Mesajı Okuyun
Old 24-03-2010, 16:53   #19
Av. Ömer ÜNLÜ

 
Varsayılan

BK 101'de bahsedilen "Kesin Vade" tanımından anlaşılması gereken "Ödeme Gününün Kesin Olarak Belirtilmesi" halidir. Tarihin belirlenebilir olması, öngörülebilir nitelikte olması veya muayyen bir zaman dilimini içermesi Kesin Vade anlamı taşımaz. Konunun tartışılmasının üzerinden uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen içerik olarak güncelliğini koruması nedeniyle cevap yazmak lüzumu hissettim. Konu ile ilgili örnek -yeni tarihli- Yargıtay Kararı aşağıdadır.

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/2642

K. 2008/8549

T. 18.9.2008

• İTİRAZIN İPTALİ ( Ödeme Günü Kesin Olarak Belirlenmemiş Alacak İle İlgili Temerrüt İhtarı da Yapılmamışsa Takip Tarihine Kadar İşleyen Faiz İstenemeyeceği )

• TEMERRÜT İHTARI ( İtirazın İptali - Ödeme Günü Kesin Olarak Belirlenmemiş Alacak İle İlgili Temerrüt İhtarı da Yapılmamışsa Takip Tarihine Kadar İşleyen Faiz İstenemeyeceği )

• FAİZ ( İtirazın İptali - Ödeme Günü Kesin Olarak Belirlenmemiş Alacak İle İlgili Temerrüt İhtarı da Yapılmamışsa Takip Tarihine Kadar İşleyen Faiz İstenemeyeceği )

ÖZET : Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosya kapsamından faizin başlangıcına itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar ödeme gününü kesin olarak kararlaştırmamışlarsa, borçlu ancak temerrüt ihtarı ile temerrüde düşer. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmede, ödemenin faturanın kesilmesinden itibaren 75 gün içinde yapılacağı kararlaştırılmıştır. Bu halde ödeme gününün kesin olarak kararlaştırıldığı kabul edilemez. Temerrüt ihtarı da gönderilmediğinden takip tarihinden öncesi için faiz istenemez.


DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen ihale sözleşmesine istinaden davacının davalıya faturaya dayalı tıbbi malzemeler sattığını, borcun ödenmediğini, fatura bedellerinin ve sözleşmenin 13.2. maddesine göre işleyen avans faizinin tahsili için girişilen icra takibinde faizin başlangıcına ve oranına itiraz edildiğini, İtirazın sözleşme ve işin ticari iş olmasına göre haksız olduğunu belirterek, kısmi itirazın iptaline, takibin devamına, % 40 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, üniversitelerin Anayasa gereği çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip, Devletçe kanunla kurulan Yüksek Öğretim Kurumu olduğu, yapılan işin mahiyeti itibariyle kamu hizmeti olan sağlık hizmeti olmasına göre işin ticari iş olarak nitelenemeyeceği, talep olunan faizin başlangıç tarihinin yasal olmadığı, davalı temerrüde düşürülmediğinden faizin icra takip tarihinden işletilmesi gerektiği, bileşik faiz ve tazminat istenemeyeceği, itirazın asıl alacağa değil, fer'ilerine yönelik olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yanlar arasında akdedilen ihale sözleşmesinin ödeme koşulları ve zamanının düzenlendiği 13.2. maddesi, B.K.'nun 107/3. maddesi gereği ödeme tarihinin belirli ve ihtara ihtiyaç göstermemesi, temerrüdün her bir faturanın kesim tarihinden itibaren 75. gün sonunda başlaması; davacının tacir olup, TTK'nun 21. maddesine göre sözleşmeye dayalı ilişkinin ticari iş niteliğinde bulunması, temerrüt tarihinde uygulanacak faizin avans faizi olması gerekmesine, toplanan delillere HUMK'nun 74. maddesine göre davanın kabulüne, davalının kısmi itirazının iptaline, takibin devamına, hükmolunan tutarın % 40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
B.K.'nun 101. maddesi uyarınca taraflarca müttefikan bir ödeme günü kararlaştırılmadıkça muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 13.2. maddesinde ödemenin faturanın kesilmesini takiben 75 gün içinde yapılacağı belirtilmiş ise de, anılan sözleşme hükmü B.K.'nun 101. maddesi anlamında ödeme gününü kesin olarak belirleyen bir hüküm olarak kabul edilemez. Somut olayda takipten önce temerrüt ihtarında bulunulduğuna dair bilgi ve belgeye de rastlanmamıştır. Bu durumda mahkemece takip tarihinden önceki işlemiş faiz talebinin reddi ile temerrüdün takiple gerçekleştiğinin kabulü gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 18.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla
Av. Ömer ÜNLÜ