Mesajı Okuyun
Old 11-08-2009, 11:01   #5
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan


Alıntı:
Madde 426/F – (Ek: 26/9/2004 – 5236/15 md.)
İstinaf dilekçesi, yasal süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 426/D maddesine göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.
Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.



İlgili kanun hükmüne göre yasal süre geçtikten sonra veya kesin olan bir karara ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermelidir. Bence burada mahkemenin takdir yetkisi yoktur.



Alıntı:
Madde 429 – (Yeniden Düzenleme: 26/9/2004 – 5236/16 md.)
İlk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak verdikleri kararlarla, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.
Temyiz istemi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur. Bu bozma, kararın hukukî sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede yayımlanır.

Kanun yararına bozma hususu sadece hukuk birliğini sağlamaya yöneliktir. Hükmün doğurduğu sonuçlara etkili olmaz. Eğer şartları sağlıyorsa sadece olağanüstü bir kanunyolu olan Yargılamanın İadesi yoluna başvurulabilir.