Mesajı Okuyun
Old 14-10-2008, 17:05   #9
tolga doğan

 
Varsayılan

ÖZETİ:Davacının askeri öğrencilikten çıkarılması sonrasında, kendisine yapılan öğrenim masraflarının ödettirilmesine ilişkin ihtilafın bir özel hukuk ilişkisi mahiyetinde olması karşısında, davaya bakmak yetkisi genel adli yargıya aittir.
Davacılar vekilinin 03.11.2000 tarihinde kayda geçen dilekçesinde; müvekkillerinden ....................’un K.K.K.lığı Maltepe Askeri Lisesi Komutanlığında 28.08.1997 tarihinde kaydını yaptırdığını, 1997-1998 öğretim döneminde hazırlık sınıfı okuyup, müteakip 1998-1999 ve 1999-2000 öğrenim yılında ise üst üste başarısız olduğu için 05.09.2000 tarihinde okul ile ilişiğinin kesildiğini, 5.205.835.655 TL öğrenim giderinin faizi ile birlikte öğrenci velisi ve yükleme senedi borçlusu müvekkilinden davaya konu karar ile talep edildiğini, müvekkilinin 21.08.1997 tarihinde imzalamış olduğu kefalet senedinde, velisi bulunduğu öğrencinin okuldan derslerinde başarı gösterememesi gibi bir sebepten kaydının silinmesi durumunda 4 yıl için 3.727.884.000 TL öğrenim giderini ödeyeceğini taahhüt ettiğini, bunun üzerinde çıkacak miktarın kefilden istenmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle K.K.K.lığı Maltepe Askeri Lisesi Komutanlığının 05.09.2000 tarih ve PER:4188-50-00/25 sayılı öğrenim giderlerinin tahsili konulu kararının iptali ile müvekkillerinin borçlu bulunmadıklarının tespitine ve yürütmenin durdurulmasını dava ve talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden ..................’un K.K.K.lığı Maltepe Askeri Lisesi’nden ilişiğinin kesilmesi sonucu velisi .................’dan 5.205.835.655 TL öğrenim giderinin tahsili konulu kararırın iptali için iş bu davanın açıldığı anlaşımaktadır.
1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununa göre, davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı, ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayılmıştır. Zira görev, kamu düzeni ile ilgili olup davanın her safhasında dikkate alınması hukuk alanında ihtilafsız kabul edilen bir keyfiyettir. Bu nedenle Kurulumuzca öncelikle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olup olmadığı hususu incelenmiştir.
T.C. Anayasasının 157 nci maddesinde; Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiştir. 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 nci maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Buna göre; Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve askeri hizmete ilişkin” bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gereklidir.
Davacılar vekilinin iptalini istediği idari işlemin askeri hizmete ilişkin olmadığı Borçlar Kanunu hükümlerine göre düzenlenen sözleşmeden kaynaklanan bir borç ilişkisi olduğu ve ayrıca davacılardan ...............’un 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 nci maddesinin 2 nci fıkrasında sayılan “asker kişi”lerden olmadığı “sivil kişi” olması nedeniyle iş bu davanın çözümünün Mahkememizin görevi dışında kaldığı, davanın görüm ve çözüm yerinin Adli Yargı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle 1602 Sayılı Kanunun 20 ve 45 / A maddeleri uyarınca DAVANIN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,

Dergi No:16
Karar Dairesi:AYİM.2.D.
Karar Tarihi:17.01.2000
Karar No: E.2001/34
Karar No: K.2001/37










ÖZETİ:Öğrenim giderlerinin ödettirilmesine ilişkin dava türü AYİM in görev alanı dışında olduğu gibi ; AYİM ce menfii tespit davasına da bakılmaz.
Askeri öğrencilikten çıkarılan bir kişiden, öğrenci iken kendisine devletçe yapılan masrafların istenmesinde idare kamu gücünü kullanamamakta, alacağını tek taraflı olarak tespit edip Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre tahsil etmemektedir. Yaptığı masrafın tahsili için o kişi aleyhine adliye mahkemesinde dava açmakta, adliye mahkemesinin ilamına dayanarak ve icra-iflas Kanunu hükümlerine göre alacağının tahsili yoluna gitmektedir. Görüldüğü üzere idare okul masraflarının tahsili işlemini yürütürken bir özel hukuk tüzel kişisi gibi hareket etmektedir. Bu itibarla okul masraflarını istediği kişi ile arasındaki alacak ilişkisi bir özel hukuk ilişkisidir.
Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun ı.maddesinde kanunun kapsamı belirlenirken "akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan" doğan alacaklar dışında kalan alacakların bu kanun kapsamına girdiğine işaret edilmektedir. Böylece sözleşmeden, haksız fiil ve nedensiz zenginleşmeden doğan alacakların idarece Borçlar Kanunu ve icra İflas Kanunu hükümlerine göre takip ve tahsil edileceği öngörülmüş bulunmaktadır. Askeri okulda okuyan, ancak daha sonra bu okuldan çıkarılan bir öğrenci için devletçe yapılan masraflar o öğrenci açısından bir nedensiz zenginleşme olduğundan, idare yukarıda belirtilen hüküm uyarınca adli yargıda özel hukuk hükümlerine göre alacağını takip edecektir.
Nitekim dava konusu olayda da idare böyle davranmış, öğrenim giderlerinden doğan alacağını adliye mahkemesinde hüküm altına aldırmıştır. Ancak davacının askeri liseden çıkarılmasına ilişkin idari işlem adliye mahkemesinin kararından sonraki bir tarihte mahkememizce iptal edildiğinden ve iptal kararı davacının askeri liseden hiç çıkarılmamış olduğu biçiminde beliren bir hukuki durum yarattığından hukuk mahkemesince verilen hükmün gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi zorunluğundan söz edebilmek ciddi biçimde gündeme gelmiştir.
Zira adliye mahkemesinin bu hükmü yerine getirildiği takdirde, bu defa idarenin nedensiz zenginleşme durumu ortaya çıkacaktır. Hukuk mahkemesi hükmünü verdiği sırada davacının askeri liseden çıkarılmış olma hukuki durumu mevcut ve geçerlidir. Mahkememizin iptal kararıyla davacının askeri liseden çıkarılmış olma hukuki durumu ortadan kalkmıştır. Bu halin hukuk mahkemesinin davayı çözüm biçimini değiştirecek nitelik taşıdığı kuşkusuzdur.
Ancak kurulumuz bu konunun tartışmasının yine adli yargıda hukuk mahkemesinde yapılması gerektiği, hukuk mahkemesinin verdiği hüküm kesinleşmiş ise davacının izleyeceği yolun bir değişiklik davası (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ankara 1984 C.IV, Sh.3608-3610, özellikle Sh. 3609'daki V nci hal ve aynı sahibedeki dip not 8'de sözü edilen Yargıtay 3.H.D.kararı) açmak olduğu, karar henüz kesinleşmemiş ise, davacının askeri liseden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali yolundaki Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararını adliye mahkemesine ibraz etmesi gerektiği kanısındadır. Hukuk mahkemesince verilmiş bir hükmün geçersiz kalması sonucunu doğuracak yeni bir hüküm elde edebilmek amacıyla askeri idari yargıda dava açılması mümkün olmadığı gibi, askeri idari yargıdaki dava türleri arasında bir menfi tespit davası türü de bulunmamaktadır. Menfi tespit davası özel hukuka has bir dava türü olup icra İflas Kanununun çeşitli maddelerinde düzenlenmiştir.
Davacının henüz hukuk mahkemesindeki dava devam ederken ödemiş olduğu 375.000 TI.sının istirdadı istemiyle açtığı davada idare yukarıda belirtildiği gibi kamu gücünü kullanma durumunda olmayıp özel hukuk tüzel kişisi durumundadır. İdarenin bu sıfatıyla bir nedensiz zenginleşme sağladığı iddia edildiğinden bu uyuşmazlığın çözüm yeri de yine adli yargıdır. Belirtilen nedenlerle;
1. Davanın, 375.000.-TI.sının davalı idareden istirdadı istemini taşıyan kısmı ilme davacının Milli Savunma Bakanlığına 656.650.-TI.sı tutarında bir borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin kısmının, söz konusu davaların görüm ve çözümünün mahkememizin görevi dışında kalması ve adli yargının görevine girmesi nedeniyle GÖREV YÖNÜNDEN REDDINE,

Dergi No:7
Karar Dairesi:AYİM.2.D.
Karar Tarihi:18.06.1986
Karar No: 86/80-78.E-K.
Karar No:





ÖZETİ:Silahlı kuvvetler ayrılan davacı subayın, gerek askeri öğrenciyken gerekse sonradan kendisine devletce yapılan masrafların istenmesine ilşkin davada AYİM görevli değildir.
Davacının 11.9.1987 tarihinde kayda geçen dilekçesi ile Genelkurmay Başkanlığının emirleri gereğince Amerika Birleşik Devletlerinin IMET Askeri eğitim yardımından sağlanan kurs için 8 HAZIRAN 1986 tarihinden 30 KASIM 1986 tarihine kadar Amerika Birleşik Devletlerinde kaldığını, yabancı uyruklu kadınla evlendiği için K.K.K.lığının 16 NİSAN 1987 gün ve PER:4184-3147-87/Emekli Şb.Ks. sayılı emirleri ile müstafi addedildiğini, 926 Sayılı Kanunun 112.maddesinin (a) fıkrası gereğince yükümlülükten arta kalan masrafların karşılığı olarak kendisinden 40.6.92,68 dolar karşılığı 32.156.576 Tl. istenildiğini, ancak bu borcun çıkarılmasında IMET askeri yardımından sağlanan miktarın da esas alındığını, halbuki milli bütçeden harcanan miktarın esas alınması gerektiğini, bu nedenle 2954.88 dolar karşılığı Türk Lirası tahakkuk ettirilmesi gere- kirken 40.692.68 dolar karşılığı 32.156.576 Tl. tahakkuk ettirilmesi işleminin iptali istemiyle işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Bu defa davacı 4.12.1987 tarihinde kayda geçen dilekçesin- de "11 EYLüL 1987 gün ve Gen.Evrak 87/2272 no. lu Milli Savunma Bakanlığı aleyhine açtığım davadan vazgeçiyorum" demek suretiyle açıkça davasından feragat ettiğini belirtmiş olup, 1602 Sayılı Kanunun 56 ncı maddesi delaletiyle H.U.M.K. nun 91 ve 95 nci maddelerine göre davadan feragat kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını doğurmakta ise de; mahkemelerin bir konuda katar verebilmesi için öncelikle o konuda görevli kılınmış olmaları gerekir.
1602 Sayılı Kanunun 20 nci maddesine göre; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan idari eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece çözüm yeri olarak denetimini ve diğer kanunları gösterilen görevi yapmakla yüklü bulunmaktadır.
Bu Kanunun uygulamasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmamaktadır.
Bu hüküm karşısında bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılabilmesi için,
a) Davacının asker kişi olması veya uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması,
b) Dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının bir arada gerçekleşmesi zorunludur.
Uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğü ile ilgili olup, bu bakımdan davacının asker kişi sayılacağı konusunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak davacının yükümlülüğünden doğan hazine alacağının tahakkuk ve tahsiline dair işlemler, idari işlem değildir. Zira idari işlem; genel olarak, idari makam ve mercilerin kamu hukuku alanında, kamu gücünü kullanarak tesis ettikleri tek taraflı ve doğrudan uygulanabilir nitelikteki tasarruflar olarak tanımlanmaktadır.
Silahlı Kuvvetlerden çıkarılan bir subaydan, gerek öğrenci iken gerekse daha sonra kendisine Devletçe yapılan masrafların istenmesinde idare, kamu gücünü kullanmamakta, alacağını tek taraflı olarak tespit edip Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre tahsil etmemektedir. Yaptığı masrafın tahsili için o kişiye ödeme konusunda tebligat yapmakta, muayyen süre tanımakta, tanınan süre içinde ödememesi halinde tahsil için adliye mahkemesinde dava açmakta, adliye mahkemesinin ilamına dayanarak ve icra iflas kanunu hükümlerine göre alacağının tahsili yoluna gitmektedir.
Görüldüğü gibi idare, personelin yükümlükten doğan masraflarının tahsili işlemini yürütürken bir özel hukuk tüzel kişisi gibi hareket etmektedir. Bu itibarla masraflarını istediği kişi ile arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir. Nitekim davacı hakkında da idare aynı şekilde hareket etmiş, tespit ettiği alacağının ödenmesini özel hukuk hükümlerine göre istemiştir. Davacı ya da kefillerinin ödememesi halinde idare, tahakkuk işlemini tek taraflı olarak icra edemeyecek mutlaka bir yargı kararı alması gerekecektir. Oysa, tahakkuk işlemi bir idari işlem olsaydı idare, yargı kararına gerek olmadan bu işlemini icra edebilecekti. Bu bakımdan kurulumuz, uyuşmazlığın adil yargı mercileri önünde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varmış ve davacının feragat dilekçesini değerlendirmeye almamıştır. Belirtilen nedenlerle; 1602 Sayılı Kanunun 20 ve 45/ A maddeleri gereğince adliye mahkemelerinin görevine giren davanın GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
Dergi No:7
Karar Dairesi:AYİM.2.D.
Karar Tarihi:10.12.1987
Karar No: 87/231-212.E-K.
Karar No: