Mesajı Okuyun
Old 09-08-2017, 10:17   #5
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Tuğçe Güdücü
Sayin Meslektaşlarim Hepinize Iyi Çalişmalar. Haciz Sirasinda Borçludan Alinan Taahhütün Geçersiz Olduğuna Dair Yargitay Karari Ariyorum. Yardimci Olursaniz Çok Sevinirim.

Sayın meslektaşım,

Bir diğer adı "cebri icra hukuku" olan İcra İflas Hukuku'nda, haciz elbette bir baskıdır... Hakkında takip kesinleşen borçlunun (yasal sınırlar içinde) konut dokunulmazlığı, özel hayat dokunulmazlığı (üst araması - kilitli yerlerin açılması), kişi özgürlüğü (kolluğun borçlu hakkında zor kullanabilmesi) hatta özgürlüğü (disiplin h.- tazyik h. - hapis) sınırlanabiliyorsa menkul haczi, evet elbette manevi bir baskıdır. İcra İflas Hukuku bu manevi baskıdan çok daha fazlasını (yukarıdaki örnekler) zaten içinde barındırır.

Haciz esnasında alınan taahhüdün geçerliliği konusunda tereddüdünüz olmasın.

Bu konudaki özellikle yerel mahkeme sapmalarının sebebi şudur: Bir kısım icra hakimleri, icra iflas suçlarına "inanmamaktadır"... Çoğu subjektif olduğuna inandığım ama bir kısmı da objektif nedenlerden ötürü, bu suçların kaldırılması gerektiğine inanmaktadır.

Bu düşüncede olan hakimler, önlerine icra iflas suçu dosyası geldiğinde, dosyanın kapağını açarken "nasıl ve nerden beraat verebilirim" sorusu ile dosyaya yaklaşır...

Ben şahsen İstanbul'daki bir çok icra hakimine, örneğin, tazyik hapsinde 3 aya kadar karar vermeleri gerektiğini, "takdiren 1 ay, takdiren 2 ay" gibi kararlar veremeyeceklerini, bunun tazyik hapsinin yapısına aykırı olduğunu, Ceza Genel Kurulu'nun bir kararında bunların etraflıca tartışıldığını, özetle tazyip hapsinde ceza "takdiri" olmayacağını dilimde tüy bitene kadar anlattım... Sonuç bir iki hakim hariç bildiğini okumaya devam...

İşte "haciz esnasında alınan taahhüt baskı sebebiyle geçersizdir" uydurma görüşünün kökeni bu bakış açısına sahip bazı ilk derece icra mahkemeleridir. Yasal ve hukuki hiçbir dayanağı yoktur.

Selam ve saygı ile...