Mesajı Okuyun
Old 25-05-2009, 17:53   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Aşağıdaki kararlar incelenirse , konu daha iyi anaşılabilir.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/218
K. 2004/221
T. 14.4.2004

DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.4.2002 gün ve 362-210 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 1.12.2003 gün ve 8166-12010 sayılı ilamı ile;

( ...Dava konusu uyuşmazlık, banka kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır.
4077 Sayılı Yasaya, 4882 Sayılı Yasa ile eklenen 10/A maddesinde, kredi kartı ile mal ve hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekimi suretiyle kullanılan kredilerin tüketici kredisi hükümlerine tabi olduğu, aynı yasa ile değişik 23..maddesinde ise bu kanunun uygulamasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlanmıştır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekir ve görev konusunda taraflar için müktesep hak doğmaz. Bu nedenle sonradan çıkan bir kanunla kabul edilen görev kuralı geçmişe etkili bir biçimde uygulanır ve davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme yeni kanunla görevsiz hale gelmiş ise görevsizlik kararı verilmesi zorunludur. Bu durumda 4077 sayılı Yasaya 4822 Sayılı Yasa ile eklenen 10/A ve aynı yasa ile değişik 23.maddesi gereğince davaya bakmakla Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan mahkemenin görevsiz olması nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

Davacılar vekili; Davalı banka tarafından, dava dışı Orhan S'a kredi kartı verilmesi sırasında 17.02.1998 tarihli sözleşmede kefil olarak müvekkillerinin imzasının bulunduğunu; kefalet limiti belirli olmadığından Borçlar Kanunu'nun 483 ve devamı maddeleri uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını, ancak Bankanın geçersiz sözleşmeye dayanarak müvekkilleri aleyhine icra takibine giriştiğini ileri sürerek davalı Bankaya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Banka vekili; Davacıların sözleşmeyi garanti eden sıfatı ile imzaladıklarını ve limit artışlarının davacılara bildirildiğini; Borçlar Kanunu'nun 110.maddesi uyarınca davacıların borcun tamamından sorumlu olduklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemenin; "Kredi kartı üyelik sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacıların ödeyeceği muayyen miktarın gösterilmemesi nedeniyle sözleşmenin Borçlar kanununun 484.maddesi gereğince geçersiz olduğu" gerekçesiyle "davanın kabulüne" dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenle bozulmuş; Mahkemece "uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girmediği" gerekçesiyle önceki kararda direnilerek, esasa ilişkin hüküm verilmiştir.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; davaya bakmakla Asliye Hukuk yada Tüketici Mahkemesinin mi görevli olduğu noktasındadır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 4822 sayılı Kanunun 10/A maddesinde kredi kartı ile yapılan harcamalar ve kullanılan nakit krediler tüketici kredisi kapsamına alınmış, aynı kanunun 10'uncu maddesine atfı gereği tüketici kredileri için getirilen korumalardan, kredi kartı kullanıcılarının yararlandırılması amaçlanmıştır.

Yasanın açık hükmüne göre; Kredi kartı ile mal veya hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekim suretiyle kullanılan kredilerin 10'uncu madde hükümlerine tabi olması nedeniyle, tüketiciler kredi kartı kullandıklarında tüketici kredileri için getirilen korumalardan yararlanırlar.

Bu noktada, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 10/A maddesinin atfı gereği, 10'uncu maddesine göre; Sözleşmede bazı bilgilerin yer alması ( m 10-I, c, d, e, f, g ); Muacceliyet kaydındaki sınırlayıcı hallerin uygulanması ( m 10/111, c.1-2 ); Tüketici kredilerindeki kefaletin adi kefalet olma zorunluluğu ( m 10/III, c.3 ) öngörülmüştür.

Somut olayda; borçlu Orhan Savaş'ın "Kredili Bankomat Başvuru Formu"nu imzaladığı, hesabın çalışma şeklinin "Kredi kartı" olarak belirtildiği, borçluya "Bankomat-724" kredi kartı verildiği ve "Kredili Bankomat Kart Sözleşmesi"nde borçlu ile birlikte davalılarında imzasının bulunduğu çekişmesizdir.

Öte yandan, mevcut banka kayıtlarından ve icra dosyasından borçlu-kart hamilinin bankomat/kredi kart hesabından kredi kartı ile para çektiği ve davalı bankanın "Kredili Bankomat Kart Sözleşmesinden doğan borcun" ödenmemesi nedeniyle kart hamili borçlu ve kefili olan davacılar aleyhine icra takibine girişmesi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, görülmekte olan davaya konu uyuşmazlığın, banka kredi kartı borcundan kaynaklandığı, dolayısıyla, tüketici mahkemesinin görev alanı içerisinde olduğu kuşku ve duraksamadan uzaktır.

Diğer taraftan, görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetir ve görevli olmadığı kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir ( HUMK. m 7/1 ).

Bu itibarla görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları, geçmişe de etkilidir ( HUMK. m 578/1 ).

Eş söyleyişle, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme yeni bir kanunla görevsiz hale gelmişse, görevsizlik kararı verilmesi zorunludur.

Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4822 sayılı Yasayla değişik 23.maddesinde; Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlandığından, davanın Asliye mahkemesinde görülmesine olanak bulunmamaktadır.

O halde, 4077 sayılı Yasanın 4822 sayılı Yasa ile eklenen 10/A ve aynı Yasa ile değiştirilen 23.maddeleri uyarınca, davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Her ne kadar, direnme kararında Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin aksi yöndeki 8.5.2003 gün ve Esas: 2002/10150, Karar: 2003/4910; 9.5.2003 gün ve Esas: 2002/5655, Karar: 2003/4957; 5.6.2003 gün ve Esas: 2003/4138, Karar: 2003/6020 sayılı kararlarına atıf yapılmış ise de; 4077 sayılı Yasada değişiklik yapan ve içeriği yukarıda açıklanan 4822 sayılı Yasa, 14.6.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 19. Hukuk Dairesinin anılan kararları, bu değişiklikten önceki tarihlere ait ve doğal olarak değişiklikten önceki yasal durum esas alınmak suretiyle oluşturulmuş bulunduklarından, eldeki dava yönünden emsal niteliğinde değildir. Nitekim, görülmekte olan davada da, Özel Daire temyiz aşamasında yasa değişikliğinden önceki düzenlemeyi esas alarak Yerel Mahkemenin görevli olduğunu benimsemek suretiyle işin esasını inceleyip onama kararı vermiş; karar düzeltme aşamasında ise, sonradan gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle hükmü bozmuştur.

Yerel Mahkemece aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K. nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/15469

K. 2005/3121

T. 2.3.2005

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Davalı Banka ile Akdedilen Bankomat Sözleşmesine İstinaden Kredi Kullanan Davacının 4822 Sayılı Yasa Hükümlerinden Faydalanma Talebi )

• BANKOMAT KARTI SÖZLEŞMESİ ( Tüketci Mahkemelerinin Görevli Olması-Kredi Kartı ile Mal ve Hizmet Alımı Sonucu Nakdi Krediye Dönüşen veya Kredi Kartı ile Nakit Çekim Suretiyle Kullanılan Kredilerin Tüketici Kredisi Hükümlerine Tabi Olması )

• TÜKETİCİ MAHKEMESİ ( Kredi Kartı ile Mal ve Hizmet Alımı Sonucu Nakdi Krediye Dönüşen veya Kredi Kartı ile Nakit Çekim Suretiyle Kullanılan Kredilerin Tüketici Kredisi Hükümlerine Tabi Olması )

2004/m.72

4822/m.1

4077/m.10/A

ÖZET : 4822 sayılı yasa ile 4077 sayılı yasaya eklenen 10/a maddesi ile kredi kartı ile mal ve hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekim suretiyle kullanılan kredilerin tüketici kredisi hükümlerine tabi olduğu kabul edilmiştir.

DAVA :
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

KARAR :
Davacı, davalı banka ile dava dışı Erol Özmaç'in arasında akdedilen Bankomat 7/24 sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, Erol Özmaç'inin borcu ödememesi nedeniyle sözleşmede müştereken ve müteselsilen kefil olması nedeniyle haklarında icra takibine geçildiğini, 4822 sayılı yasadan yararlanmak için davalı bankaya müracaat ettiğini, bankanın bankomat 7/24 kartının kredi kartı hükmünde olmadığından bahisle başvurusunu işleme koymadığını ileri sürerek 4822 sayılı yasanın geçici 1. maddesi gereğince borcunun tespiti ile 12 eşit taksit ile ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, Davalının lehine kefil olduğu dava dışı Erol Özmaçin'e verilen Bankomat 7/24 kartının kredi kartı niteliğinde değerlendirilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, banka ile bankomat 7/24 kartı borçlusuna kefil olan davacı arasında ve ödenmeyen kart borcu ile ilgilidir.4822 sayılı yasanın 16. maddesiyle, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanuna 10/A maddesi eklenmiş ve bu madde ile "kredi kartı ile mal ve hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekim suretiyle kullanılan kredilerin tüketici kredisi hükümlerine tabi olduğu" hükmü getirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacılar ile davalı arasında 4077 sayılı yasanın değişik 10/A maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ :
Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 2.3.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/9307

K. 2006/10424

T. 7.11.2006

• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Kredi Kartı Sözleşmesinden Kaynaklanan Uyuşmazlık - Hamili Tarafından Kartı Veren Kuruluşa Karşı Açılacak Davalarda Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )

• KREDİ KARTI SÖZLEŞMESİ ( Kredi Kartı Hamili Tarafından Kartı Veren Kurumu Karşı Açılacak Davalarda Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )

• KREDİ KARTI HAMİLİ VEYA KEFİLİ TARAFINDAN KARTI VEREN KURULUŞA AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ MAHKEME ( Tüketici Mahkemesi )

1086/m.1

2004/m.67

5464/m.44

ÖZET : Kredi kartı hamilleri veya kefilleri tarafından kartı veren kuruluşlara karşı açılacak davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında, davacı, kart hamiline kefil olan kişidir. Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekir.

DAVA :
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR :
Uyuşmazlık temelde kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 44. maddesi uyarınca kart hamili tarafından açılacak davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. Somut olayda davacı, kart hamiline kefil olan kişidir. O halde, dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ :
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.