Mesajı Okuyun
Old 21-04-2009, 17:34   #9
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

Ek olarak,
10. Hukuk Dairesi 2008/1801 E.N , 2008/13109 K.N.
İlgili Kavramlar
o SİGORTALILIK SÜRESİNİN TESPİTİ
o HİZMET SÜRESİNİN TESPİTİ
o HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Özet
HİZMET SÜRESİNİN TESPİTİ İÇİN YASADA ÖNGÖRÜLEN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE GEÇİRİLMİŞ İSE DE; KURUMA BİLDİRİM TARİHİNDEN ÖNCEYE AİT OLARAK SUNULAN VİZİTE KAĞIDINA DAYANARAK KURUM TARAFINDAN ÖDEME YAPILIP YAPILMADIĞI ARAŞTIRILMALI, SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNUN İLKELERİ DE GÖZETİLEREK RE'SEN ARAŞTIRMA YAPILIP ELDE EDİLEN BELGELER DENETİME OLANAK VERECEK BİÇİMDE DOSYA İÇİNE KONULDUKTAN SONRA OLUŞACAK SONUCA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR.

İçtihat Metni
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1988-1996 yılları arasında geçen ve SSK' a noksan bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan SGK BŞK. avukatı ve diğer davalılar tarafından teıinyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalılara ait işyerinde 1988-1996 yılları arasındaki dönemde geçtiği idfclia edilen çalışmalarının tespiti istemli davanın yargılaması sonucunda, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1- Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. mad-dfesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonlundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde Hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen Sigortalılar için geçerlidir. Sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sondasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması durumunda, bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirim tarihini de jkapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü süre hesaplanırken; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.

Davacının çalışmaları, 01.05.1990 tarihinden itibaren davalı Kuruma kısmen bildirilmiş olup; mahkemece, davacının 04.06.1988-31.12.1996 tarihleri arasında çalıştığı kabul edilerek, eksik bildirilen sürelerin tespitine karar verilmiştir. Tespit hükmü kurulurken, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi'nin, 2001/6806 E., 2001/7151 K. sayılı ilamı emsal gösterilerek, 01.05.1990 tarihinden önceki dönem yönünden 02.03.2004 olan dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçirilmediği sonucuna varılmıştır. Emsal alının ilam içeriğinde ise, "yasada öngörülen hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşılmakta ise de... her ay 30'ar gün çalıştığı ve işyerinde işe başlama tarihinin 01.10.1991 olduğu derç edilerek davalı işyerinden "analık" sebebiyle düzenlenen 15.11.1993 tarihli vizite kağıdına istinaden davacıya aynı tarihte 506 sayılı Yasa'nın 47 ve 49. maddeleri uyarınca emzirme yardım parası ve geçici işgöremezlik ödeneği ödendiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Söz konusu vizite kağıdıyla Kurum bilgisine sunulan bu belge karşısında, Kurumun da davacının 01.10.1991 tarihinden sonraki çalışmalarını öğrenmiş bulunması ve buna göre işlem yapması karşısında 506 sayılı Yasa'nın 79/8. maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreden..." söz edilemeyeceği belirtilmiştir.
Eldeki davada dayanak alınan, 04.06.1988 tarihinde işe giriş kaydı içeren ve üzerinde, 04.09.1989 tarihinde SSK Çınarlı Dispanseri'ne müracaat kaşesi bulunan vizite kağıdı, emsal kararda olduğu üzere Kurum tarafından yapılan yardımlara dayanak alınan bir belge düzeyine ulaşamamış ise; anılan vizite kağıdı nedeniyle, Kurumun 01.05.1990 tarihi öncesindeki çalışmalardan haberdar olduğunu kabul olanağı bulunmadığı gibi, vizite kağıdının yönetmelikte sayılan belgeler kapsamında kabulüne de olanak bulunmamaktadır.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yapılacak inceleme sonucunda, üzerinde 04.09.1989 tarihli kaşe bulunan vizite kağıdının, Kurum tarafından sigorta yardımlarına esas alınmamış olması halinde, 01.05.1990 tarihinden öncesine ilişkin çalışma iddiasının hak düşürücü süre geçirildikten sonra dava edilmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması;
2- 506 sayılı Yasa'nın 6. maddesinde ifade edildiği üzere "sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez". Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında,
sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme dururlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinil-meyip, gerek görüldüğünde re'sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de götönünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, bilirkişi raporunda "Kurum kayıtlarının incelenmesinden" elde edildiği belirtilen bilgilerin dayanağı belgeler de, yargısal denetime elverir biçimde dosya içeriğine katılmalıdır.
Davacı vekilinin 17.07.2006 tarihli dilekçesinde belirttiği çalışmanın göçtiği yer ve tarihlere ilişkin bilgi ile karara dayanak bilirkişi raporundaki tarihlerin içerdiği çelişki üzerinde de durularak; gerçek kişiye ait işyerinin faal olduğu dönem ile, tüzel kişilik adına kayıtlı olduğu dönemin çelişkiden uzak biğimde belirlenmesinden sonra; davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla, yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 21.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.