Mesajı Okuyun
Old 28-04-2009, 13:12   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan myilmaz
Sayın Meslektaşlar,

X Ticaret Mahkemesinde davacı taraf ilk inceleme için masraf yatırmadı, daha sonra mahkeme tarafından aynen;

"taraflara bilirkişi incelemesine esas olacak ticari defter ve belgeleri .... inceleme gün ve saatinde ibraz etmeleri için kesin süre verilmesine, ibraz etmedikleri takdirde defterlerin ve belgelerin ibrazından kaçınmış sayılacakları hususunun taraf vekillerine ihtarına(ihtar edildi)"

şeklinde ara karar verildi. Ancak davacı tarafından yine bilirkişi ücreti yatırılmadı. Bu arada biz inceleme gününde defterlerimizle birlikte oradaydık ve buna göre tutanak tutturduk.

Bir sonraki celsede kesin süre ve ihtarat olduğunu ancak yerine getirilmediğini bunedenle muvafakatımızın da olmadığını belirtmeme rağmen hakim tekrar kesin süre verdi ve ihtarat yaptı. Hakimle nezaket kurallarını aşmadan bir tartışma yaşadık ve bana o kesin sürenin defter ibrazı için olduğunu, bilirkişi ücretini yatırma konusunda olmadığını söyledi.

İyi de zaten ikisi bir arada düşünülmesi gerekmiyor mu?
Ozaman ben şimdi inceleme sırasında tamam bilirkişi ücreti yatırıldı ancak ilk kesin sürede defterler ibraz edilmedi süre geçti bu nedenle davacının defterleri incelenemez mi diyeceğim? Böyle iş olur mu?

Elinde inceleme yapılamayacağına dair Yargıtay kararı olan meslektaşlarımdan rica ediyorum, teşekkürler..

Mahkemenin yeni bir kesin süre vermemesi gerekirdi diye düşünüyorum. Bilirkişi incelemesi ticari defter ve belgeler üzerinde veya onlar esas alınarak yapılacaksa ki öyle anlaşılıyor, süresinde ibraz edilmeyen bu defterlerin daha sonra ibraz edilememesi gerekir diye düşünüyorum. Bilirkişi ücretini daha sonra yatırsa da kesin süre içinde ibrazı istenen defter ve belgeleri bilirkişi incelemesinde değerlendirilememesi, değerlendirilmiş olsa da hükümde dikkate alınmaması gerekir. Büyük olasılıkla mahkeme, kararını verirken o defter ve belgelere itibar etmeyecektir. Aşağıda bir işinize yarayabilecek bir Yargıtay kararı da ekliyorum.

Alıntı:

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/10134

K. 1998/11064

T. 15.10.1998

• KESİN SÜRELER ( Hakim Tarafından Azaltılıp Çoğaltılamaması )

• İŞLEMİN KESİN SÜRE İÇERİSİNDE YERİNE GETİRİLMEMESİ ( Süre Geçtikten Sonra Yerine Getirilmesine Yasal Olanak Olmaması )

• ARA KARAR ( Kesin Süreye İlişkin Olması )

• HAKİMİN SÜREYE UYULMAMANIN SONUÇLARINI AÇIKÇA ANLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Kesin Süreye Uyulmaması Halinde Gereğinin Hakim tarafından Yerine Getirilmesi )

1086/m.163


ÖZET : İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Bu nedenle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlamayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında, verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim, süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Kesin süreye uyulmaması halinde ise; gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, Mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HUMK.nun 159. maddesinde açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, aynı Yasanın 163. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakimin tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazan davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
Somut olayda davacının vekil marifetiyle temsil edilmediği kendisinin vazgeçme beyanının ise hakkın özünden değil, belgeyi getirememe yönündeki usuli işleme yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacıya yukarda açıklanan anlamda önel ve kesin önel verilmesi, önellere rağmen mirascılık belgesinin getirilememesi halinde davanın değinilen usuli işlemin yerine getirilmemesinden ötürü reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.