Mesajı Okuyun
Old 29-05-2007, 17:58   #1
Av.Selim Balku

 
Varsayılan İmar Kirliliğine Neden Olma

Alıntı:
İmar Kirliliğine Neden Olma
MADDE 184 - (1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

Herkese selam

Müvekkil bir apartmanın zemin dairesini satın almıştır, satın aldıktan sonra fark ederki ruhsata aykırı olarak apartmanın ortak yerinden olan arka bahçesinden 2 metrelik bölüm kendi dairesine dahil olmuştur, bu eylemi önceki malik yapmıştır, her nasılsa durumu farkeden belediye yetkililerinin müracatı neticesinde TCK 184 Maddesine dayanarak ceza davası açılır. Müvekkil de dairesini hemen satar...

TCK 184. Maddesi gereğince müvekkilimin kendisi yapmadığı halde ruhsata aykırı olarak dairesine eklenmiş alanla alakalı olarak söz konusu maddeye göre sorumluluğu var mı?

Daireyi sattığı için 5. fıkraya göre etkin pişmanlıktan faydalanamıyor, yeni malik daireyi ruhsata uygun hale getirirse, eski malik olan müvekkilime açılan dava düşer mi?

Benim kanaatime göre TCK 184. Madde gecekonduları önlemeye yönelik getirilmiş bir maddedir, yukarıda izah etmeye çalıştığım "suçun" hukuki dayanağı TCK 184 değil de apartmanın ortak alanlarına müdahele gerekçesiyle Gayrimenkul kiraları hakkında kanun ya da başka bir hüküm olmalıydı. Bu sebeple müvekkilim söz konusu eylemi yaptığını düşünsek bile bu madde hükmüne göre yargılanmamalı.

Yukarıdaki görüşümün hakkında fikirleriniz nelerdir?

Herkese saygılarımı sunuyorum...