Mesajı Okuyun
Old 02-12-2014, 17:25   #32
ersintoker

 
Varsayılan Narlar çatlamadan...

Biri nara basıp geçmiş, ayak izi üzerinde hâlâ, tırtıklı,,, taze,,, kırmızılık yokuş aşağı akıp gidiyor,,, “zamanında toplamazsan nar dalında çatlar”,,, kim demişti bunu,,, pek öyle bilgece bir söz değil ama bunu hatırlayıverdim işte,,, Kilitbahir’de dolaşırken yıllar önce bir sokak bulmuştum, adı ‘sinema’ydı,,, çok hoşuma gitmiş,,, demek bir zamanlar sinema vardı, adını ondan almış olmalı diye düşünmüştüm,,, işte o sokaktaki bahçelerden birinde,,, mevsim yine bu mevsim,,, aylardan yine bu aydı,,, ağacın dallarından çatlamış narlar bakıyordu güneşe,,, güzeldi…

Camın önünde bir sakal köpük köpük köpürmüş,,, berber aynada kendi yüzüne dalıp gitmiş,,, fırça koltuktaki adamın sakalı üzerinde gezinip duruyordu,,, Hasan Ali Toptaş olsaydım,,, berberi, küçüksuyunu dökmek için yan taraftaki lokantanın tuvaletine gönderir, fırçayı işiyle başbaşa bırakırdım,,, sonra berber, hacetini giderdikten sonra, lokantacının çırağıyla lafa dalar, müşterisini unutur,,, oradan çıkıp, hiç adeti olmadığı üzere, yandaki oltacıdan bir olta alıp, boğaz kıyısına, çinekop avlamaya çıkardı,,, berber dükkânındaki fırça işini bitirdikten sonra,,, ustura, jiletini yenileyip işe koyulur, adamın yüzüne bir güzel perdah çekerdi,,, berber, iki çinekop çekip, kendine geldikten sonra döndüğü dükkânında, koltukta oturmuş bekleyen yeni bir müşteri bulurdu ama aklı, boğazda yalı yalı giden balıkçı sandalında kalmıştır yine de, sandalda değil balıkçıda,,, onda değil, ağzındaki, hiç duymadığı türküde,,, ”İstanbul dalgalı bu sabah, havası, bulutu, denizi, rüzgârı dalgalı, yarim,,, ben sana dalgalıyım, ben sana,,,”

Ben yine kendim olayım iyisi mi,,, simitçi fırınındaki çocuk, tezgâhtan değil de, fırından yeni çıkmış tavalardan birinden alıp verdi simidi, sıcacıktı,,, yürüdüm,,, her şey böyle sıcak ve taze olabilseydi,,, öyle kalabilseydi diye geçirdim içimden,,, narlar çatlamadan kalabilseydi dalında,,, biz de öyle…