Mesajı Okuyun
Old 11-06-2008, 10:41   #31
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

“Avukat tutma” lâfını avukat olduğumdan bu yana sevmedim, sevemedim. Bu deyimi bana sevdiren bir müvekkilim de olmadı. İtiraf forumunda Sn. Av. Uygar’ın bu deyime muhalefetini görünce de balıklama atladım ve birkaç cümle ile destek verdim. Lâkin, Sn. Av. Suat ERGİN’in (fazla yer kaplamasın diye) her zamanki cimriliği(!) ile verdiği linki takip edip bu forumda yazılanları okuyunca , başka pencereler açıldı zihnimde. Ve “avukat tutma” ya biraz ısındım. “Tutulma “ işi beni bunca zamandır boşuna rahatsız etmiş. Şimdi, konuya biraz farklı (!) açıdan bakıyorum. “Avukat tutma “nın; vatandaşın (hastalıklardan korunma gibi değil de, tehlikelerden) korunma isteğinden kaynaklandığı sonucuna vardım. Eskiden kırsal kesimde ziraat ve hayvancılıkla uğraşanlar çoban tutarlardı, mahalli idareler kır bekçisi tutarlardı, çoban hayvanlara, kır bekçisi de araziye ekilenlere sahip olsun diye. Sonra; işletmeler ve ticaret erbabı muhasebeci tuttu, defteri yanlış tutmayayım da mal müdürlüğünün, vergi dairesinin gazabından (!) korunayım diye. Bu arada, hukuksuzluklardan korunmak için de önce “dava vekili” tutuldu. Nihayet, avukatlar da “tutulan” meslekler arasına girmiş oldu.. Temelde “korunma” saiki var yani. Vatandaş avukata vekalet verirken korunmak istemiyor mu? Evet. O halde “Avukat tutma” kötü bir şey değil ve bana boşuna sevimsiz gelmiş.
Oh be! Rahatladım şimdi. Artık müvekkillere gönül rahatlığı ile "tutulabilirim."
Selam ve saygılarımla.