Mesajı Okuyun
Old 12-10-2012, 11:06   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
1136



yeni TTK.’de
1)Avukat tek kişilik Ltd.Şti.(m.573) …… kurabilir mi …

2)“…En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir…” hükmünün (m.623) yorum ve sonuçları?

Sayın Metin, katkınız için çok teşekkürler.

Buna benzer bir hüküm TTK.370/2 hükmünde de yer almakta ve esasen kanunun açılım iddiasına da ters düşmektedir. TTK.370/2 hükmünü daha önce şurada tartışmaya açmıştım.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=76119

TTK.623. madde de belirttiğiniz gibi, ortaklarından en azından birisinin müdür olması şartmış gibi anlam veren bir ifade ile yazılmıştır. Oysa kanun gerekçesine baktığımızda:

Alıntı:
[url]Tasarı, İsv. BK ile 6762 sayılı Kanuna hakim olan, İsviçre Tasarısında da aynen korunan özden organ ilkesini terk etmiştir. Bu ilke tüm ortakların, şirketi birlikte yönetmesi dolayısıyla, şirketin yönetiminin ve temsilinin ortaklar için hem hak hem yüküm niteliği taşıması anlamına gelir. Burada "özden" sözcüğü şirketin özünü oluşturan ortakları, yani bünyeyi ifade eder. Yönetim şirketin bünyesinden kaynaklanmaktadır. Özden/bünyeden yönetim ilkesi şirketi "şahıs şirketi" sınıfına sokar. İsviçre kanun koyucusu limited şirketi bir anlamda sınırlı sorumlu bir kollektif şir-ketmiş gibi mütalâa etmektedir. Bu yaklaşım modern öğretide pek taraftar bulmamakta, limited şirket anonim şirkete nazaran küçük ölçekli bir şirket olarak düşünülmektedir. Bu anlayış Türk limited şirketi için de geçerlidir. Limited şirketi kollektif şirkete çok yaklaştırmanın "şirketleşme" politikasına uymadığı, böylelikle özellikle yönetimde profesyonelleştirmenin gereksinimlere daha iyi cevap vereceği düşüncesi ağır basmıştır. Bu sebeple özden organ ilkesinden ayrılarak 623 üncü maddede seçilmiş yönetim organı sistemi benimsenmiştir. Yapısı sermayeye dayalı olan şirketlerde, bu şirket kişisel ögeler taşısa da, yönetim, ortaklara kanunen bir hak ve yüküm olarak bırakılmaz, seçilmiş ortak olan veya olmayan kişilere ait olmalıdır. İsviçre öğretisinde üçüncüden organ diye Türkçeye çevireceğimiz bu sistem, hem üçüncü kişinin de organa seçilebileceğini hem de ortağa bu görevin seçimle verildiğini ifade eder. Sistem seçilen kişi ile oluşan borçlar hukuku ilişkisi ile tamamlanır. İsviçre öğretisi limited şirketin yönetim organında organ ilişkisi ile borçlar hukuku ilişkisinin birbiri içinde olduğu görüşünü savunur ve bu sebeple Alman öğretisinden ayrılır. Şirket sözleşmesi özden organ sistemine uygun olarak düzenlenebileceği gibi ortaklık sıfatının sonucu olmayan bir yönetime de yer verebilir.

Seçilmiş yönetim ilkesi, toplu yönetimin yani özden organ konseptinin uygulamada zorluklara yol açması ve yönetimin yetkin kişilerden ve profesyonellerden oluşmasının gerekli olduğu düşüncesiyle benimsenmiştir. Bunun dışında 6762 sayılı Kanunun 540 ıncı maddesindeki ilkeler korunmuştur.

Bu değişiklikle 6762 sayılı kanundaki "özden yönetim" ilkesi terkedilerek, şahıs şirketi izleniminden kurtulmanın amaçlandığı vurgulandığı halde, madde metninde yönetimin profesyonellere bırakılıp, çağdaş bir şirket yapısı oluşturma ile ilgisiz lafzi bir hüküm ihtiva ettiği görülmektedir.

Avukatlık kanunu, avukatlara Anonim Şirketlerde yönetim kurulu üyesi olabilme imkanı verirken, YK üyeliğinde müdürlük gibi fiilen ticaretin içinde olma zorunluluğunun olmamasına dayanılmıştır. Bu bakımdan tek kişilik limited şirketlerde ya da anonim şirketlerde dışardan seçilen müdür ile birlikte şirket ortağının da yönetim ve temsil yetkisinin bulunuyor olmasının anlamını geniş yorumlamak, şirket idaresinin tek kişilik müdürlük şeklinde değil de tıpkı anonim şirketlerde olduğu gibi yönetim kurulu şeklinde yürütülebileceği anlamını çıkarmak doğru olur. Ki böyle bir durumda konu anonim şirketlerdeki YK ile özdeş bir durum halini alır. Esasen 6762 sayılı yasa döneminde de limited şirketlerin YK oluşturmasına ve YK ile temsil edilmesine hiçbir engel yoktu. Yeni kanundaki ortağın müdür ile birlikte "temsil ve yönetim yetkisini " haiz olmasını müdürlük olarak nitelendirmemek gerekir.

Bu yorum tarzı benimsendiğinde kanaatimce avukatlık kanunu bakımından sorun kalmaz.