Mesajı Okuyun
Old 05-02-2009, 19:22   #11
arbitrator

 
Varsayılan

Konuyu açan arkadaşımın yazdıklarını okudum elbette.

Demişsiniz ki, "Somut olayda, aynı mahçuz iki farklı borçlunun borcu için haczolunmuş, bir başka bakış açısıyla, satış bedelini alması gereken alacaklıyı belirleyebilmek için, önce mahçuzun maliki borçluyu belirlemek gerekiyor".

Bu doğru, fakat ne kadar gerekli?
Pekala bir mal, bir başkasının borcu için haczedilip satılabilir. İstihkak (İİK.m.96-99) sistemi de bu husus düşünülerek konulmuştur. Üstelik istihkak yoluna gidilmezse "o mal, o takip bakımından borçlunun addolunur".

Sıra cetveline itiraz "davası" ise davalı alacaklının alacağının hiç ya da belirtildiği miktarda olmadığını, ezcümle doğmadığını, geçersiz olduğunu, ifa edildiğini, muvazaaya dayalı olduğunu vs. ileri sürdüğümüz davalardır. Nitekim sizin sunduğunuz kararda iddianın açıkça "muvazaaya" dayalı olduğu yazılmıştır.

Somut olayda davalının "alacaklı olmadığı" ileri sürülmemektedir. Malın davalının alacaklısına ait olmadığı ileri sürülmektedir. Bu itibarla somut olay bakımından "şikayet" yoluna gidilmek ve davayı İcra Mahkemesi'ne açmak gerekir. Uygulamada karşılaşılan sorunların başında bu iki davanın birbirine karıştırılması gelmektedir. Zira İİK 142/son'da "itiraz yalnız sıraya ilişkinse" şikayet yolu ile icra mahkemesine gidileceği yazılıdır. Bu yorum tarzı, itirazın her halükarda sıralamaya ilişkin olduğu fikrini doğurmaktadır. Oysa icra müdürünün hukuka ve takip prosedürüne uygun olmadan yaptığı işlemler hakkında şikayet yoluna gidilebilir.

Şöylece tekrarlayayım:
Bir sıra cetveli düzenlenmeden önce, mal üzerinde sizden önceki tarihli haczi bulunan kimsenin takip dosyasında bir usulsüzlük tesbit ettiniz. Diyelim ki, yasal süre içinde satış istenmediğinden (İİK 106) bu şahsın haczi düşmüş (m.110). Siz bunu şikayet konusu yapamazsınız, zira dosyada taraf değilsiniz. Bu itirazı ancak sıra cetveli düzenlendiğinde, hukuki durumunuz etkilendiği halde yapabilirsiniz. Bu nedenle sıra cetvelindeki diğer alacaklıların takip dosyalarındaki bütün hukuka aykırılıklar, sizin (tıpkı borçlu gibi) itiraz etmenize açık hale gelir.

Peki bu tür iddialar sıraya mı ilişkindir?
Evet...
Zira siz mesela davalı alacaklının ihtiyati haczinin kesinleşmediğini, haczinin düştüğünü, taşınmaz üzerine usulüne uygun biçimde haciz konulmadığını vs. ileri sürmekle aslında "davalıyı sıra cetvelinden çıkartın, yerine beni yerleştirin" demektesiniz.
O nedenledir ki, sıra cetvelinde kendisine para düşmeyen alacaklıya dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

Somut olaya dönersek, davacı, borçlunun (veya üçüncü kişinin) yerine geçerek istihkak iddia etmiş gibi, uyuşmazlık çözümlenmelidir. Buna ilişkin kararı da zaten siz sunmuşsunuz. Benim işaret etmek istediğim husus, muvazaaya dayalı (alacağın esasına ilişkin) sıra cetveline itiraz davalarındaki ispat kurallarının, şikayet yolunda uygulanamayacağı idi.

Teşekkür eder, saygılar sunarım.