Mesajı Okuyun
Old 17-11-2008, 16:52   #18
limpid

 
Varsayılan



T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 2006/11-631
K. 2006/609
T. 4.10.2006
Taraflar arasındaki "itiraz kararının iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 9. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.06.2003 gün ve 2002/349 - 2003/591 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 14.10.2004 gün ve 641-9853 sayılı ilamı ile;
( ...Davacılar vekili, davalı kooperatif üyesi olan müvekkillerinin parasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle ana sözleşmeye ve yasaya aykırı olarak ihraç edildiklerini, ihraç kararını 04.01.2002 tarihinde öğrendiklerini ileri sürerek, ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatif merkezinin Silivri olması nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, tebligatların usulüne uygun tebliğ olunduğunu, ihraç kararlarının hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacılara 05.04.2001 tarihinde birinci, 04.05.2001 tarihinde ise ikinci ihtarnamenin gönderildiği, 25.06.2001 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildikleri, ihtarnamelerin ana sözleşmeye, yasaya ve içtihatlara uygun şekil koşullarını taşımadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, kooperatif üyeliğinden ihraca ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davanın yasal süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacılar ihraç kararını 04.01.2002 tarihinde öğrendiklerini iddia etmişler, davalı kooperatifçe ihraç kararının davacılara 30.06.2001 tarihinde tebliğ edildiği savunulmuş, mahkemece davanın süresinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilmek sureti ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Oysa, davacılara 25.06.2001 tarihli yönetim kurulunun ihraç kararları iadeli taahhütlü mektup ile davalı kooperatifteki adreslerine gönderilmiş, 30.06.2001 tarihinde işçisine tebliğ edilmiş olup, davacılar tarafından posta alındısında adı yazılı işçinin kendi işçileri olmadığı ve ihraç dışında başka bir belgenin gönderildiği iddia edilmediğine göre, davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığının kabulü gerekir.
Bu durumda, mahkemece, davanın yasal hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetilerek, davanın sırf bu nedenle reddi gerekirken yazılı gerekçelerle işin esasına girip hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin ihtarnamelere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacılar, davalı kooperatif üyesi olup parasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle ana sözleşmeye ve yasaya aylan olarak ihraç edildiklerini, ihraç kararını04.01.2002 tarihinde öğrendiklerini ileri sürerek, ihraç kararının iptalini istemişlerdir.
Davalı kooperatif, merkezinin Silivri olması nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, tebligatların usulüne uygun tebliğ olunduğunu, ihraç kararlarının hukuka uygun olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacılara 05.04.2001 tarihinde birinci, 04.05.2001 tarihinde ise ikinci ihtarnamenin gönderildiği, 25.06.2001 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildikleri, ihtarnamelerin ana sözleşmeye, yasaya ve içtihatlara uygun şekil koşullanın taşımadığı gerekçeleriyle, davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Davalı tarafın temyizi üzerine özel dairece karar sair red ve bir kısım hususların inceleme dışı bırakılması yanında bozma ilamının 2. maddesinde yer alan "Davanın hak düşürücü 3 aylık sürede açılmadığı, hak düşürücü süreden red yerine işin esasının incelenmesinin yerinde olmadığı" gerekçesiyle hüküm bozulmuş; davacılar vekilinin karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Mahkeme çıkarma kararının tebliğinin Tebligat Kanunu hükümlerine aylan olduğu gerekçesiyle öğrenme tarihini esas alarak davayı süresinde kabulle esasa ilişkin İnceleme ile davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü davalı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kooperatif üyesi olan davacıların üyelik formunda yer alan adreslerine yapılan ihraç kararı tebliğlerinin usule uygun olup olmadığı, esas alınacak tebliğ tarihine göre de ihraç kararının iptali istemli eldeki davanın 3 aylık hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacılar A. ve T., 25.04.1995 tarihinde ayrı ayrı düzenledikleri, kimlik-adres bilgilerini ve imzalarını havi ortaklık başvuru formu ile davalı kooperatife üyelik başvurusunda bulunmuşlar; bu belgedeki iş adresleri tebligat adresi olarak kullanılmıştır.
Her iki davacıya ayrı ayrı noterden keşide edilen 05.04.2001 ve 04.05.2001 tarihli ihtarnameler ile bildirilen borçların ihtarnamede yer alan sürelerde ödenmesi istenmiş; aksi halde üyelikten çıkarılacakları bildirilmiştir.
05.04.2001 tarihli ilk ihtarnameler davacılar adresinde işçisi E. imzasına 13.04.2001 tarihinde; 04.05.2001 tarihli ihtarnameler de davacılar adresinde birlikte sakin E. imzasına ayrı ayrı 24.05.2001 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Kooperatif yönetim kurulunca 25.06.2001 tarih ve 68 sayı ile; "Sınırlı Sorumlu Konut Yapı Kooperatifimizin yapmış olduğu toplantısında, kooperatifimizin ortağı bulunan T., E., kendilerine gönderilen ihtara rağmen ödemelerini yapmadıklarından, kooperatif ortaklığından çıkarılmalarına, 07.05.2000 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar gereğince taraflarına ödenecek ortaklık aidatlarının üç yıl içinde kasa mevcut olduğunda taraflarına ödeme yapılmasına" karar verilmiş; bu karar davacılar ayrı ayrı muhatap olarak gösterilmek suretiyle ve "04.05.2001 tarihli noter ihtarını tebliğ ettiğiniz halde, ortaklık aidatlarınızı ödemediğiniz tespit edilmiş olup, kooperatif ortaklığından ana sözleşmenin 14/2. maddesi uyarınca çıkarılmış bulunmaktasınız..." ifadelerine yer verilen yazı ekinde iadeli taahhütlü posta gönderisi şeklinde gönderilmiştir.
Posta alındısında gönderinin türü bölümünde "ihraç kararı" açıklaması yer almakta; iadeli taahhüt tebliğ kartında "yukarıda tarih ve numarası yazılı gönderiyi 30.06.20011 tarihinde teslim aldım. M.-işçi" açıklaması ve imza bulunmaktadır.
Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki, davalı kooperatifçe davacılara gönderilen gönderinin iadeli taahhütlü mektup olması karşısında, bu tür gönderiler Tebligat Kanunu ve tüzüğü hükümlerine değil, Posta Kanunu ve Posta Tüzüğü hükümlerine tabidir. Mahkemece Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerinin gerekçeye esas alınması olanaklı değildir.
Ne var ki, davacılara iadeli taahhütlü gönderi de Posta Kanunu ve Tüzüğü hükümlerine uygun olarak teslim edilmiş değildir.
Diğer taraftan, gerek ana sözleşme, gerek Kooperatifler Kanunu, çıkarma kararlarının onaylı bir örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ olunmak üzere notere tevdiini öngörmektedir.
Davacılar, davalı kooperatife Beyoğlu 22. Noterliği'nin 27.12.2001 tarih 31802 yevmiyeli ihtarnameyi göndererek ihtar tarihine kadar paylarına düşen dairelerin tescil ve intikalinin gerçekleşmediğini, ne zaman tescil ve intikal işlemlerinin yapılacağını, yaptıkları ödemeler dışında bir borçlarının olup olmadığı ile varsa ne miktar borçlarının olduğunun kendilerine bildirilmesini istemişler, davalı kooperatif cevabında ortaklıktan çıkarıldıkları hususunu bildirmiştir. Bu bildirimin davacılara 04.01.2002 tarihinde tebliğ olunduğu davacı yanın kabulünde olup, dosyada tebliğ belgesi bulunmamaktadır.
Yeri gelmişken, ilgili yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.
5584 sayılı Posta Kanunu'nun "Posta maddelerinin yetkili yerlere verilmesi" başlıklı 17. maddesinin 3. fıkrasında aynen;
"Alıcılar veya yukarıda belirtilen kişiler konutlarında bulunmazlarsa taahhütlü maddeler ve havale, koli, değerli mektup ve kutuların haber verme kağıtları kendisiyle birlikte oturan ailesinden veya hizmetçilerinden yetişmiş olan birine, bunların da bulunamamaları halinde aynı yerde oturan, müdür, katip, mal sahibi gibi kimselere verilebilir" denilmekte;
Posta Tüzüğü'nün "Alıcısı Bulunamayan Posta Gönderileri ve Haber Kağıtlarının Teslimi" başlıklı 137. maddesinde ise aynen;
"Alıcı adresinde bulunmazsa, adi ve taahhütlü mektup postası gönderileri, değer konulmuş mektup ve kutular, koliler ve havalelerin haber kağıtları kendisiyle birlikte oturan ailesi fertlerinden veya hizmetçilerinden yetişmiş olan birine, bunların da bulunmamaları halinde aynı yerde oturan müdür, memur, mal sahibi kişilere verilebilir" hükmü yer almaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun "Ortaklıktan Çıkarılma Esasları ve İtiraz" başlıklı 16. maddesi;
"Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler ana sözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Bu fıkraya aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri fiilin önem ve mahiyetine göre bir aydan altı aya kadar hapis ve ellibin Liradan beşyüzbin Liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.
Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise, ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir.
Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Bu fıkraya aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve memurları fiilin önem ve mahiyetine göre üç aydan iki yıla kadar hapis ve yüzbin Liradan bir milyon Liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar" hükmünü amirdir.
Konut Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesi'nin 14. maddesinde de;
"Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır.
2- Parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden 30 gün içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler,
Çıkarma kararı gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedilir. Kararın onaylı örneği çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edilir. Ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir veya genel kurula itiraz edebilir. Bu itiraz ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığıyla tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine iptal davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı iptal davası hakkı saklıdır.
3 aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir.
Ortaklar bu maddede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz.
Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarma kararı kesinleşene kadar devam eder" hükmünü içermektedir.
Bu hükümler göstermektedir ki, kooperatif üyeliğinden çıkarılma halinde bu hususun kararın bir örneği ile birlikte ilgilisine tebliğ olunmak üzere on gün içinde notere tevdii gerekmektedir. Ayrıca Tebligat Kanunu hükümlerinde yer almayan gönderi türleri Posta Kanunu ve Tüzüğü hükümlerine tabi olup, değerlendirmeler buna göre yapılmalıdır.
Somut olayda; davacılara yapılmış tebligat, açıklanan koşullara uygun bulunmadığından hak düşürücü sürenin başlangıcına esas alınamayacağından 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğinden de söz edilemez. Mahkemenin direnme kararı bu değişik gerekçeyle sonucu itibariyle yerinde olup, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı DİRENME KARARI UYGUN OLUP, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİ' ne gönderilmesine 04.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.