) tanımı ve sonucunun belirlenmesi gerekir.
Davadan feragat; iki taraftan birinin (olayda davacının) istek sonucundan (neticeyi talebinden) vazgeçmesidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179. maddesinin tanımıyla istek sonucu davada dayanılan hakkı ifade eder.
Davanın feragat; iki taraftan birinin (olayda davacının) istek sonucundan (neticeyi talebinden) vazgeçmesidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179. maddesinin tanımıyla istek sonucu davada dayanılan hakkı ifade eder.
Davanın açılması için, bir hakkın varlığı ve bu hak uyarınca bir şeyin verilmesi, alınması, yapılması yapılmamasının gibi bildirici veya yenilik doğurucu hukuki bir sonuca ulaşılmasının istenmiş olması gerekir.
Davadan feragata dayanılan haktan ve bu hakka dayanılarak açılan davadan vazgeçmedir. Bir başka anlatımla davayı geri almaktadır (Kuru, Baki HUMK. cilt 3 Sh.2556).
Bu sonuca göre neticeyi talepte istenilen hak gerçekte var idi ise, bu hak feragatle düşer. Dayanılan hak gerçekte yoksa, feragat edilmekle bu hakkın mevcut olmadığı bildirilmiş sayılır. Düşen veya olmayan bir hakka dayanılarak yeni bir hak istenemez. Zira feragat uyuşmazlığı sona erdirir. Ancak buradaki uyuşmazlık varolan olumlu bir uyuşmazlık olmayıp, olmayan uyuşmazlığı sona erdirir.
Feragatın kesin bir hükmün sonucunu doğurmasının anlamı olumsuzu hüküm altında almasıdır. Olumsuzluktan vazgeçme vazgeçen için yeni bir hak oluşturmaz. Başka bir anlatımla, var olan bir haktan feragat o hakkın düşmüş olduğunu, hak yoksa yokluğun tespiti konusunda kesin hüküm oluşturur.
Bir hükümden söz edilebilmesi, dava konusu edilen hakkın hukuki bir sonuca bağlanmış olmasıyla olasıdır. Feragatle düşen hakkın hukuki bir sonuca bağlanması söz konusu olamaz.
Alıntı:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 12.04.1995 gün ve 2-138/384 sayılı karar.
Taraflar arasındaki <boşanma> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 7.4.1994 gün ve 1993/420-1994/222 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27.6.1994 gün ve 1994/6061-6578 sayılı ilamı:
(... Feragat ve kabul, kesin hükmün hukuki neticelerini hasıl eder (HUMK. md.95). Feragat beyan tarihinde hukuki sonucunu doğurur (H.G.K. 1991/2-550630, 2H.D. 5235/1993). Feragat üzerine verilen kararın taraflara tebliği suretiyle şekli kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Önceki boşanma davası 9.6.1989 tarihinde feragatle sonuçlanmış, iş bu dava ise 5.7.1993 tarihinde ikame edilmiştir. O halde Medeni Kanunun 134/son maddesi koşulları oluştuğu halde yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, M.K.’nun 3444 sayılı Yasa ile değişik 134/son maddesinden kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir.
Davacının, karısı davalı aleyhine zina sebebine dayalı olarak 17.3.1987 tarihinde Üsküdar Asliye 2.Hukuk Mahkemesinde açtığı ve önce görülen dava, 9.6.1989 tarihinde davadan feragat nedeniyle redle sonuçlanmış ve karar temyiz edilmeksizin 26.9.1989 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı kocanın yine eşi davalı aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması Hukuki sebebiyle 15.8.1988 tarihinde Üsküdar Asliye 1. Hukuk Mahkemesinde ikame ettiği boşanma davası da, Mahkemece red edilmiş ve bu karar da 1.4.1991 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise 5.7.1993 tarihinde açılmıştır.
Gerçekten 3444 sayılı Yasa ile değişik M.K.’nun 134/son maddesinde, boşanma sebeplerinden herhangi birisiyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulmamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir hükmü yer almıştır. Tarafların, önce görülen ve feragat nedeniyle red edilen davadan itibaren fiilen ayrı yaşamlarını sürdürdükleri ve müşterek yuvayı devam ettirmek üzere bir araya gelmedikleri hususunda bir uyuşmazlık yoktur. HUMK.’nun 91. maddesinde feragatın iki taraftan birinin netice-i talebinden vazgeçmesi olduğu belirlendikten sonra 95. maddesinde de, feragatin kat’ı bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, Üsküdar Asliye 2. Hukuk Mahkemesinde önce açılan zina nedenine dayalı boşanma davası feragat nedeniyle de olsa redle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Temyize konu davanın açıldığı tarih itibariyle de davanın reddine ilişkin ilk kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmiş durumdadır. Bu itibarla olayda, M.K. 134/son maddesinde öngörülen koşulların oluşturduğu vurgulanmak suretiyle davanın kabul edilmesi gereğine işaret eden ve Yasa koyucu tarafından M.K.’nun boşanma ile ilgili gereğine işaret eden ve Yasa koyucu tarafından M.K.’nun boşanma ile ilgili hükümlerine yönelik olarak 3444 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenleme ile güdülen amaç da nazara alınmak suretiyle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 9.2.1994 gün 1993/2-846 E-1994/46 K. sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. O halde Usul ve Yasa’ya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla,