Mesajı Okuyun
Old 07-05-2007, 07:53   #17
ad-hoc

 
Varsayılan

Sayın Konyalı nedendir anlayamadım fakat her sorduğum soruya "gerektirmiyor" şeklinde cevap vermişssiniz. Ben ilgili yönetmelikte olanları sıraladım ve reklamla rabıtasını anlayamadığımı beyan ettim. Fakat savunucusu olduğunuz yönetmelikte yer alan değindiğim noktalar size göre birşey "gerektirmiyor"sa neden hala varlar? Bakınız,mesele reklamın ne olduğu noktasında yoğunlaşmakta. Bende elbette uygun olmayan düzenlemelerin yeniden düzenlenmesini doğru buluyorum. İçerik elbette düzenlenmelidir. Fakat alıyorum yönetmeliği elime ve bakıyorum hakikaten hayrete düşürüyor beni: Dünyanın kabul etmiş olduğu "&" işareti İngilizce ibare olduğu için yasaklanmış, yükseklisans akademik derecelerden sayılmamış, av.tr diye bir rant kapısı yaratılmış dünyanın kullandığı com kabul görmemiş. (Ayrıca av.tr madem bu kadar hayati barolarda bunu kullansa ya.... Birilerine buradan çok ama çok para kazandırılıyor ama dur bakalım inşallah çıkar, işler Uyap'a benzemez) Sizin tabela boyutunuzla uğraşılmış kartvizitinizin rengiyle uğraşılmış. Allah aşkına şu saydıklarımdan hangisi neyi reklam olarak sağlar. Yönetmelik bu ve buna benzer bir süre çağdışı uygulama barındırmakta. İnsanlar yüzlerini batıya dönmeli diye mitingler yapılıyor sayın Konyalı, fakat sizin savunucusu olduğunuz yönetmelikte kartvizitinize yabancı dilde avukat yazmanız yasaklanıyor, bu neyin yasağı neyin reklamı lütfen izah ediniz. Varsayın ki 300 metre tabela yaptım koydum çatıya reklam mı yaptım şimdi? Adımın puntosu ile şan şöhret bu kadar paralelse reklam sektörü de bu kadar havadan ve kolay para kazanıyor demek ki....
Ve geçenlerde çok güldüğüm, "bu ne yaman çelişki" dediğim nokta. İstanbul Barosu bastırmış olduğu afişlerin birinde konuşmacı avukatların yanına yüksek lisans derecelerini belirten kısaltmaları eklemiş. Hadi buyrun?
Aslında tartışılması gereken nokta şu: Reklam nedir? Doğası ve yapısı itibariyle aldatma sanatı mıdır yoksa mevcutu pazarlama becerisi midir? Yapılan her reklam malumunuz aldatıcı unsurlar barındırmamalıdır. Bu meyanda avukatın da; başta istediği uzantılı sitesinde, çalışma alanını, varsa akademık uzmanlık derecesini, referanslarını, farklı dillerde de yayınlaması yasaklanmamalıdır. Eğer , "ben x türü davalarda en iyiyim" derse gönülden geçen o değil ama işte yasak orda başlamalıdır. ÇÜNKÜ; bu ülkede kazanılmış hukuki zaferler ne avukatın ne hakımın ne de savcının birebir çalışması ile paraleldir; ve malesef Freud'un "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun." sözü bu ülkede "Aman abi çok göze batarız gerek yok" şeklinde algılandığından reklamı da elimize yüzümüze bulaştırırız zaten. Varsın biz reklamın ne olduğunu öğrenene kadar ve reklam etiğine sahip insanlar olana kadar yasaklı kalsın. Sayın Konyalı; bu ülkede "Ya merak etme tanıdık hakimlerimiz var Yargıtay'da hallederiz" , "Benim bilirkişim var onla tespit yaptırırız" diyen meslektaşlarımız, "Hakim Bey sizin daireden bizim eve su damlıyor, bu lojmanları da iyice bakımsız bıraktılar" şeklinde, hiç bu kadar yakın olmaması gereken hakim-savcı ilişkileri, "Hakim bey bu hafta az dosya gönderdiniz valla cocuğun okul taksiti var" diyen bilirkişiler oldukça ne Freud haklılık bulur, ne yaptığınız reklam, reklam olur ne de siz reklamla muvaffak olursunuz ki, bu da geçmiş yıllarda sizin tebessümle izlediğiniz kabareleri anımsamanıza ve "hala bu işler böyle hakikaten" demenize yol açar.... Sayın Konyalı; Reklamları izlediniz, reklamlar bitti....