Mesajı Okuyun
Old 22-06-2008, 17:27   #2
mutlakadalet

 
Varsayılan

Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması* yoluyla kısmi dava açılması doktrin ve yargı uygulamasında kabul edilmektedir. Hiç kimsenin kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamamasının bir gereği olarak alacaklı, alacağının tamamı bakımından dava açmaya zorlanamaz; ancak bu, alacaklının meşru bir hukuki yararı olmaksızın kısmi dava açabileceği şeklinde anlaşılmamalıdır.

Geldiğimiz bu noktada şunu söylemeliyiz ki; açılacak pilot davayla mahkemenin nabzının ölçülmesi isteği yahut kısmi dava açılarak yargılama giderlerinden tasarruf isteği, meşru hukuki yarar ölçütü çerçevesinde mütalaa edilecektir.

Kısmi davada, dava konusu edilen alacağın tutarının belirli olup olmaması ile ilgili olarak ise şunları söyleyebiliriz: "Prof. Dr. Süha Tanrıver'e göre; alacağın tutarı açık bir biçimde belli ise, tutar konusunda çekişme yok ise kısmi dava açılmasına izin verilmemesi gerekir. KURU-YILMAZ-ARSLAN ise Medeni Usul Hukuku ile ilgili olarak yazmış oldukları ders kitabında alacağın tutarının belli olup olmaması ile ilgili olarak herhangi bir bilgi vermemiştir. Bununla birlikte; yargılama giderlerinden tasarruf etmek için kısmi dava açılabileceğini yeter ki; alacağın çok küçük parçalara ayrılarak her parça için ayrı ayrı dava açılmamasını belirtmişlerdir."

Sorunuzun esas kısmına ilişkin olarak bunları söyleyebilirim; ancak uygulamanın nasıl oluştuğu yönünde deneyimli hukukçular tarafından bilgi verilebilecektir.

*Bu husus da doktrinde tartışılmakta olan bir husustur. Prof. Dr. Süha Tanrıver'e göre; mahfuziyet kaydına açıkça yer verilmemesi, kalan kısım bakımından feragat edildiği sonucunu doğurmamalıdır. Zira feragat zımnen olamaz. Feragat iradesinin açık bir biçimde ortaya konulması gerekir. Yargıtay uygulamasına göre ise; kısmi davada kalan kısım bakımından hakkın devam edebilmesi için açık bir biçimde mahfuziyet kaydına yer vermek gerekir.


Saygılarımla.