Mesajı Okuyun
Old 16-04-2007, 14:21   #2
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Av. Sertann

Angarya yasaktır ve işveren fazla çalışmaların karşılığını ödemekle yükümlüdür. İş sözleşmesinde yer alan kayıt ispat hukuku bakımından değerlendirilmelidir. İş hukuku esasları da değerlendirme de etkili olacaktır. Bu sorunu ele alırken hemen her iş sözleşmesinde yer alan bir hükümden bahsetmekte fayda var. İş sözleşmelerine "bordro içeriğine şu kadar günde itiraz etmeyen işçi içeriği kabul etmiş sayılır" şeklinde hüküm konur. Yani bu şu demektir: Eğer bordronun fazla mesai sütununda sıfır yazıyorsa ve işçi bu içeriğe itiraz etmemişse fazla çalışma yapmadığını kabul etmiş sayılır. Ancak uygulama bu hükmün kabul edildiğine dair hiçbir karar görmedim. Bunu da geçin fazla çalışma sütunu 0 yazan bordro imzalı bile olsa işçiyi bağlamayacağı kabul edilmektedir.

Bunun yanında fazla çalışmalara ilişkin belgelendirme yükümlülüğü işverendedir. İşveren bu yükümlülüğünü işçiye yükleyemez. Kaldı ki kaç işçi çalıştığı dönem içinde işverene fazla çalışma ücretimi öde şeklinde bir bildirimde bulunabilir. Bu düşünce tarzı iş yaşamının akışına da uygun düşmemektedir.

Fakat Basın İş Hukuku'nda Yargıtay somut olay adaletini sağlayabilmek bakımından işveren lehine uygulamalar geliştirmektedir. Örneğin işveren işçiye fazla çalışma alacağı olup olmadığnı sormuş işçi de "fazla çalışma alacağım yoktur" şeklinde beyanda bulunmuş ya da işe giriş-çıkış kayıtlarının altına "mart ayı içinde fazla çalışma yapmadım" şeklinde not düşülmüş işçi de bunu imzalamış ya da işe giriş çıkış kayıtları(imzasız olsa bile) işçinin fazla çalışma yapmadığını ortaya koymuş, işte tüm bu hallerde Yargıtay fazla çalışma hesabı yapılmaması gerektiğini düşünüyor. Ancak bu hallerde işçinin beyanı mevcut bu nedenle işçinin beyanıyla bağlı olduğu esasından hareket ediliyor. Sizin olayınızda ise işçinin fazla çalışma yapmadığına ilişkin beyanı yok.

Sonuç olarak anılan hüküm dikkate alınmayacak ve tanık anlatımları doğrultusunda fazla çalışma hesabı yapılacaktır.

Basın İş Hukukuna ilişkin birtakım ilkesel uygulamalardan bahsetmek isterim. Hatta işçi vekili iseniz bile bu ilkelere itiraz etmeyin çünkü karar bozuluyor. Bir çok dosyamızda bu ilkeler doğrultusunda itirazlarımızı sunduk ve uygulamayı iyi bilen işçi vekilleri evet davalı tarafın söyledikleri doğrudur bilirkişi işveren aleyhine hatalı hesaplama yapmıştır dedi.

Ulusal Bayram - Genel Tatil çalışmaları için hesaplama yapılmışsa bu günleri fazla çalışma hesabından düşmesi gerekiyor. Aynı şekilde yıllık izinde geçen süreler de fazla çalışma hesabında dikkate alınmamalı.

Fazla çalışma asıl ücretinden hakkaniyet indirimi yapıldıktan sonra yüzde beşler hesaplanmalı. Örneğin fazla çalışma saat ücreti 10 birim. Hakkaniyet indiriminden sonra 7 birime düşüyor. Yüzde beş hesabı 7 birim üzerinden yapılmalı.

Dediğim gibi işçinin fazla çalışma yapmadığına ilişkin açık beyanı varsa dikkate alınmalı.

İş sözleşmesinde fazla çalışma ücretinin asıl ücretin içinde olduğuna ilişkin hüküm varsa bu hüküm de dikkate alınıyor. Hatta Basın İş Kanunu'nda 270 saat sınırı da yok.

Yüzde beşler tazminat niteliğinde olduğundan bu alacaklara da ayrıca faiz işletilebiliyor.

Basın İş Kanunu'ndan kaynaklanan alacaklara yasal faiz işletiliyor.

Yüzde beş alacaklardan %85-%95 arasında indirim yapılıyor. Islah ederken %85 oranında indirimi dikkate alınmalı.

Zamanaşımı beş yıl. Bilirkişiye gidip gelene kadar aradan bir yılı aşkın zaman geçiyor ve ıslah tarihine kadar zamanaşımı işliyor. Bu da işçi açısından oldukça büyük rakamlara mal oluyor. Bir dosyamızda çekişme o kadar uzadı ki davacı vekili davayı ıslah ettiğinde zamanaşımına uğramayan dönem sadece on bir aydı.

Fazla çalışma ile ilgili aklıma gelenler bunlar. Aklıma geldikçe eklerim. Soracağınız bir şey olursa yine tartışırız.

Saygılarımla