Mesajı Okuyun
Old 19-12-2009, 17:41   #1
adnan özdemir

 
Varsayılan Kesin nitelikteki kararlar - Hükmün Hukuksal Denetimi -Adalet !

Yer: İzmir ... Sulh Ceza Mahkemesi.
Yargılamaya konu olay: Hakaret
Sanık: Bir doktor
Müşteki: Bulabilene aşk olsun!
Delil : Bulabilene aşk olsun !
Hüküm: Mahkûmiyet.

Anılan yerde, mesleği doktor olan bir sanığın hakaret suçlamasıyla açılan kamu davası görülmekte.
Şikayetçi, sanığın kendisine hakaret ettiğinden bahisle polise gidiyor. Mağdur sıfatıyla beyanda bulunyor. tutanak düzenleniyor. Tabii olarak tutanağa "şahsın beyanına göre" ibaresi de ekleniyor. Zira olayın hiç bir tanığı yok.

Evrak Cumhuriyet Savcısına initkal ettiriliyor. Cumhuriyet savcısı da kamu davasını açmaya yeterli delil elde edildiği kanaatinde olacak ki, sulh ceza mahkemesine iddianame düzenleyip veriyor.

İddianamenin kabulü kararıyla kovuşturma başlıyor. ilk duruşmada sanık savunmasını yapıyor. Avukat da gerekeni yapıyor. müşteki duruşmaya gelmediği için tekrar davetiye çıkarılıp gelmezse zorla getirileceği ihtarı yapılıyor.

duruşmanın 2. oturumu ileriki bir tarihte açılıyor. müşteki davetiyenin tebliğine rağmen yine yok. müşteki hakkında zorla getirme kararı çıkarılıyor. duruşma ileri bir tarihe erteleniyor

müşteki yine yok. hakim, ara kararla zorla getirme kararı da yerine getirilemediğinden, müştkiye ulaşılamadığından müştekinin dinlenmesinden vazgeçilmesine karar veriyor.

sanık ve avukatına esas hakkında savunmalarını yapmaları için söz veriyor. söyleyecek bir şey olmadığı için iki kelam ediliyor: delil yok!

hakim kararı yazdırıyor:

sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olduğundan... (avukat şok olur!)

-bu arada hakim eline hesap makinesini alıyor. muhtemelen temyiz sınırının altında kalacak şekilde bir para cezası verecek. çünkü aksi takdirde bu kararın temyiz mercii tarafından bozulacağını kendisi de çok iyi biliyor-

günlüğü 20 TL'den para cezası tayin etmesi üzerine avukat müdahale eder; "sayın yargıç; sanık doktordur. ekonomik durumu çok iyidir, çok zengindir! TCK 52/2 gereği kişinin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulacaktır. bu sebeple bir gün karşılığı olarak daha fazla bir miktar belirleyiniz! 20 TL alt sınırdır, adil olmaz. mümkünse üst sınırdan verin!"

avukatı isyan ettiren, müdafii sıfatıyla yapmak zorunda kaldığı savunma(!)ya dikkat buyurun... ama nafile...

hakim gülerek cevap verir: " yoook... o zaman temyiz edersiniz avukat bey."

devamla; " hem doktorsa doktor. bu zamana kadar müştekiyi bulup bir özür dileyip şikayetten vazgeçmesini sağlayamamış mı? bizi bu kadar uğraştırdı. aklı başına gelsin."

sanki davaya sebebiyet veren sanık! Cumhuriyet savcısına ne demeli bu davayı açtığı için... diğer yandan; devletin bulamadığı, zorla getirme kararını yerine getiremediği müştekiyi, sanık nerden bulsun?

hakim devam eder:
"sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde kanaat oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına..."

"ha, kızım; dur dur. çık yukarı. sil yazdıklarını. Avukat bey şimdi böyle olursa kanun yararına bozma yoluna gider, kesin karar olduğu için. hem yazık; adam doktormuş, hiç sabıka yok. bari sabıkası olmasın. cmk 231/5'i uygulayalım. kopyala yapıştır ordan"

hakim yine gülerek; "gördünüz mü avukat bey, kanun nasıl güzel bir sistem getrmiş. bir yerden alıyor, bir yerden veriyor. ceza var ama, sabıka yok. işte sistem budur!"

"yazdır kızım"

duruşma tutanağının bir sureti avukata verilir. avukat yanlışın neresini düzeltsin. tutanak da ordan burdan kopyala-yapıştır şeklinde yamalı tutanak olduğu için, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itirazı kabil bir karar olmasına rağmen, kesin nitelikte karar yazılıdır.

avukat hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz etse de nolur sizce? söyleyelim:

bu konudaki itirazda esas girlimediği, sadece şekli koşulların oluşup oluşmadığına bakıldığı için yine sonuç alınamayacaktır...

***

insanoğlu denetleneceğini düşünmediğinde böyle yapıyor işte. bu asırlardır böyle süregelmiş. yasama da yürütme de denetlenmedikçe yetkilerini hep kötüye kullanmış, yargı denetimi bunu büyük ölçüde önüne geçmiş. bir kuvvet diğerini denetim altında tutmuş. yargıyı da yargı denetlemiş, yine benzer sakıncalar oluşmasın diye.

yüksek mahkemenni iş yükü azalsın diye kesinlik sınırı getirilwn durumlarda sortaya çıkabilecek sonuca ilişkin kısa bir nottu. eminim bir çok meslektaş daha neleriyle karşılaşıyor.

ama aslında hakimin de söylediği gibi; " ne olacak, ağır ceza mı burası. bunlarla uğraşır durursak işimiz var!"

son olarak özdemir asaf'tan aktarıyoruz: "İnsansız adalet olmaz. Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama olmaz olsun!"...