Alıntı: Yazan Bebek yılanı azarladı diye kapısına dikilecek anne yılandan korkan engin anne içgüdülü :)) arkadaşımız Nerde benim kurbağalarım, yılanlarım, solucanlarım ve dahi bilumum haşeratlarım demek istiyor bazı arkadaşlarımız demek...

Valla tüm bu dediklerin olur ve dahi şaşan beşere tercihle başım gözüm üstünedir ama kurbağa ı-ııh!

Zaten tüm kurbağaları Sayın Hülya Koçyiğit toplayacak ve Sayın Av.Uygar da ihraç edecek ki! Yani no problem! Hayale aynen devam.

Bir de ben Anadolu çocuğuyum yani kısmen de olsa öyle! (O malum atasözünün/şarkının başı da böyle miydi ne!) Yani bayağı bir yılan görmüşlüğüm vardır, anlatayım bak.

Şimdi durum şöyle gelişiyor: Otların, çalıların arasından bir hışırtı ve bir hareketlilik sezinliyor, o tarafa bakınca bir otların bir o yana bir bu yana salındığından anlıyorsun; dostumuz kertenkele ya da yılan ya da benzeri mahlukat orada gezinmekle meşgul. Bir konser vereyim, kuru kuru gitmez, sanatsal bir etkinlik lazım, bu gezintiyi müzik ile taçlandırayım şeklinde ufak bir arya attırıyorsun ki bu arada sen bi tarafa kaçarken garibim yılan da neye uğradığını şaşırdığından gezintiyi iptal edip, başka bir yana topukluyor, velhasılı kaçacak delik arıyor.

Ama kurbağalar öyle mi? Şaşkınlar kardeşim bunlar, şaşkın! Ne saklanmaktan ne kaçmaktan anlıyor, şaşkaloz bi de ne tarafa zıplayacağını kestiremiyor, yani al başına bela bir yaratık olur kendileri! Yılan ise her daim daha karizmatiktir.

Bence bu mesajın yeri de burası değildir ama ...