Mesajı Okuyun
Old 29-11-2013, 10:45   #15
av__emrah

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi
Esas: 2011 / 6583
Karar: 2011 / 8833
Karar Tarihi: 13.12.2011

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu'nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak öncelikle icra emrinin borçlu sanığa tebliğinin gerekmesi karşısında, Adıyaman/Gölbaşı İcra Müdürlüğü'nün 2010/1365 sayılı dosyasında yalnızca borçlu sanık vekiline icra emrinin tebliği ile yetinildiği gözetilmeden, sanığın nafaka hükümlerine uymamak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.(2004 S. K. m. 344) (5271 S. K. m. 309)

Nafaka hükümlerine uymamak suçundan sanık A.'nin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344/1. maddesi uyarınca, üç ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Gölbaşı İcra Mahkemesi'nin 20.12.2010 tarihli ve 2010/101 Esas, 2010/87 Karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21.01.2011 tarihli ve 2011/62 Değişik İş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Tebliğnamede, dosya kapsamına göre, Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen boşanma davasının 04.02.2010 tarihli oturumunda verilen tedbir nafakasına ilişkin ara kararı uyarınca, borçlu sanık hakkında Gölbaşı 1. İcra Müdürlüğünün 2010/1365 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız takipten dolayı, birikmiş ve aylık nafaka borcunu ödemediğinden bahisle, şikayet tarihinden önceki üç aya ilişkin nafaka borcunu ödeyinceye kadar üç ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, icra dosyası incelendiğinde, borçlu sanık hakkında birikmiş tedbir nafakası alacağı için ilamsız takip yapıldığı, Örnek 7 ödeme emrinin borçlunun vekili Avukat N. K.'ya 13.08.2010 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet tarihinin ise 15.10.2010 olduğu, nafaka borcunu ödememe eyleminde suç tarihinin, şikayet tarihinden geriye doğru bir aylık nafaka alacağının muaccel hale geldiği tarih olarak belirlenmesi gerektiği, oysa ilamsız takipte birikmiş nafaka alacağının en son 09.07.2010 tarihi olarak gösterildiği, bu durumda birikmiş nafaka alacağı için yapılan takibin adi alacak hükmünde olup, nafaka hükümlerine uymama eyleminin gerçekleşmeyeceği, kaldı ki ödeme emrinin borçlu sanığa değil, vekiline tebliğ edildiği, vekilin kusuru sebebiyle asilin cezalandırılmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Her ne kadar tebliğnamede sanık isminin R. olduğu yazılı ise de, dosya içeriğinden sanığın isminin A. olduğunun anlaşılması karşısında, bu durumun maddi hatadan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.

Dosya kapsamına göre, Adıyaman/Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/557 Esas sayılı dosyasında, 04.02.2010 tarihli celsede davacı lehine dava tarihinden başlamak üzere aylık 250,00.-TL tedbir nafakasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından Adıyaman/Gölbaşı icra Müdürlüğü'nün 2010/1365 sayılı dosyası ile 09.12.2009 - 06.08.2010 tarihleri arası 250,00TL'den sekiz aylık nafaka alacağının faizi ile birlikte toplam 2.066,94.-TL'nin tahsili için 08.06.2010 tarihli icra takibi başlatıldığı, icra emrinin 13.08.2010 tarihinde borçlu vekiline tebliğ edildiği, borcun ödenmemesi üzerine müşteki vekili, 15.10.2010 tarihinde icra mahkemesine verdiği dilekçe ile sanığın nafaka borcunu ödemediğini ileri sürerek cezalandırılmasına karar verilmesini talep ettiği, Adıyaman/Gölbaşı İcra Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda 20.12.2010 tarihli ve 2010/101 Esas, 2010/87 Karar sayılı kararı ile 2004 sayılı İcra ve İflas Yasası'nın 344/1. maddesi gereğince sanığın üç ayı geçmemek kaydıyla tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, yapılan itirazı da mercii Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21.01.2011 tarihli ve 2011/62 Değişik iş sayılı kararı ile reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Yargıtay Yüksek 12. Hukuk Dairesi'nin 10.12.2002, 24994-26158 sayılı kararında da belirtildiği üzere, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olup, ancak, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak ve İcra İflas Kanunu'nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, borçlunun kendisine de, alacaklının talebi üzerine icra emri gönderilmesi yönündeki istek, memurlukça yerine getirilmelidir.

Hal böyle olunca, İcra ve İflas Kanunu'nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak öncelikle icra emrinin borçlu sanığa tebliğinin gerekmesi karşısında, Adıyaman/Gölbaşı İcra Müdürlüğü'nün 2010/1365 sayılı dosyasında yalnızca borçlu sanık vekiline icra emrinin tebliği ile yetinildiği gözetilmeden, sanığın nafaka hükümlerine uymamak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Tebliğnamedeki, ödeme emrinin usulüne uygun olmadığından kararın bozulmasına yönelik istemin kabulü nedeniyle, ödeme emrindeki alacağın adi alacak olduğundan kararın bozulmasına yönelik isteminin tartışılmasında hukuki yarar görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21.01.2011 tarihli ve 2011/62 Değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;

Sanık A.'nin, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)