Mesajı Okuyun
Old 15-02-2010, 14:26   #7
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:

T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

E:1992/6584
K:1993/2158
T:19.03.1993

BANKALARIN İTİBAR VE İTİMAT MÜESSESELERİ OLMASI
BASİRETLİ TACİR GİBİ HAREKET ETMEK
YASAKLI ŞAHSA ÇEK KARNESİ VERİLMESİ

Bankalar birer itibar ve itimat müesseseleri olup, 3167 sayılı Kanunun 9. maddesine göre yasaklı şahsa ihmali hareketle çek karnesi vermeleri nedeniyle oluşan zarardan sorumludurlar. Ancak, bu sorumluluk çek bedelinin tüm yasal girişimlere rağmen asıl borçlusundan tahsil edilememesine bağlıdır.

6762 s. TTK. m. 20/f-2
3167 s. Çek K. m. 2, 1/f-2, 9

Taraf1ar arasindaki tazminat davasının yapılan yargılaması sönünda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacılardan Sadullah'ın dava ehliyeti bulunmadığından bu davacı yönünden davanın reddine, diğer davacının davasının kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Bankalar birer itibar ve itimat müesseseleri olup, tacir olmaları nedeniyle TTK.nun 20/f-2 hükmü icabı olarak her zaman basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olmalarının yanısıra 3167 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmüne göre de çek hesabı açarken, çek karnesi verirken ve bu kanunla kendilerine verilen görev ve mükellefiyetleri yerine getirirken bu işlemlerin gerektirdiği basiret ve itinayı göstermeye mecburdurlar.
Davalı bankanın kendi genel müdürlüğüne yazdığı 25.2.1988 tarihli yazı ile İbrahim'in yasaklılar listesinde adının bulunup bulunmadığını sorduğu, ancak bu yazının cevabını beklemeden 2.3.1988 tarihinde İbrahim'e çek karnesini verdiği, böylece çek kullanılmasına olanak sağladığı, genel müdürlüğün bilahare gelen 7.3.1988 tarihli cevabı yazısında ise, adı geçenin çek kullanmadan yasaklılar listesinde olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı bankanın kendi genel müdürlüğüne yazdığı yazının cevabını beklemeden 3167 sayılı Kanunun 9. maddesine göre bir yıl süreyle yasaklı olan şahsa çek hesabı açmak ve çek karnesi vermek suretiyle bu yasa hükmüne aykırı davrandığı sabit olup, aynı Yasanın 2. ve TTK.nun 20/f-2. maddesinde öngörülen basiret ve itinayı gostermemek suretiyle kusurlu olduğunun ve bu davranışının sonuçlarına katlanması gerektiginin kabulu icap eder. 3167 sayılı Kanunda çek kullanmaktan yasaklı şahsa cek karnesi verilmesi nedenıyle olusan zarardan dolayı bankanın sorumluluğunu düzenleyen açık bir hüküm yoksada anılan Yasanın 1/f-2. hükmünde "bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır" denilmek suretiyle genel hükümlere gönderme yapılmış olduğundan davalı bankanın kusurlu davranışının değerlendirilmesini yapmak gerekir ki, söz konusu ihmali hareketinin haksız fiil oluşturduğunu ve doğmuş bir zarar mevcutsa bu zararla illiyet bağının varlığını kabul etmek icap eder. Ancak, davalı bankanın sorumlu tutulabilmesi için davacının zararının gerçekleşmiş olması gerekir. Bunun için de davacının once dava konusu üç adet çek ile asıl borçlu olanları takip etmesi ve tüm yasal girişimlere rağmen çeklerin bedelini tahsil edememiş olmalıdır. Somut olayda mahkemece davacı Ahmet'in dava konusu olmayan diğer uç adet çek ile çeklerin asıl borcluları İbrahim ve Mustafa hakkında icra takibine giristiği ve fakat alacağın tahsil edilemedigi kabul edılerek zararın gerçekleştiği sonucuna varılmış ise de, İzmir Onbirinci İcra Müdürlüğü'nün 1988/2355 sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde menkul ve gayrimenkul hacizleri yapıldığı, satış işlemlerine girişilmediği, böylece icra takibinin kesin bir sonuca vardırılmadığı ve asıl borçluların aciz halinde olup olmadıklarının belirgin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacı Ahmet'in zararının henüz gerçekleştiği sabit olmadığı ve dolayısı ile davalı bankadan talep edebilme imkanı doğmadığı ve dava zamansız açıldığı halde, mahkemece aksi düşünce ile yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetsiz görülmüştür.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı banka yararına (BOZULMASINA), davalı vekili geldiğinden 250.000.- TL. duruşma vekillik ücretinin davacı Ahmet'ten alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.3.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD - 1993/6 - Sayfa:917

zamanaşımın dolduğu hususundaki Hulusi bey'in uyarısı dikkate değer, ancak;
Bankanın sorumluluğu yukarıdaki içtihada göre, çek bedelinin tahsili için girişilen yasal yollardan netice alınamamasına bağlanmış olup buradan hareketle zamanaşımının dolmadığı sonucuna varılabilir.