Mesajı Okuyun
Old 08-02-2011, 16:56   #14
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Suat Bey,

Misal verelim: Sizin eklediğiniz kararda "H.M. ve Otomotiv San. Tic. A.Ş." 'ye dava açılmış. Böyle bir şirket ticaret sicilde kayıtlı olarak mevcut ve tüzel kişiliği haiz. Daha sonra hata edildiği anlaşılmış. Davalının "H.I. Proje A.Ş" olması gerekiyormuş. "H.I. Proje A.Ş" de diğer şirket gibi ticaret sicilde kayıtlı olan ve bağımsız bir tüzel kişiliği bulunan bir şirkettir.

Bildiğiniz gibi hukuka göre farklı tüzel kişilikler farklı hukuki kişiliklerdir. Yani aynı Saim Dikici ve Suat Ergin'in farklı hukuki kişilikler olması gibi.

Yani önceki kararda da aynı durum vardır diyemeyiz.

Daha önce yazmıştım zaten.

Alıntı:
Ne diyebilirim ki, iki kararda yer olan olaylar farklı derim. Benim sunduğum kararda iki firma ismi birbirine benzemektedir(muhtemelen adres de aynıdır); sizin sunduğunuz kararda ise, davacı davalı olarak önce Sağlık Bakanlığı'nı göstermiş ve bu şekilde davalıya tebligat çıkmış(UYAP'a da böyle kaydedilmiş), daha sonra uyanmış ve mahkeme dosyasında kalan nüshasını düzelterek doğru davalı ismini yazıp, paraf atmıştır. Yani, tüpten çıkan macunu, tüpe sokmaya çalışmıştır. Oysa dava dilekçlesi Sağlık Bakanlığı'na doğru yola çıkmıştır. O nedenle iki karar farklıdır. İki karar da doğrudur.

Siz ise,
Alıntı:
Oysa daha önceki kararlarda böyle bir yaklaşım (ayrım) yoktu
dediğiniz için katılmadım. Çünkü yaklaşım farkı bulunmamaktadır. Örnekse;

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/2768
K. 1998/3385
T. 14.5.1998
• YAYIN YOLUYLA KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI ( Temsilcide Yanılma )
• HASIMDA YANILMA ( Hukuki Yaptırımı-Temsilcide Yanılmayla Aynı Olmadığı )
• TEMSİLCİDE YANILMA ( Hasımda Yanılmada Olduğu Gibi Davanın Reddedilmemesi-Bu Gibi Durumlarda Hakimin Başvurması Gereken Usul )
1086/m.39, 73
5680/m.16, 17
ÖZET : Husumetin yöneltilmesinde, temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı hasımda yanılmada olduğu gibi davanın reddi sonucunu doğurmaz.

DAVA : Taraflar arasındaki yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktan doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı Ercüment hakkındaki dava atiye terk edildiğinden bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı M. Ali hakkındaki davanın da sıfat yokluğu nedeniyle reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıldığı iddiası ile açılmıştır. Mahkeme, işin esasına girmeden, haberin yer aldığı gazetenin sahibi olarak, "...... Gazetecilik ve Matbaacılık AŞ." nin gösterildiğini, davanın ise, "..... Gazetesi sahibi Mehmet Ali" aleyhine açıldığını, ikisinin aynı olmayıp farklı olduğunu belirterek sıfat yokluğundan davanın reddi yönünden hüküm kurulmuştur.

Gerçekten 5680 sayılı Yasanın 16 ve 17. maddelerinde, bu nitelikteki davaların "mevkutelerde sahibi" olan kimseye karşı da açılabileceği hükme, bağlanmıştır. Somut olayda davaya konu olan haber, .......... Gazetesi'nin 10 Mart 1995 günlü sayısında yer almıştır. Anılan gazetenin sahibi olarak da ".... Gazetecilik ve Matbaacılık Anonim Şirketi adına Mehmet Ali" yazılmıştır. Eldeki davada ise, "...... Gazetesi sahibi Mehmet Ali" davalı olarak gösterilmiştir. Yapılan şu açıklama ve karşılaştırmadan da açıkca anlaşılacağı üzere, davacının, davalı olarak "........ Gazetecilik ve Matbaacılık Anonim Şirketi" yerine "...... Gazetesi sahibini" yazdığı, bu sahibin de "Mehmet Ali" olduğu tartışmasızdır. Şu duruma göre, ....... Gazetesi sahibi olarak yazılan ve şirketi temsil eden kişi ile, dava dilekçesinde yazılan kişinin aynı olduğu açıkca bellidir. O halde burada hasmın farklı kişiler olduğu değil, temsilcide yanılma yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Bu iki durum birbirinden farklıdır. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.

Bu gibi durumlarda, gerek teoride ve gerekse kararlılık kazanmış olan uygulamaya göre, bir ara kararı ile durumu belirtmek ve doğru olan somut olaydaki durum itibariyle "............ Gazetecilik ve Matbaacılık Anonim Şirketi adına Mehmet Ali"ye davetiye göndererek, davaya devam etmekten ibaret olmalıdır. Nitekim, davacı da aynı yönde talepte bulunmuştur.

Mahkemenin açıklanan bu yönleri gözetmeden yazılı gerekçe ile sıfat yokluğundan davayı reddetmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 14.5.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.