Konu: Menfi tespit
Mesajı Okuyun
Old 16-03-2012, 15:22   #6
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sizi ben ikna edemedim, belki bu karar eder. Buyrunuz.



T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/8454
K. 2008/2146
T. 7.3.2008
• MENFİ TESPİT ( Davacı Sahtelik İddiasında Bulunduğuna Göre Bu İddianın Usule Uygun Şekilde İncelenmesi Gerektiği - İcra Mahkemesi Kararı Takip Hukukuna Yönelik Olup Menfi Tespit Davası Yönünden Kesin Hüküm Oluşturmadığı )
• KESİN HÜKÜM ( İcra Mahkemesi Kararı Takip Hukukuna Yönelik Olup Menfi Tespit Davası Yönünden Kesin Hüküm Oluşturmadığı )
• İMZA İTİRAZI ( Davacı Bonodaki İmzanın Kendisine Ait Olmadığını İddia Ederek Menfi Tespit Davası Açtığı - İcra Mahkemesi Kararı Takip Hukukuna Yönelik Olup Menfi Tespit Davası Yönünden Kesin Hüküm Oluşturmadığı )
• BONO ( Yerel Mahkemece İmzaya İtirazın İcra Mahkemesince İncelendiği Bu Nedenle Tekrar İncelemeye Gerek Bulunmadığı Bononun Yasal Unsurları Taşıdığı ve Karşılıksız Olduğu İddiasının da İspat Edilemediği Gerekçesiyle Davanın Reddinin İsabetsiz Olduğu )
2004/m. 72
1086/m. 237, 308, 317
ÖZET : Davacı, bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek menfi tespit davası açmıştır. Davacı sahtelik iddiasında bulunduğuna göre bu iddianın usule uygun şekilde incelenmesi gerekir. İcra mahkemesi kararı takip hukukuna yönelik olup menfi tespit davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan yerel mahkemece, imzaya itirazın icra mahkemesince incelendiği, bu nedenle tekrar incelemeye gerek bulunmadığı, bononun yasal unsurları taşıdığı, karşılıksız olduğu iddiasının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. H.B. ve Av. M.K. ile davalılardan Berç vek. Av. M.S.D. gelmiş, diğer davalı tarafından kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, keşidecisi davacı Şükrü, lehdarı davalı Ay ten olan ve diğer davalıya ciro edilen 12.11.2001 tanzim, 12.11.2003 vadeli nakden ihdas edilen bonoya istinaden yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan Ay ten arasında 2001 yılında gayrimenkul alım satımı işlemi gerçekleştiğini, bedelinin ödenip işlemin tamamlandığını, bundan başka bir ticari veya hukuki ilişkisi bulunmadığını, aradan 5 yıl geçtikten sonra 500.000 Dolarlık bonoya dayalı icra takibine muhatap olduğunu, gayrimenkul satışı çerçevesinde davalının müvekkilini ibra ettiğini, müvekkilinin aynı zamanda bonodaki imzaya itiraz ettiğini, icra mahkemesinde davanın devam ettiğini, bonodaki imzanın müvekkili imzasının taklit edilerek tamamen sahte olarak tanzim edildiğini, ayrıca 2001 yılı tanzim tarihini taşıyan bonoda 2002 yılında tedavüle çıkan pulun bulunması da bononun sahte olduğunu gösterdiğini belirterek borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı Ayten vekili, bononun 24.09.2001 tarihli gayrimenkul satış protokolü çerçevesinde bakiye alacak için imzalanıp verildiğini, imzanın davacıya ait olduğunu, bononun Berç'e olan borcuna karşılık Berç'e ciro edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı Berç vekili, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, davacının icra mahkemesinde yaptığı imzaya itirazının reddedildiğini belirterek davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucu, imzaya itirazın İcra mahkemesince incelendiğini, bu nedenle imza itirazının yeniden incelenmediğini, bononun tüm unsurları taşıdığını, bononun karşılıksız olduğu iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Davacı, sahtelik iddiasında bulunduğuna göre, mahkemece bu iddianın HUMK'nun 317. maddesinin atfı uyarınca HUMK'nun 308. ve 309. maddeleri hükümleri uyarınca incelenmesi gerekir.

İcra mahkemesi kararı takip hukukuna yönelik olup menfi tespit davasında kesin hüküm oluşturmaz.


Bu durumda mahkemece dava konusu bonodaki imzanın davacı borçluya ait olup olmadığı yönünden Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 550,00.- YTL duruşma vekalet ücretinin, davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Kazancı içtihat Bankası