Mesajı Okuyun
Old 05-02-2008, 15:09   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/5498
Karar: 2006/8009
Karar Tarihi: 06.07.2006

ÖZET: Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.


(818 S. K. m. 18, 511, 514) (1086 S. K. m. 74)

Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ortak miras bırakanları Zekeriya'nın tapuda adına kayıtlı taşınmazdaki payını davalı 3. eşine mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürüp, payları oranında tapu iptal, tescil olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, taşınmaz üzerindeki binanın yapımı sırasında murise maddi olarak katkıda bulunduğunu, ayrıca yıllarca murise baktığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabu­lüne karar verilmiştir.

Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre; davacıların temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,

Davalının temyizine gelince;

Davacıların 21.03.2002 tarihinde vefat eden miras bırakan Zekeriya'nın ilk ve ikinci eşinden olma çocukları, davalının da 3. eş oldukları, davaya konu 185 ada 3 nolu parselin halen muris adına kayıtlı bulunduğu, murisin tapunun 05.06.1978 tarih 2 numarasında kayıtlı taşınmazının 1/2 payını 05.10.1970 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, anılan tapu kaydının kadastroca 292 ada 32 nolu parsele revizyon gördüğü ve 32 nolu parselin komisyon kararı ile l/2'şer pay olarak miras bırakan ve davalı adına tescil edildiği, taşınmazda 08.10.1986 tarihinde kat mülkiyeti kurulduğu, 1 nolu meskenin muris, 3 nolu meskenin davalı, 2 nolu meskenin de 1/2'şer paylı olarak muris ve davalı adına tescil edildiği, miras bırakanın 2 nolu meskendeki 1/2 payını 17.12.1986 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devrettiği, taşınmazın bilahare imar uygulamasına tabi tutulduğu, 16 nolu imar parselinin muris davalı ve dava dışı kişiler adına paylı olarak yazıldığı, kaydın beyanlar hanesine <üzerindeki apartman ve ağaçlar yarı yarıya Zekeriya ve Birsen'e aittir. 7 portakal, 4 mandalina ağacı 1/2'şer pay Zekeriya ve Birsen'e aittir> şerhinin konulduğu anlaşılmaktadır.

Dinlenen tanıklar, miras bırakanın malı satmaya ihtiyacı olmadığını, davalının da ev kadını olup alım gücü bulunmadığını bildirmişlerdir. Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalıya satış suretiyle temlik edilen pay bakımından muvazaa olgusunun gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır. Akitle gösterilen bedel ile saptanan gerçek bedel arasındaki aşırı oransızlık da bu olguyu doğrular niteliktedir.

O halde, satış suretiyle davalıya aktarılan pay yönünden iptal tescil isteğinin kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır (BK m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (BK m. 514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzen&shy;lendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da ala&shy;caklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (BK m. 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu tak&shy;dirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı, olayda uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında, murisin davacı çocukları ile bir probleminin olmadığı, 32 sayılı parselin 2 nolu meskenindeki 1/2 payını gerçekten bakım karşılığı davalıya aktardığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği, dolayısı ile bakım akdi ile yapılan temlikin muvazaalı olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, ölünceye kadar bakım sözleşmeleri ivazlı akitlerden olup, tenkise de tabi değildir.

Hal böyle olunca, 16 nolu parseldeki davalıya ait 457/1200 ne kadarının ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen paya karşılık geldiğinin bilirkişi aracılığı ile saptanması, saptanacak bu pay ayrık tutulmak suretiyle iptal tescile karar verilmesi gerekirken davanın tümden kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, davada tapu kaydındaki şerhle ilgili bir istek bulunmadığı halde istek aşılmak suretiyle şerhin hüküm kapsamına alınması isabetsizdir.

Sonuç: Davalının temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BO&shy;ZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.07.2006 tari&shy;hinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************