Mesajı Okuyun
Old 19-04-2006, 12:16   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadınlar evlerine dönüyorlar

Metin Ercan

19/04/2006 /Radikal
Daha önce Türkiye'deki istihdam sorununa değinen Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrew Vorkink, geçen hafta 'Türkiye İşgücü Piyasası' raporunu açıkladı.
Rapor net bir şekilde işsizliği Türkiye'nin en büyük sorunu olarak ortaya koyuyor. İşgücündeki artışa karşın iş alanlarının yaratılamaması istihdam oranını azaltıyor. Raporun dikkat çektiği önemli hususlardan biri ise kadınların işgücüne katılım oranının benzer ülkelere göre oldukça düşük düzeyde olması. Söz konusu rapora göre, çalışmayan kadın sayısı toplam kayıtlı çalışanların sayısından daha fazla!
Öncelikle, kadınların işgücündeki yerine ilişkin istatistiki bilgileri TÜİK'in Hanehalkı İşgücü Anketi'ne bakarak hatırlayalım. TÜİK'in 2005 yıl sonu verilerine göre, işgücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 71 olurken kadınlarda ise yüzde 23.2 olarak gerçekleşmiş. Oysa 2002 yılında bu oranın yüzde 27.9 seviyesinde olduğu görülüyor. Geçen 3 sene içinde kadınların işgücüne katılımlarında ciddi bir düşüş gözlemleniyor. İki dönem arasında 15 ve daha yukarı yaştaki kadın nüfusu 24.2 milyondan 25.8 milyona çıkarken, toplam kadın işgücü 6.8 milyondan 6 milyon'a iniyor ve kadınlarda toplam işsizlik 600 bin civarında seyrediyor. Erkek nüfusunda ise, söz konusu iki dönem arasında toplam çalışabilir nüfus, işgücü, istihdam ve işsizlik rakamlarında orantısal bir artış görülüyor. Bu rakamlardan şöyle bir sonuç çıkarılabilir: Türkiye'de kadınlar iş piyasalarında talebin çok hızlı artmadığı bir dönemde, göreceli olarak düşük eğitim düzeylerinin de etkisiyle erkeklere karşı rekabet şanslarının düşük olması sebebiyle, zorunlu ya da gönüllü olarak işgücünün dışında kalıyorlar. Böyle bir durumda kadınların 'iş aramak' yerine 'ev hanımlığı' ya da 'annelik' seçeneklerini kullandıkları da düşünülebilir.
Kadınların işgücünden bu şekilde 'dışlanmaları' ya da 'dışında kalmaları', ataerkil toplum yapısından olduğu kadar, eğitim seviyesinden de kaynaklanıyor. Özellikle eğitim seviyesinin göreceli olarak yetersiz olması, iş piyasalarında kadınların daha az tercih edilmelerine neden oluyor. Kadınlar daha çok tarım sektöründe istihdam edilirken, ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyorlar. Diğer iktisadi faaliyet alanlarında ise iş bulma şansları çok daha düşük oluyor.
İstatistikler açısından bakıldığında ise, kadınların işgücüne katılmıyor olmaları işsizlik oranlarını olduğundan daha düşük gösteriyor. 'Ev hanımlığı'nı seçerek iş aramaktan vazgeçen kadınlar, işsizlik rakamlarına dahil olmuyor.
Ekonomik büyüme, çokça söz edilen 'dinamik nüfusumuzun' varlığından çok, bu nüfusun erkek ve kadın beraber işgücüne dahil edilmesi ve istihdama katılması ile sağlanabilir. Uzun vadeli bir işgücü planlamasında, kadınların evlerinden tekrar işyerlerine dönmesi için gerekli eğitim ve kariyer planlamasının yapılması gerekiyor.

Metin Ercan