Mesajı Okuyun
Old 16-08-2022, 08:48   #38
Av.Gökmen KESKİNSOY

 
Varsayılan muris muvazaası nedeniyle sebepsiz zenginleşme davasında zamanaşımı

1. Hukuk Dairesi 2015/12919 E. , 2018/11494 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ... tarafından maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 3 nolu bağımsız bölümün 29.07.2005 tarihinde davalıya, ondan da dava dışı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali- tescil ve bedele ilişkin isteminin taşınmazın dava tarihinden üç gün önce davalı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle bedele dönüştürüldüğü, miras payı karşılığı 30.476,77 TL tazminat talep edilebileceği, ancak tapu kayıt maliki aleyhine açılmış tapu iptali ve tescil davası olmadığı için bedel isteminin de dinlenilemeyeceği gerekçeleriyle reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini ileri sürüp, 30.476,77 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, muvazaanın söz konusu olmadığını, tekllikin bedeli karşılığında yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, alacağın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı ve zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...'in maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 3 nolu bağımsız bölümün 29.07.2005 tarihinde davalıya, ondan da dava dışı ...’e 29.07.2009 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacı, somut olayda tazminat isteğini tercih etmiştir.
Öyleyse mahkemece yapılacak iş, mirasbırakanın davalı ...’a yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bir başka ifadeyle mirasbırakanın 1.4.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde iradesinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve muvazaa ile illetli olduğunun anlaşılması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı da gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.