Mesajı Okuyun
Old 18-03-2008, 19:22   #51
Kilimanjaro

 
İnceleme Banka lehine Yargıtay Kararları ve konuyla ilgili değerlendirmelerim...

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/8280
K. 2003/7705
T. 12.9.2003
• TAZMİNAT DAVASI ( Yapılan İnternet Bankacılığı Sözleşmesinde İnternet Yoluyla Öngörülmeyen Havale İşleminin Banka Tarafından Yaptırılması Sonucu Oluşan Zarar Nedeniyle )
• İNTERNET BANKACILIĞI ( Banka Tarafından Verilen Şifrenin Özenle Saklanmasının Gerekmesi-Şifrenin Ele Geçirilmesi Sonucu Doğacak Zarardan Bankanın Sorumlu Tutulamaması )
• İNTERNET ARACILIĞI İLE HAVALE ( Banka Tarafından Verilen Şifrenin Başkası Tarafından Ele Geçirilmesi ile Yapılan Havale Nedeniyle Doğan Zarardan Bankanın Sorumlu Olmaması )
818/m.41
ÖZET : İnternet bankacılığı sözleşmesinde, sonradan bankaca eklenecek internet hizmetlerinden de davacının yararlanacağının öngörülmüştür. Banka tarafından verilen internet şifresinin özenle saklanma yükümlülüğü davacı banka müşterisine ait olduğundan, şifrenin başkası tarafından kullanılarak hesaptan para havale edilmesi sonucu ortaya çıkan zarardan banka sorumlu tutulamaz.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 6.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 29.01.2002 gün ve 1999/770 - 2002/31 sayılı kararı onayan Dairenin 10.12.2002 gün ve 2002/7999 - 11485 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan "İnternet Bankacılığı Sözleşmesinde internet yoluyla havale yapma hizmeti verilmesi öngörülmediği halde müvekkili şirketin eski müdürü İsmail Emin Karcı'nın verilen şifreyi kullanarak şirket hesabından internet yoluyla virman talimatı vererek kendi hesabına toplam 511.787 Amerikan Doları aktardığını, davalı bankanın sözleşmede belirtilmeyen yöntemi kullandırması nedeniyle davacının uğradığı zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin 3/2 maddesinde sonradan bankaca eklenecek internet hizmetlerinden de davacının yararlanacağının öngörüldüğünü, davacının da bu hizmetten yararlanarak havale işlemi yaptığını, sözleşmenin 4. maddesinde şifrenin özenle saklanması ve bu nedenle doğacak zararlardan davacının sorumlu olacağının kararlaştırıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin, davanın reddine dair verdiği kararın Dairemizce onanması üzerine davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK.nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 16.090.000.- lira karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı yasa ile değiştirilen HUMK.nun 442/3. madde hükmü uyarınca, takdiren 86.700.000.-lira para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 12.09.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/5101
K. 2005/1751
T. 28.2.2005
• İNTERNET ÜZERİNDEN İŞLEM ( Davacının Şifreyi Muhafazadaki Özensizliği Davalının da Reşit Olmayan Havale Alıcısına Ödeme Yapması Nedeniyle Yarı Yarıya Kusurlu Oldukları )
• ŞİFREYİ MUHAFAZADA ÖZENSİZLİK ( Davalının Reşit Olmayan Havale Alıcısına Ödeme Yapması Nedeniyle Yarı Yarıya Kusurlu Oldukları - İnternet Üzerinden İşlem )
• BANKA HESABININ BOŞALTILMASI ( Davacının Şifreyi Muhafazadaki Özensizliği Davalının da Reşit Olmayan Havale Alıcısına Ödeme Yapması Nedeniyle Yarı Yarıya Kusurlu Oldukları )
818/m.44/1
ÖZET : Davacının şifreyi muhafazadaki özensizliği, davalının da reşit olmayan havale alıcısına ödeme yapması nedeniyle yarı yarıya kusurlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli görülmüştür.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 10.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 18.11.2003 tarih ve 2001/668-2003/1616 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalının Aksaray Şubesi nezdinde bulunan iki hesap üzerinden internet aracılığı ile işlem yapabilmesi için şifre aldığını, internete girdiğinde hesabın sıfırlandığını görünce yaptığı araştırma sonunda, toplam 610 milyon liranın Turan Bulut tarafından bankanın Zincirlikuyu Şubesi'nden çekildiğini öğrendiğini, Turan'ın arkadaşı Murat'ın müvekkilinin çalışma odasındaki ajandadan şifreyi çaldığının polis kayıtlarında yer aldığını, davalının 18 yaşını doldurmayan Turan'a ödeme yapmakla kusurlu olduğunu, basiretli davranmayan davalının ödeme yapmaması gerekirken, zarara neden olduğunu ileri sürerek, 610.000.000 liranın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının şifreyi çaldırmakla kusurlu olduğunu, havale alıcısı küçük'ün vekili ile gelmesi yada velinin yazılı onayını getirmesi halinde ödemenin yapılması gerektiğinden, zarara banka eyleminin neden olduğunun söylenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının şifreyi muhazadaki özensizliği, davalının da reşit olmayan havale alıcısına ödeme yapması nedeniyle yarı yarıya kusurlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 28.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10991
K. 2005/6080
T. 31.5.2005
• İTİRAZIN İPTALİ TALEBİ ( Şifreyle Gerçekleştirilen Havale İşlemlerinde Aksine Bir Kayıt Konulmadığından Dava Konusu Havale İşlemlerinde Bankanın Ayrıca Davacıdan Teyit Almasının Gerekmediği - Reddi Gereği )
• İNTERNET ŞİFRESİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN HAVALE ( Havale İşlemlerinde Aksine Bir Kayıt Konulmadığından Dava Konusu Havale İşlemlerinde Bankanın Ayrıca Davacıdan Teyit Almasının Gerekmediği - Reddi Gereği )
• BANKANIN KUSURU ( İnternet Şifresiyle Gerçekleştirilen Havale/Davacının Şifresini İyi Koruyamaması Nedeniyle Kusurlu Olduğu Gerekçeleriyle Davanın Reddinin İsabetli Olduğu - İtirazın İptali )
2004/m.67
ÖZET : Dava itirazın iptali talebidir. Dava konusu havale işlemlerinin davacının internet bankacılık işlemlerini gerçekleştirmekte kullandığı şifrenin kullanılması suretiyle gerçekleştirildiği, şifreyle gerçekleştirilen havale işlemlerinde aksine bir kayıt konulmadığından, dava konusu havale işlemlerinde bankanın ayrıca davacıdan teyit almasının gerekmediği, havale işleminde davalı bankanın herhangi bir kusuru bulunmadığı, davacının şifresini iyi koruyamaması nedeniyle kusurlu olduğu gerekçeleriyle davanın reddi isabetlidir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada hesabı bulunduğunu birikimlerini bu hesapta değerlendirdiğini, davalı banka görevlilerinin tavsiyesiyle B Tipli likit fon satın aldığını, bu işlemi şifre kullanarak internet kanalıyla yaptığını, müvekkilince daha sonra yapılan kontrolde hesabında para kalmadığının anlaşıldığını, banka görevlilerinin hesaptaki fonun internet kanalıyla satıldığını ve hesapta bulunan 7.400.000.000.-TL.nın bir başka kişinin hesabına havale edildiğini, bankanın kusursuz sorumlu olduğunu, hesapta bulunan paranın tahsili için yapılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu olayda bir kusuru bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacıya ait şifrenin üçüncü kişiler tarafından kullanılması halinde sorumluluğun kendisine ait olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre dava konusu havale işlemlerinin davacının internet bankacılık işlemlerini gerçekleştirmekte kullandığı şifrenin kullanılması suretiyle gerçekleştirildiği, şifreyle gerçekleştirilen havale işlemlerinde aksine bir kayıt konulmadığından, dava konusu havale işlemlerinde bankanın ayrıca davacıdan teyit almasının gerekmediği, havale işleminde davalı bankanın herhangi bir kusuru bulunmadığı, davacının şifresini iyi koruyamaması nedeniyle kusurlu olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 31.05.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Konuyla ilgili olarak elbette bankalar aleyhine verilmiş olan kararlar da var... Mahkemelerde bankaların kusurlu olduğuna hükmedilirken genellikle şöyle bir mantıkla konuya yaklaşılıyor: Hafif kusurundan bile sorumlu bir banka olarak sen şayet piyasadaki x bankası gibi tedbirler alsaydın (mesela tek kullanımlık şifre) bu zarar meydana gelmezdi; dolayısıyla banka olarak sorumluluğunu gereğince yerine getirmediğin için oluşan bu zararın (genellikle) %50'sini ödemen gerekir... Kanaatimce bu mantık son derece doğru. Zira bir banka madem ki finans piyasasında milyon dolarlarla çok büyük ölçekte işler yapıyor, karlar elde ediyor, madem ki sunduğu hizmeti tacir sıfatıyla ve ticari bir amaçla, para kazanma düşüncesiyle sunuyor, öyleyse yaptığı işin ciddiyetine/mesuliyetine yakışır şekilde (amiyane tabiriyle, işin hakkını vererek) bir teknik alt yapı/çalışma sistemi kurmalı ve bir "güven müessesesi" olarak müşterilerine her alanda olduğu gibi bu alanda da en üst düzeyde güven sağlamayı amaç edinmeli, bu yolda gerekli tüm tedbirleri almalıdır. Almamışsa, bu durum elbetteki bankanın hukuki sorumluluğunu gerektirmelidir. Öte yandan, şayet müşteri de kullanıcı adı/parola/şifrenin başkalarının eline geçmesinde kusurlu/özensiz hareket etmişse (mesela ortak kullanıma açık bilgisayarlardan internet hesabını kullanmışsa ya da internete bağlandığı bilgisayarında güncel bir anti virüs programı bulunmuyorsa, vs.) zararın oluşmasında elbette müşterinin kusuru da söz konusu edilmeli ve somut olayda müterafik kusur esaslarına göre hareket edilerek sorumluluk paylaştırılmalıdır.

Son bir not: Evet, bankalar çok büyük paralar harcayarak güvenlik alt yapısı kuruyorlar; fakat bu durum bankaların sistemlerine HİÇBİR ŞEKİLDE dışardan müdahale edilemeyeceği anlamına gelmez. Bugün güvenlik alt yapısı en yüksek kurumların siteleri bile dışardan gelen çok profesyonel saldırılar karşısında çaresiz kalabiliyor; bu durum daima akılda tutulmalıdır. Yani internet dolandırıcılığı yoluyla oluşan bir zararla ilgili yorum yapılırken, bankaların müşterilere ait kullanıcı adı ve şifrelerin üçüncü şahısların eline geçmesi fiilinde %100 kusursuz olduğu ve BİLAİSTİSNA bu duruma müşterilerin özensiz/dikkatsiz hareketlerinin sebep olduğu yönünde ileri sürülen görüşler, bence konuyu tüm boyutlarıyla ele almakta yetersiz ve bu yönüyle de isabetsizdirler.

Benzer davalara bakmakta olan bir banka avukatı olarak konuyla ilgili naçizane kanaatim özetle bu şekildedir...