Mesajı Okuyun
Old 09-10-2014, 14:01   #13
Batu Han

 
Varsayılan

YARGITAY
17. Hukuk Dairesi 2011/12041 E.N , 2012/2508 K.N.

İlgili Kavramlar

İSTİHKAK DAVASI
TARAF TEŞKİLİ
TASARRUFUN İPTALİ

Özet
İSTİHKAK DAVASI, BORÇLU VE BORÇLU İLE HUKUKİ İŞLEMDE BULUNAN KİŞİLER ALEYHİNE AÇILIR. ZORUNLU DAVA ARKADAŞI DURUMUNDA OLAN KİŞİLERİN TÜMÜNÜN DAVALI OLARAK GÖSTERİLMEMESİ HALİNDE EKSİK GÖSTERİLEN KİŞİ VEYA KİŞİLERE DAVA DİLEKÇESİNİN TEBLİĞİ İLE DAVAYA DAHİL EDİLMELERİ SAĞLANMALIDIR. TARAF TEŞKİLİ SAĞLANMADIKÇA İŞİN ESASINA GİRİLEMEZ.

DAVACI 3. KİŞİNİN DAVASI YÖNÜNDEN, BU DAVA NEDENİYLE TAKİBİN ERTELENDİĞİNE VEYA İHTİYATİ TEDBİR YOLU İLE İCRA TAKİBİNİN DURDURULDUĞUNA İLİŞKİN HİÇBİR KANIT BULUNMAMIŞ OLUP, BU DAVA NEDENİYLE 3. KİŞİNİN TUTUMU SONUCU ALACAĞIN TAHSİLİNİN GECİKTİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİNDEN ALACAKLI YARARINA %40 TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ YASAYA AYKIRI OLDUĞU GİBİ, HÜKMEDİLECEK TAZMİNATIN MATRAHINI BELİRLERKEN TAKİP KONUSU ALACAK TUTARI İLE HACİZLİ MALIN DEĞERİNDEN HANGİSİ AZ İSE O DEĞERİN ESAS ALINMASI GEREKİR.

KARŞI DAVANIN KABULÜNE KARAR VERİLDİĞİNE GÖRE, DAVA KONUSU TASARRUFUN İPTALİ İLE DAVALI-KARŞI DAVACIYA TAKİP DOSYA-SINDAKİ ALACAK VE FER'İLERİ İLE SINIRLI OLACAK ŞEKİLDE CEBRİ İCRA YETKİSİ TANINMASINA KARAR VERİLMELİDİR.


İçtihat Metni

Taraflar arasındaki istihkak-tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istihkak davasının reddine, tasarrufun iptali davasının kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı (3. kişi) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı (3. kişi) vekili, davalı alacaklı tarafça dava dışı borçlular İbrahim ve Mehmet aleyhine yürütülen takipte, Aydın İkinci İcra Müdürlüğü'nün 2007/321 Tal. sayılı dosyasından uygulanan 14.03.2007 tarihli haciz işleminde, borçlular ile ilgisi bulunmayan davacıya ait işyerindeki menkullerin haczedildiğini, haciz yapılan yerin borçlu İbrahim'in eski adresi olduğunu, diğer borçlu Mehmet'in de davacının oğlu olup, ziyaret amaçlı olarak zaman zaman işyerine geldiğini ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı (alacaklı) vekili, aleyhlerine açılmış olan istihkak davasının reddini ve tazminata karar verilmesini savunmuş, karşı dava olarak; davacı 3. kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işyeri devri bulunduğunu, bu nedenle, İİK'nın 97/17. maddesi gereğince, devir işleminin (tasarrufun) iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; takibin ilama dayandığı, trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet veren borçlular hakkındaki dava sonuçlanmadan işyerinin borçlu tarafından kardeşi olan davacıya devir edildiği, takip başlamadan önceki işyeri devrinin alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik ve muvazaalı olduğu, işyerinin fiilen borçlu tarafından işletildiği gerekçesiyle, davacı 3. kişinin istihkak davasının reddine, tasarrufun iptaline yönelik karşı davanın kabulü ile İİK'nın 97/17 ve 280. maddeleri gereğince, borçlu İbrahim'in davacı 3. kişiye yaptığı işyeri devri işleminin iptaline, davacı 3. kişinin alacağın %40'ı oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı (3. kişi) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 3. kişinin İİK'nın 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ve davalı alacaklının da karşılık olarak açtığı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Bu tür davalar İİK'nın 282. maddesi uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişiler aleyhine açılır. Zorunlu dava arkadaşı durumunda olan kişilerin tümünün davalı olarak gösterilmemesi halinde eksik gösterilen kişi veya kişilere dava dilekçesinin tebliği ile davaya dahil edilmeleri sağlanmalıdır.

Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, re'sen nazara alınmalıdır. Ayrıca taraf teşkili sağlanmadığı sürece işin esasına girme olanağı da yoktur.

Somut olayda, davalı-karşı davacı (alacaklı) tarafından davacı 3. kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işyeri devri bulunduğu iddiasıyla karşı dava açılmıştır. Bu durumda, mahkemece davalı-karşı davacı alacaklıya 3. kişi ile işlemde bulunan takip borçlularını davaya dahil etmesi için süre verilmesi, dava dilekçesinin dahili davalılara tebliğ edilmesi ve bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

Kabule göre de; davacı 3. kişinin davası yönünden, görülen dava ile ilgili olarak, İİK'nın 97/13. maddesinde öngörüldüğü şekilde, bu dava nedeniyle takibin ertelendiğine veya ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulduğuna ilişkin hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Bu durumda, bu dava nedeniyle 3. kişinin tutumu sonucu alacağın tahsilinin geciktiğinden söz edilemeyeceğinden ve İİK'nın 97/13. maddesi koşulları davalı (alacaklı) yararına oluşmadığından, alacaklı yararına %40 tazminata hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, hükmedilecek tazminatın matrahını belirlerken takip konusu alacak tutarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise o değerin esas alınması gerekirken, mahkemece, mahcuzun değerinden daha fazla olan takip konusu alacak miktarının esas alınması ve hükmedilen tazminatın "kötüniyet tazminatı" olarak nitelendirilmesi de doğru görülmemiştir.

Öte yandan, karşı davanın kabulüne karar verildiğine göre, dava konusu tasarrufun iptali ile davalı-karşı davacıya İİK'nın 283/1. maddesi gereğince, takip dosyasındaki alacak ve fer'ileri ile sınırlı olacak şekilde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerektiği halde, bu hususun da gözardı edilmesi isabetli değildir.

S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı-davalı 3. kişi vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı-davalı 3. kişiye geri verilmesine 05.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.