Mesajı Okuyun
Old 15-02-2007, 10:35   #3
Hekimbaşı

 
Varsayılan Hemen karar vermesek diyorum

Sn.Turan,

Haklı gibi görünüyorsunuz, çünkü korunabilmesi için ortada korunacak birşeyin bulunması gerekir. Bu nedenle aklıma gelen soru şöyle: ortada bir eser (alenileşmiş bir anlatı örneğin) var mı, yok mu?

Açıkçası davayı ben duymadım, ama bir insanın beyninden rüyasını çalmak bugünkü teknolojiyle söz konusu olamadığına göre, çalınan şey olsa olsa rüyanın anlatımı olabilir. Takdir edersiniz ki, böyle bir anlatı, sözlü edebiyat eseri sayılır. Sahnede anlatılmış bir fıkra gibi.

O zaman, kişinin rüyasını kimlere anlattığı, anlatımında geçen unsurların özgünlüğü, çaldığını iddia ettiği kişi veya kişilerin ya da onlarla temasta olanların anlatı sırasında orada olup olmadıkları, rüyanın anlatımındaki özgün unsurların çalıntı olduğu iddia edilen eserde aynen veya benzer biçimde yer alıp almadığı gibi konulara bakmak gerek. Buradaki en önemli unsur, suçlananların dışında başka tanıkların eseri tarif edebilir durumda olmalarıdır; ki anlatı bir 'sözlü edebiyat eseri' niteliğini kazansın ve başkalarına aktarılabilirliği kanıtlansın. Anlatının kaydı varsa, zaten sorun olmaz, ama yoksa, mutlaka üçüncü şahıslara başvurmak gerekir. İmkansız olmasa da, ortada kayıt olmayınca bu gibi savları kanıtlamak ister istemez çok zor olacaktır.

Ancak; çalınan şey hiçbir zaman rüya olmayacaktır; çünkü rüyayı çalmış olsanız, o rüyayı görüyor olmanız gerekirdi ve kimsenin haberi olmazdı. Herhalde gazetecilerin olayı tiye almak, dikkat çekmek için attıkları bir başlık olsa gerek.

Böyle bir dava oldu mu gerçekten, yoksa Sn.Admin bize egzersiz mi yaptırıyor?

Saygılarımla,