Mesajı Okuyun
Old 05-03-2008, 11:29   #4
Av.H.AtılAyaydın

 
Varsayılan

" kesinlikle bu senetleri temyiz kudretinden yoksun olarak imzalamıştır" demişsiniz, bu ifadenize katılamayacağımı söylemek zorundayım, üstteki yargıtay kararında ; ".......Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür......" denmektedir.

Bence buradan şu sonuç çıkmaktadır. Medeni Kanununun 15. maddesinde ifade edilen , "ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz." hükmünün uygulanabilmesi için, temyiz kurdetine sahip olmadığı iddia edilen kişinin , bu durumunun süreklilik arzettiği adli tıp raporuyla sabitlenmesi gerekmektedir. Takdir edileceği gibi bu her durumda sözkonusu değildir. Yani kişinin kalıcı bir akıl hastalığı ve akıl zayıflığı olması gerekir. Sizin söylediğiniz ciddi ruhsal problemler , belki kısıtlama kararı için yeterlidir ama kısıtlama kararından önceki borç doğuran hukuki işlemleri geçersiz kılmak için yeterli olmayabilir.

Saygılar