Mesajı Okuyun
Old 21-07-2008, 10:47   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2000/2-1172
K. 2000/1243
T. 4.10.2000

Taraflar arasındaki "boşanma-ziynet eşyaları alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nce boşanma davasının reddine, alacak davasının kabulüne dair verilen 09/11/1998 gün ve 1996/626 E. 1998/1155 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 17/02/1999 gün ve 1999/13870-1246 sayılı ilamiyle; ( ...1- Nafaka alacağı akitten kaynaklanmamaktadır. ( BK. m. 83 ) Türk parası olarak nafaka takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

2-Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının eşini sevmediğini, tiksindiğini, Almanya'ya gitmek için onunla evlendiği söylediği, anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

3- Kadın dava konusu ziynet eşyalarının varlığını ve kendisine ait olduğunu ispat edemediği gibi; kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. ( MK. md. 6 ) Ancak iddialar karşılaştığında kimin ispat yükü altında bulunduğunun tespiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerek kazai içtihatlarda bir takım ölçülere yer verilmiştir.

a ) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. ( Prof. Baki Kuru-Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1968, sayfa 372, Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Yargılama Usulü, 1970 sayfa 464, Prof. Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü, 1967, sayfa 449, Prof. Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri Usulü 1957, sayfa 248-249, Prof. Saim Üstündağ, Hukuk Muhakemeleri Usulü 1973, Sh. 378; HGK.nun 19.7.1967 gün ve 239-340 sayılı, 7.6.1974 gün ve 1972/84 sayılı kararlan Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 6.6.1983 gün ve 4936-5076 sayılı kararı )

b ) İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir. ( Prof. Saim Üstündağ. Age. 1973, Sh. 397 )

c ) İspat yükü daha kolay başarana düşer. ( Prof. Saim Üstündağ. Age, Federal Mahkeme Kararına atfen ).

Davacı ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerine de olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafın zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer.

Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınılabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür.

Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.

Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve kendisine ait olduğunu ispat edemediği gibi, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini de ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.

4- Kabule göre de; Kadın ziynetleri varsa aynen bulunmadığı takdirde değerinin tahsilini istemiştir. Talep dışına çıkılarak karar verilmesi de doğru görülmemiştir.... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : I-1 )Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,boşanma davası yönünden önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı boşanma davasının reddine ilişkin hüküm yönünden bozulmalıdır.

2 )Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan ziynet eşyalarına yönelik olarak davalı kadın tarafından açılan karşı davanın kabulüne ilişkin direnme kararının onanması gerekir.

II- Davalı-karşı davacı vekilinin nafakaya ilişkin temyize gelince;Nafaka yönünden Özel Daire bozma ilamına mahkemece uyularak bozma çerçevesinde yeni bir hüküm kurulmuş olup, bu yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : I- 1 )Birinci bentte gösterilen nedenlerden dolayı davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının boşanma davası yönünden kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429 maddesi gereğince BOZULMASINA, oyçokluğu ile,

2 )İkinci bentte gösterilen nedenlerden dolayı davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının ziynet eşyalarına yönelik karşı dava yönünden reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA oyçokluğu ile,

II- Hükmüne uyulan bozma ilamı çerçevesinde kurulan nafakaya ilişkin hükme yönelik davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının tetkiki için dosyanın 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, oybirliği ile, 04/10/2000 gününde karar verildi.