Mesajı Okuyun
Old 16-05-2012, 13:58   #9
alphukuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan BALDIRAN
Gerçekten çok teşekkür ederim.Ancak, anne baba nın, suç faili olmaması sebebiyle, onlar hakkında ceza zaman aşımının geçerli olmayabileceği ve bu nedenle davanın zaman aşımından red edilebileceği yolunda endişem var.4.HD.nin bu şekildeki bir kararını da hatırlıyorum. Emeğiniz için tekrar teşekkürler.

Aksi yönde bir karar var mı araştırmak gerekir
T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/9964

K. 2002/14403

T. 23.12.2002

• MANEVİ TAZMİNAT ( Hakaret ve Yaralama Nedeniyle - Evin Başkanı Babaya Karşı Açılacak Davanın Bir Yıllık Zamanaşımına Bağlılığı )

• AİLE BAŞKANININ TAZMİNATTAN SORUMLULUĞU ( Hakaret ve Yaralama Nedeniyle - Babaya Karşı Açılacak Davanın Bir Yıllık Zamanaşımına Bağlılığı )

• ZAMANAŞIMI ( Hakaret ve Yaralama Nedeniyle Manevi Tazminat - Evin Başkanı Babaya Karşı Açılacak Davanın Bir Yıllık Zamanaşımına Bağlılığı )

• YARALAMA VE HAKARET NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT ( Evin Başkanı Babaya Karşı Açılacak Davanın Bir Yıllık Zamanaşımına Bağlılığı )

765/m.465

818/m.47, 60

4721/m.369

ÖZET : Manevi zarar adı ile hak sahibine verilecek tazminat tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek tazminat miktarı, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Evin başkanı, suçtan zarar görene karşı malca sorumlu sayılan kişilerden değildir. Bu nedenle ceza davasında mağdur, aile başkanından bir istekte bulunamayacağından M.K. 369. maddesine göre sorumlu olan babaya karşı açılacak dava bir yıllık zamanaşımına bağlıdır.
DAVA : Davacı K. Ş. vekili Avukat E. A. tarafından, davalı V. D. ve N. D. aleyhine 14.9.2000 gününde verilen dilekçe ile hakaret ve yaralama eylemleri nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.5.2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı V. D.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı V. D.'ın diğer temyiz itirazlarına gelince; Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dava konusu olayın tarihi; davacının yaralanma derecesi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı lehine taktir edilen manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekir.
3- Davalı N. D.'ın temyiz itirazlarına gelince; açılan davada MK. 320 ( Yeni MK. 369 )maddesine dayanılarak ev başkanı sıfatıyla davalı babanın sorumluluğu ileri sürülmüştür. Evin başkanı TCK. 465. maddesinde suçtan zarar görene karşı malca sorumlu sayılan kişilerden değildir. Ceza davasında mağdur aile başkanından bir istekte bulunamayacağından MK. 320 ( 369 )maddesine göre sorumlu olan babaya karşı açılacak dava BK. 60/1 maddesinde yazılı genel zamanaşımı kuralı uyarınca bir yıllık zamanaşımına bağlıdır.
Davalı N. D. davaya karşı süresinde ve usulüne uygun biçimde zamanaşımı definde bulunduğuna ve olay tarihi itibarıyla bir yıllık süreden sonra dava açılmış olmasına göre adı geçen davalı hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmelidir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 )sayılı bentte gösterilen nedenle davalı V. D., ( 3 )sayılı bentte gösterilen nedenle davalı N. D. yararına BOZULMASINA, davalı V. D.'ın diğer temyiz itirazlarının ise ( 1 )sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
kazancı