Mesajı Okuyun
Old 06-11-2006, 15:27   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Zamanaşımı İşkenceciyi De Kurtarıyor

05/11/2006

Zaman aşımı işkenceciyi kurtarıyor

İNAN GEDİK ANKARA

YİMPAŞ davasıyla birlikte davaların zaman aşımından dolayı düşmesi tekrar tartışılırken bu kez de bir işkence davası zaman aşımına girdi. İskenderun'da iki genç kıza işkence yapıldığı iddiasıyla 4 polis hakkında açılan davanın zaman aşımı süresinin dolması, bu tür davaların akıbeti hakkında tipik bir örnek oluşturdu. 6 Mart 1999'da İskenderun'da gözaltına alınan 19 yaşındaki Fatma Deniz Polattaş ve 16 yaşındaki Nazime Ceren Salmanoğlu, örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle haklarında dava açıldı. Polattaş ve Salmanoğlu, Adana DGM'ye çıkarıldıarında, İskenderun Yenişehir Emniyet Müdürlüğü'nde coplu tecavüze uğradıklarını ve işkence gördüklerini anlattılar. İddialar hakkındaki suç duyurusu hakkında İskenderun Savcısı İhsan Baştürk, takipsizlik verdi.

İşkence mağdurlarının avukatları Hatay Ağır Ceza Mahkemesi'nde başvurarak savcılığın bu kararına itiraz ettiler ve biri kadın dört polis hakkında TCK'nın 243. maddesi uyarınca işkence yapmak suçundan dava açıldı.

AYNI SAVCI YİNE SAHNEDE

Davada ilginç bir tesadüf de yaşandı. Davada savcılık makamını, suç duyurusunda işkence iddiasını kabul etmeyen Baştürk temsil etti. İşkence davası devam ederken, 2002 yılında Adana DGM'de işkence altında verdiklerini iddia ettikleri ifadelerle Salmanoğlu 12, Polattaş 18 yıl hapse mahkûm edildi.

İşkence davasında ise Adli Tıp Kurumu'nun 4. İhtisas Dairesi ve İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi, muayene ettikleri iki genç kızın için "işkence sonrası görülen travma sonrası stres bozukluğu" yaşadıkları raporu verildi. Mahkeme bu raporu yerinde görmedi ve Adli Tıp Genel Kurulu'nun da mağdu-reler hakkında rapor vermesini istedi.

Dosya bu defa Adli Tıp Genel Kurulu'nun önüne geldi. Kurul üyesi 15 kişi "makata cop sokulması suretiyle tecavüze uğradıkları" iddia edilen kızlardan Polattaş'ın, "bekaret ve cinsel kontrolünü" reddetmesini, "travmatik bulguların tespitinin önüne geçilmesi" olarak değerlendirdi ve 15 üye bu yüzden kızların işkence ve tecavüz gördüğüne dair bir emare olmadığını savundular.

Bu rapora 23 adli tıp üyesi hekim ise karşı çıktı. Ancak gerekçeler farklı olması nedeniyle 15 üyenin görüşü "çoğunluk görüşü" olarak mahkemeye gönderildi.

Muhalif üyelerden 8'i genç kızlardaki işkenceye dayalı stres bozukluğunun kabulünün gerektiğini, 14'ü bu yorumu mahkemenin yapmasının uygun olacağını, biri ise ise mevcut delil durumuna göre yorum yapılamayacağını kaydetti. Mahkeme de bu rapora dayanarak polislerin beraatine karar verdi.

1 YILDA HAZIRLANAN TEBLİĞNAME

Beraat kararının ardından mağdurelerin avukatı dosyayı temyiz etti. Yargıtay Başsavcılığı ise 22 Nisan 2005'de gelen dosyaya ilişkin tebliğnamesini tam bir yılda hazırlayabildi. Yargıtay Savcısı Ayhan Köksal'ın 13 Nisan 2006 tarihini taşıyan tebliğnamesinde mahkemenin beraat kararının onanması istendi.

Tebliğnamenin hazırlanmasından bu yana 7 ay geçmesine karşın Yargıtay 8. Ceza Dairesi de halen dosyayı görüşmedi. Böylece işkence sanıkları hakkında açılan dosyanın zaman aşımı süresi dolmuş oldu.

COP SOKMAK TECAVÜZ DEĞİL

Zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle Yargıtay'ın dava hakkında "düşme" kararı vermesi beklniyor. Davada, "makata cop sokma" suçu tecavüz kapsamında değerlendirilmesi durumunda, tecavüz suçuna öngörülen cezanın üst sınırı 24 yıl olacağı için, zamanaşımı süresi 22.5 yıla çıkacak, bu durumda da zamanaşımı süresi dolmayacaktı.

» 600 bin sanık cezasız kaldı

CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin verdiği bilgilere göre, Türkiye'de ceza mahkemelerinde 2000-2005 arasında 600 binin üzerinde sanık davalarının düşmesi nedeniyle cezasız kaldı. 2005'in de dahil edilmesiyle bu sayının 700 binden fazla olacağını tahmin ediliyor. Yargıtay ceza dairelerince, zamanaşımı nedeniyle 2000'de 10 bin 728, 2001'de 6 bin 852, 2002'de 3 bin 556, 2003'te 4 bin 808, 2004'te 7 bin 772 olmak üzere, toplam 33 bin 316 düşme kararı verildi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise, zamanaşımı nedeniyle 2000'de 7, 2001'de 10, 2002'de 17, 2003'te 9 ve 2004'te 4 düşme kararı verdi. HSYK, zamanaşımında kusurlu olmaları nedeniyle 2004 ve 2005 yıllarında, bir hakim hakkında uyarma, iki hakim ve bir Cumhuriyet savcısı hakkında kınama cezası uyguladı.

» Sendikacı Yeter'in ölümü

İŞKENCE davalarında zaman aşımından sanıklar hakkındaki davaların düşmesi Türkiye'de sık sık tartışılmıştı. Yargılamanın uzaması nedeniyle onlarca işkence davasının zaman aşımından düştüğü Türkiye'de Sendikacı Süleyman Yeter'in davasının zaman aşımından düşmesi uluslararası insan hakları derneklerinin raporlarına da konu olmuştu. Sendikacı Süleyman Yeter 1997 yılında gözaltında alındığı sırada işkence gördüğü iddiasıyla mahkemeye başvurmuş, bu olaydan iki yıl sonra yeniden gözaltına alınmış ve iki gün sonra cenazesi ailesine teslim edilmişti. Yeter ve başka 15 kişiye işkence yaptıkları iddiasıyla dört emniyet görevlisi hakkında 11 ay 20'şer gün hapis cezası verilmişti. Yargıtay sanıklar hakkındaki cezayı bozmuş ve yargılama yeniden başlamıştı. Yeniden yargılama devam ederken, davanın zaman aşımı süresi dolmuş ve sanıklar da kurtulmuştu.

http://www.birgun.net/index.php?sayf...584#haber_basi