Mesajı Okuyun
Old 24-06-2003, 20:34   #28
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ülkemizde sadece 8 yerde bulunan SHÇEK'in sığınmaevleri, haftasonu tatil olması nedeniyle, şiddet ve tecavüz mağdurlarını kabul etmiyor
Şiddetin tatili yok "konukevi"ne ise tatil çok

Türkiye'deki sığınmaevlerinin AB standartlarında olmayışı şiddet ve tecavüze uğrayan kadınları zor durumda bırakıyor

Yerel Yönetimler Yasası'na kadın sığınmaevleri açılarak kadın kuruluşlarınca işletilmesine ilişkin madde eklenmesi öneriliyor

Türkiye'de özerk yapıda açılacak kadın sığınmaevlerinin finansmanı için Hükümetin bütçeden pay ayırması gerekiyor

Ükemizde sadece 8 yerde bulunan SHÇEK'in konukevleri, cumartesi ve pazar günleri resmi tatil olması nedeniyle, şiddet ve tecavüz mağdurlarını kabul etmiyor
Şiddet, tatil dinlemez ama kadınlar yine de siz siz olun resmi tatil günleri; örneğin cumartesi ya da pazar günü kesinlikle aile içi şiddetin, ya da tecavüzün mağduru olmayın. Eğer tatil günü dayak yiyipte, yeter deyip SHÇEK'in Türkiye'de sadece 8 ilde olan konukevlerinden birine sığınmak isterseniz, ortada kalırsınız. Aslında günde 24 saat açık olması gereken sığınmaevleri; ülkemizde resmi kurum statüsünde olduğu için sadece haftanın beş günü şidde mğdurlarını kabul edebiliyor.
Yandaki sütünlarda kendi ağzından yaşam öyküsünü bulacağınız, üvey anne ve öz babasının baskısı yüzünden yıllar önce evinden kaçan, güvenle kalabalileceği ve karnını doyurabilecek bir yer uğruna çocuk yasta vücudunu satmak zorunda kalan A.E'ye, 3 Haziran'da Yönetim Kurulu kararıyla kapatılan İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi ile KAzete sahip çıktı. Cumartesi olması nedeniyle kalacak yer konusunda nöbetçi savcılığın bile kendisine yardımcı olamadığı, Polis karakollarının yüzüne kapandığı İzmir adliyesi'ndeki bir temizlik görevlisinin yardımıyla KAHDUM'un gönüllü avukatlarından Av. Aytül Arıkan ve Av. Şenay Tavus ile ilişki kuran A.E'yi, SHÇEK'in İzmir'deki Buca Konukevi'ne tatil olması nedeniyle kabul ettirmek kolay olmadı.
Buca Kız Yetiştirme Yurdu ise "tatil günleri kesinlikle almıyoruz" diyerek kapıyı başından kapadı. Yedi buçuk aylık hamile genç kadına SHÇEK'in kapıları, ancak KAzete'nin devreye girip, İzmir Valiliğinin duyarlı yaklaşımı ve talimatı üzerine açılabildi.
Karnında taşıdığı bebeğinin belki bir polis, belki de bir assubay olan babasını, şimdilik bilemeyen A.E'yi bir cumartesi günü SHÇEK Kadın Konukevi için verilen telefon numarasından, A.E. yi kabul ettirinceye kadar yapılan görüşmeleri aynen yayınlıyoruz:
Beyefendi bir müracaatımız var, 17 yaşında bir kızımız sokakta, konukevine alabilirmisiniz bugün.?
-Ben şöyle söyliyeyim, hafta sonu müracaatları kabul edilmiyor zaten. Kaldi ki benim bu konuda yetkim yok. Ben çocuk yuvasında nöbetçiyim.
Peki sığınmavinde nöbetçi yok mu?
Hayır yok, akşam beşten sonra bir bekçi geliyor, onunda sığınmavine kendisinin kabul etme yetkisi yok, ancak müdürüne ulaşabilirseniz olur.
-Müdürü kim oranın?
Müdürü şu an burda değil zaten.
-Peki hafta sonu böyle sokakta kalanlar ne olacak?
-Sosyal hizmetler il Müdürlüğü ile temas kurulacak.
-O zaman peki bana bir yetkilinin cebini, veya ulaşabileceğim bir numarası varsa onu verin.
-Bende telefon numarası falan yok. Bir dakika bekleyin.
Telefonu bir kadın görevliye aktarıyor:
-Alo.. iyi günler...Kadın sığınma evine müracat şekli Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne müracatla oluyor ve direk kabul edilmiyor.
-Direk kabul edilmiyor mu?
-Direk almıyor bayan. Sosyal Hizmetler müdürlüğüne hafta içinde müracat ediyorsunuz..
-Peki hafta sonu sokakta kalanlar ne olacak?
-O konuda yapılabilecek birşey, bizimle ilgili değil zaten..
-Pardon sizin göreviniz nedir?
-Burası çocuk yuvası, sosyal hizmet uzmanıyım.
- Berrin Delikçi ben, Kazete'den. Şimdi siz çocuk yuvasındasınız ama, bu kişi de 17 yaşında. Sizi de ilgilendiriyor. Bunu bugün (Cumartesi) alsanız olmaz mı, Pazartesi'ye kadar..
-Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi Müdürlüğü'ne müracat edebilirsiniz, onların yatılı yeri vardır.
-Emniyetlik ne işi var ki? Sığınmaevi ne işe yarıyor o zaman?
-17 yaşında diyorsanız, çocuk şube müdürlüğünün kapsamına giriyor bildiğim kadarıyla. Benim yapabileceğim birşey yok.
-Bize dediler ki, 17 yaşındaysa çocuk yuvasına alınabiliyor.
-Hayır, bakın şube müdürümüzün yazısı var, kesinlikle alamayız. Ben sığınmaevi müdürünün telefonunu vereyim, onunla görüşün.. Biz alamıyoruz, sığınmaevine başvuru olursa sadece bilgi verebiliriz.
Verilen telefondan sürekli arıyoruz, ancak telefon bir türlü açılmıyor. Bunun üzerine İzmir Valiliğine durumu iletiliyoruz ve Sosyal Hizmetler İl müdürü ile görüşebilmemiz için telefonumuzu bırarıkıyoruz. Onbeş dakika sonra Nazmi Taşkın Valilik kanalıyla bizi arıyor:
"Nazmi bey bir kızımız sokakta kaldı, sığınmaevine aldıramıyoruz. Ancak sizin olurunuz gerekiyormuş. Nasıl yapacağız? Sığınmaevinde hiçbir yetkili bulamyoruz.
-Siz bana adını söyler misiniz?
-Kızımız 17 yaşında, 7,5 aylık hamile. Şu anda izmir Barosu'nun Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nde (KAHDUM) bekletiyoruz.
-Ben şimdi görüşüyorum, Kızı Buca'ya gönderin kabul edecekler.
Teşekkür ederim, Kızı Buca'daki konukevinize götürelim yani..
Götürün,
KAHDUM ve KAzete'nin büyük uğraşları sonucu sığınma evine yerleşen A.E şimdi çok mutlu. Peki ya diğer kadınlar!


Adanalı A.E.nin dramı

Üvey anne baskından kaçarak barınabilecek bir yer, bir lokma ekmek için polis , astsubay dahil herkese vücudunu satmak zoruna kalan 17 yasındaki , A.E. 7.5 aylık hamile. Ama çocuğu kimden beli degil.

KAzete, KAHDUM ile birlikte SHÇEK Konukevi'ne yerleştirdiği genç kadının kendi ağzından dramını aynen yayınlıyor
¥Altı sene önce annemi kaybettim. Babam yeni biriyle evledi, anlaşmazlıklar başladı. Ortaokulu bitirince tahsilime devam edemedim. Biraz da benden kaynaklandı. çünkü annemin yerine başka bir kadın görmek istemiyordum, ama yine de katlandım. 1,5 sene sonra babam beni evden kovdu. Bende İzmir'de oturan teyzemlerin yanına geldim. Teyzem bir ay baktı bakmadı, istemedi apor topar istanbul'a dayımın yanına gönderdi. Dört ay boyunca dayımın yanında kaldım, o da istemedi, o arada babamla barıştım, Adana'ya döndüm. Ancak iki hafta sonra babamın ağır hakaretleri karşısında tekrar evi terketmek zorunda kaldım. Yeniden İzmir'e geldim, iki gün astsubay arkadaşımın evinde kaldım. Yaşım küçük olduğu için korktular. Daha önce İzmir'e geldiğimde teyzemlerde tanıştığım bir bayan arkadaşımın yanına gittim. iki hafta, onlarda kaldım. Ordan çıktıktan sonra da kalacak bir yer yoktu.
¥ Hiç korkmadın mı koca İzmir'de?
Korktum ama yapabileceğim bir şeyim yoktu.
¥ Herşeye rağmen eve dönmek istemedin?
Babam kesinlikle beni evde istemiyor. Çıkarken bile çok ağır hakaretler etti. O yüzden gidemiyorum eve.
¥ Peki teyzenin arkadaşından da ayrıldıktan sonra nerelerde kaldın?
Polislerin yanında kalıyordum.
¥ Karakolda mı?
Hayır, Hani sivil insanlarla tanışıp kötü yola düşecegime, polislerin yanında kalırım daha iyi dedim.
¥ Peki o polisler nerede kalıyorlardı?
Bekar evleri var. İki arkadaş üç arkadaş bir evde kalıyorlardı. En azından bir kaç gün kalırım yanlarında diyordum. Her gidip kaldığımda, karşılığında vücudumu vermek zorunda kaldım. Sadece kalma bedeli olarak.
¥ Kaç kişiyle beraber oldun?
Bayağı var yani. 12-13 kişi var. Polis, astsubay da dahil buna.
¥ Korkmadın mı hiç, hamile kalacağım diye..
O anki psikoloji öyle birşey di ki düşünemedim bile. Aklıma bile gelmedi yani. Sonra İstanbul'a gittim, orada komşumuzun bir kızı vardı, onun yanında kalmaya başladım. O sırada iş falan buldum. Ama karnım büyümeye başladı, doktora gittik, "hamilesin" dedi. Ordan hemen İzmir'deki polisleri aradım; "ben hamileyim" dedim, "aldırrmak istiyorum".. "Tamam dediler buraya gel." Atladım otobüse tekrar buraya geldim. Ultrasona falan girdim, üçbuçuk aylıkmış, hiçbir doktor almadı.
¥ Doktorlar almayınca o polis arkadaşların ne yaptı?
Ben konuştum birkaç kişiyle, hepiniz toplanın, bana yardım edin, ayda belirli miktar... Ben sizden çok fazla birşey istemiyorum, bende kendi evimi açayım, bir iş bulayım, çalışayım, çocuğuma bakayım. Benim evlenmek gibi bir niyetim yok onlarla. Sonuçta bu çoçuğu aldıramıyorsam doğurup bakmam lazım..
¥Hamileliğin 7,5 ayı bulmuş bu zamana kadar nerede kaldın peki?
Evli bir arkadaşımın bir iki hafta yanında kaldım. Daha sonra bir arkadaşım var, onu aradım, geldi aldı beni burdan Aliağa'da bir ay bir otelde kaldım. Otel parasını bu arkadaşım veriyordu. Sonra o da yan çizmeye başladı, çık git artık otelden demeye başladı. Çıksam nereye gideceğim. Yerim yurdum yok, bütün arkadaşlarım kaçmaya başladı. Zor durumdayım, hava kararmış hiçbir yere gidemiyorum, Aliağa'da sokakta kaldım. Gece 11 gibi karakola gittim. Sabah karakoldaki polisler trafik ekibiyle beni otelden aldırıp otobüse bindirerek İzmir'e gönderdiler. Savcılığa geldim. Savcılık yazılı dilekçe vermemi istedi. Benim kalacak yerim de , param da yok, dedim. Pazartesi günü gelip Adliye'deki Baro'dan yardım alabileceğimi söylediler. Tamam ama, bugün, yarın ne yapacağım? Nerede kalacağım? Bir çözüm bulamadılar..
O kadar yorgun düşmüşüm ki, gidecek dermanım yok. O sırada temizlik yapan bir beyin yanına gittim. O KAHDUM'dan bahsetti. Telefonla, avukat hanımları arayınca, beni buraya getirdiler.



Kazete