Mesajı Okuyun
Old 29-11-2008, 10:52   #3
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1367

K. 2003/4460

T. 1.10.2003

• TANZİM TARİHİ ( Tanzim Tarihi İle Vade Tarihinin Aynı Olmasının Senedin Bono Olma Vasfını Etkilememesi )

• LEHTAR ( Sıfatların Doğrulanması Halinde Lehtar İsminin Kısaltılarak Yazılmış Olmasının Bononun Vasfını Etkilememesi )

• VADE TARİHİ ( Tanzim Tarihi İle Aynı Olmasının Senedin Bono Olma Vasfını Etkilememesi )

• AÇIK BONO ( Bononun Düzenlenme Sebebi Belli Olduğundan Borcun Sebebinin Gerçekleşmediğinin ve Bedelsiz Kaldığının Yazılı Delille İspat Olunmasının Gerekmesi )

• AÇIK BONO ( Tedavüle Çıkarılırken Anlaşmaya Aykırı Olarak Doldurulduğu İddiasının Borçlu Tarafından Yazılı Delil ve Yasal Delilerle Kanıtlanmasının Gerekmesi )

• İŞ BEDELİ BORCU ( Düzenlenme Sebebinin Hukuksal Niteliğince Eser Sözleşmesi Olduğu Taraflarca Kabul Edildiğinden Bononun İş Bedeli Borcu İçin Düzenlendiğinin Kabulünün Gerekmesi )

• YEMİN ( Davacı Yemin Delilinede Dayandığından İddiasını Kanıtlayabilmesi İçin Mahkemece Davalıya Yemin Önerme Hakkı Olduğunun Hatırlatılmasının Gerekmesi )

• VEKALET ÜCRETİ ( Ret Olunan Miktar Üzerinden Kendisini Vekil İle Temsil Ettiren Davalı Lehine Vekalet Ücretine Hükmolunmasının Gerekmesi )

• YARGILAMA GİDERİ ( Ret ve Kabul Oranına Göre Taraflar Arasında Taksim Edilmesinin Gerekmesi )

6762/m.592,688,690

818/m.355

1086/m.417

ÖZET : Lehtar hanesinde gerçek yahut tüzel kişinin ad veya unvanının kısaltılmış olarak yazılması ve sıfatlarının doğrulanması halinde bononun gerçek ya da tüzel kişi adına düzenlendiği yerleşen yargısal uygulamalarla kabul edilmektedir. Bu durum, senedin bono vasfını etkilemez. Bononun tanzim ve vade tarihlerinin de aynı olması bono niteliğini kaybettirmez. Yanlar arasında uyuşmazlık konusu olan senet, zorunlu unsurları içerdiğinden, hukuksal niteliğince kambiyo senetlerinden sayılan bonodur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1-H İcra Müdürlüğünün 2001/163 sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine dayanak alınan 30.5.2000 keşide ve vade tarihli 750.000.000 TL. tutarlı ve Arif tarafından imzalanıp keşide olunan bono da lehtar ismi "Ş T" olarak yazılmıştır. Lehtar hanesinde gerçek yahut tüzel kişinin ad veya unvanının kısaltılmış olarak yazılması ve sıfatlarının doğrulanması halinde bononun gerçek ya da tüzel kişi adına düzenlendiği yerleşen yargısal uygulamalarla kabul edilmektedir. Bu durum, senedin bono vasfını etkilemeyeceği gibi, Türk Ticaret Kanununun 688.maddesine de aykırılık teşkil etmez. Bononun tanzim ve vade tarihlerinin de aynı olması bono niteliğini kaybettirmez. Yanlar arasında uyuşmazlık konusu olan senet, TTK.nun 688.maddesinde öngörülen zorunlu unsurları içerdiğinden, hukuksal niteliğince kambiyo senetlerinden sayılan "bono"dur.
Bono, TTK.nun 557.maddesi hükmü gereğince, sebebini içermeyen bir borç ikrarı senedidir. Ancak, uyuşmazlık konusu bononun, yanlar arasındaki biçer-döver onarımı ve bakımına ilişkin olan sözlü anlaşma gereğince davacı tarafından keşide olunarak lehtar davalıya verilmiş olduğu ve düzenleme sebebinin hukuksal niteliğince Borçlar Yasasının 355. maddesinde tanımlanan "eser" sözleşmesi olduğu taraflarca da kabul edildiğinden, bononun iş bedeli borcu için düzenlendiğinin kabulü gerekir.
TTK.nun 690.maddesi göndermesiyle bonolarda da uygulanması gereken TTK.nun 592.maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Bononun düzenlenmesi sebebi bellidir. Borcun sebebinin kısmen yahut tamamen gerçekleşmediğini ve o oranda da bedelsiz kaldığını, 12.04.1933 gün ve 30/6 Sayılı Y.İ.B.K.da da vurgulandığı üzere, borçlu yazılı delil ile ispat etmelidir. Tamamen doldurulmamış yani açık bono, tedavüle çıkarılırken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu iddiası da borçlu tarafından yazılı ve yasal delillerle kanıtlanmalıdır. Somut olayda, uyuşmazlık konusu bono'nun, yüklenicinin işe başlamadan önce ona iş sahibi davacı tarafından verildiği, davacı tarafından yasal delillerle kanıtlanmadığından, iş bedeli Borçlar Yasası'nın 366.maddesi hükmüne göre belirlenemez. Ancak davacı, yemin deliline de dayanmış olduğundan, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğuna ve kısmen de olsa bedelsiz kaldığına yönelik iddiasını kanıtlayabilmesi için davalıya "yemin önerme" hakkı olduğu mahkemece hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre de; davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına, davası red olunan miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücreti taktir olunmaması, 29.05.1957 gün ve 4/16 sayılı Y.İ.B.Kararına aykırı olduğu gibi; red ve kabul oranına göre yargılama giderlerinin taraflar arasında taksim edilmemesi de HUMK.nun 417.maddesine aykırı olduğundan hükmün bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 01.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.