Mesajı Okuyun
Old 06-05-2008, 03:30   #138
Kartalkanat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yaren
Sayın Kartalkanat,
devletin onurunu korumak diyorsunuz;
devletin onuru tazyikli su ve gaz bombası işkencesiyle yüzlerce insanı sendika binasına hapsedip beyinlerde madımak katliamının unutulmaz görüntülerini tekrar resmetmekle mi korunur?

Devletin onuru yerde yatan göstericinin suratına postal darbelerini indirmekle mi korunur?

Devletin onuru köşeye sıkıştırılmış (suçlu olsun veya olmasın) vatandaşın her yerine cop darbeleri indirmekle mi korunur.

Devletin onuru dünyanın sayılı büyükşehirleri arasında bulunan bir şehri bir mega zindana çevirmekle mi korunur.

Devletin onuru yoldan geçmekte olan bir turisti "al bir tane de sana" dercesine darp etmekle mi korunur.

Devletin onuru Cumhuriyet gazetesinin binasına can havliyle kendini atan muhabirin kolunu kırmakla mı korunur?

Devletin onuru 1700 gaz bombasını halkın üzerine yağdırmakla mı korunur?

Onur kavramının içini bu kadar boşaltmayalım lütfen.Yaşanan olaylardan fiziksel olarak etkilenmemeiş bir hukukçu olarak söyleyeyim bu hukuk dışılık devletin onurunu korumak şöyle dursun benim ve hukukun üstünlüğüne inanamış bir çok insanın onurunu rencide etmekten başkaca bir işe yaramadı.
Kimse kendisini yasalardan üstün görmesin diyorsunuz,bence de kimse kendisini yasalardan üstün görmesin.
Kimse kendini ,anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ben kullandırtmam ,kullananı da perişan ederim diyecek kadar yasalardan üstün görmesin.

.

Sayın Yaren ;

Yukarıda polisin kullanmış olduğunu belirttiğiniz biber gazı, tazyikli su, jop , bedeni kuvvet ve silah kullanımı PVSK kendisine verdiği yasal yetkilerdir.

Bir takım " Postal, madımak, işkence , bomba , katliam " kelimeleri ise sizin üstün mübalağa sanatınızın ve demogoji yeteneğinizin tezahürüdür.

Yasadışı eylem karşısında ,polisin gücünü yasalardan alan yetkisini yine yasalardanda belirtilen araçlarla kullanması , içi boşaltılmış " onur " değil , kendise tevdi edilmiş " GÖREV " dir.

Yoksa yargının nasıl işlediğini , C.Savcısı ve Mahkemenin görevlerini bir daha hatırlatmaya gerekte yoktur.

Anayasal bir hak olan Toplantı ve Gösteri yürüyüşü hakkı ve nasıl kullanılacağı
2911 sayılı yasa ile düzenlenmiştir. Sayın sendikalar lütfedip yasaya baksalar bu gün bu tartışmaların hiç biri olmazdı.

BİR HATIRLATMA ;

1996 yılında İstanbul valiliği 1 Mayıs kutlamaları için Kadıköy meydanını adres gösterdi. Kadıköy'deki kutlamalar 1977 1 Mayıs'ını andıran bir provokasyona sahne oldu. Yine nereden geldiği bilinmeyen kurşunlar sonucu 3 kişi hayatını kaybetti. Göstericiler bir sivil polisi linç etmeye çalıştı. Hatta çiçekler bile öfkeli göstericilerden nasibini aldı. Türkiye yine bir 1 Mayıs arifesinde ve yine bir Taksim'de kutlama yapılsın mı yapılmasın mı tartışmasının ortasında. Peki, bu Taksim ısrarının nedeni ne olabilir?

Saygılar sunarım.