Mesajı Okuyun
Old 25-02-2009, 16:15   #12
Av. Asena

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hakan EREN
Sayın Av.Asena,

Ya bu bilginizi gözden geçirmenizi ya da emsal olabilecek bir Yargıtay kararı sunmanızı rica edeceğim.

Taahhüdün sıkı şekil şartlarına tabi olduğu konusunda sizinle hemfikirim ama haciz esnasında baskı vs. görüşü bana doğru gelmiyor.

Diğer adı "Cebri icra hukuku" olan bir hukuk dalında haciz esnasındaki taahhüdü "baskı" nedeni ile kim geçersiz sayıyor gerçekten merak ettim.

Selam ve saygılarımla...

Sayın Eren,

Haciz sırasında alınan tahhüdün geçerliliği konusunda sıkıntılar var. Ankara'da mesleğimi icra ettiğim sırada taahhüt ile ilgili sorunlar yaşadım. Mahkeme, haciz sırasında menkul malların muhafazası baskısı altında kaldığı (kanunun tanıdığı yetki ile işimizi yapmamıza rağmen), taahhütte bulunan borçlunun dosya borcunu oluşturan tüm kalemleri ve miktarları bilmesi gerektiği, bu hususların tutanağa yazılması gerektiğinden bahisle ceza vermiyordu. Cebri icra hukuku diyorsunuz, kesinlikle katılıyorum. Borcunu ödemeyen borçluya karşı yasal yollara müracaat etmek, devletin yardımını almak, borcun devletin cebri ile ödenmesini sağlamak için girişilen bu yolda maalesef -ben denk geldim belki- hakimler, "haciz sırasındaki psikolojik baskı" nedeniyle -sanki yapılan icra takibi baskı değilmiş gibi- taahhüt verildiğini, bu taahhüdün geçersiz olduğunu, o nedenle ceza verilmeyeceğini belirtiyorlardı. Sebep? Bu işte! Taahhüdü kendi iradesi ile vermemiş olduğunu beyan etmesi, baskı altında kaldığını ifade etmesi hakimler-dediğim gibi, ben denk geldim sanırım- tarafından kabul gören bir açıklama.. Ben de bu yüzden taahhüt almamaya karar verdim. Ama hala ceza verilebiliyorsa denemeye değer Kararları da en kısa zamanda buraya aktarırım.

Alıntı:
Yazan Saim
O halde, bir başkasının borcu için haciz mahallinde kefalet veren 3. kişinin İİK:340. madde dairesinde zikredilen -taahhüdünü ihlal eden-"borçlu" durumuna düşmesi için öncelikle icra emrinin icra kefiline tebliğe çıkarılmış olması gerekir kanaatindeyim.


Bu arada, mesajımı yazarken es geçtiğim ve fakat "bir düşünce" olarak nitelendirdiğim kısım için, üstadlarımın mesajlarını okuyunca fark ettiğim bir hususu belirtmek istiyorum. İcra kefili olan kişinin, dosya borcunda kefil olarak yer alabilmesi için kesinleşme şartı gerekmektedir. Dolayısıyla, bu kişinin o an vereceği taahhüdün bir anlamı yoktur. Zira kefilliği kesinleşmemiştir. Sayın Saim Beyin düşüncesine katılıyorum. İşbu sebeple, 2 numaralı mesajda yazdığım beyanlarımı düzeltiyorum.