Sayın Dikici ile aynı fikirdeyim. Ama buna rağmen olayı sadece kimlik bunalımına girmiş ‘Ben hakimim, hem de sandık kurulu başkanı, nasıl olurda sıradan polisler(veya sıradışı polisler, önemli olan hakimin bunlar benden alt kademedeler düşüncesinde olması) bana saygı göstermez, ben onlara hadlerini bildiririm, görsünler bakalım hakime saygısızlık nasıl olurmuş’ diyen bir hakimin kimlik sorunu olarak görmemek gerekir. Olay aynı zamanda kendilerini devletle bütünleştiren, kendilerini devlet olarak gören ve ‘YASAK’ dediklerinde bütün suların durması gerektiği düşüncesinde olan ve sıradan vatandaşların kendilerinin karşısında el pençe divan durmaları görüşünde olan polislerin kimlik sorunu.

Bu açıdan değerlendirince ben olayı sadece bir hakim ve polis çatışması değil, toplumumuzun bir hastalığı olarak değerlendiriyorum. Kendisinden altta olanlara bir tekme atma, kendisinden üstte olanlara dalkavukluk yapma zihniyetinin ortadan kalkması herşeyden önce bir eğitim ve kendi kişiliğine güven meselesi. THS'de başka bir alanda tartışılan saygı konusu ilede yakından ilgili; insanlık onuruna saygı duyma konusu ile.

Saygılarımla