Mesajı Okuyun
Old 15-04-2006, 09:57   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.BAKIRKÖY 6.AİLE MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİNE GÖNDERME KARARI

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılamasında sonucunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.

Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde davalı K.P ın halen evli olduğunu ve davacının annesin E.Y ile evlilik dışı birlikteliklerinden İ. Adlı bir çocuklarının doğduğunu,davalının çocuğu tanıyıp nüfusa kayıt ettirdiğini,davalı K.P ile E.Y ın bir arada yaşar iken Davacı M.Y e gebe kaldığını,fakat bir süre sonra ayrı yaşamaya başladıklarını,ayrı yaşadıkları sırada davacı olan M.Y: ın doğduğunu,annesinin çocuğu kendi hanesine kayıt ettirdiğini,kayıt işlemi sırasında usulen bir baba ismi gerektiğinden baba hanesine M ismi yazıldığını,davcının babasının K.P olduğunu,İ.P ile kardeş olduklarını çok kısa bir süre önce öğrendiğini,davacı çocuğun,davalı K.P ın babası olduğunun tespiti,babalığa hükmedilmesine,babasının soy ismini taşımak ve baba nüfus kaydında yer almak yani nüfus kaydının gerçeğe uygun ve kardeşi ile eşit koşullarda düzeltilmesi isteğinde olduğundan bu davanın açılması zorunluluğu ortaya çıktığını,ancak mevcut yasal düzenlemeler karşısında çocuğun babasının soy ismini almasının ve baba hanesine tesçil edilmesinin mümkün olmaması karşısında 4721 sayılı Türk medeni kanununun 321.maddesinin Anayasa ve Uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğunu ileri sürerek,iddialarının ciddi görülür ise dosyasının görüşülmek üzere Anayasa Mahkemesine gönderilmesini dava ve talep etmiştir.

Dava 4721 sayılı TMK nın 2.kısmında da yer alan soy bağının kurulması başlığını taşıyan 301.ve devamı maddelerinde düzenlenen “Babalık hükmü” ile ilgilidir.Anayasa Mahkmesinin 1987/1 Esas 1987/18 Karar sayılı 11.09.1987 karar tarihli 743 sayılı TMK nın 443.maddesinin ilgili fıkralarının iptali için açılan davada”Anayasa’nın 41.maddesi devletin,özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri almasını hüküm altına almış iken,iptali istenen kanun hükmü nedeni ile nesebi sahih olmayan çocuklar hiçbir kusurları olmaksızın cezalandırılmakta ve korumadan mahrum bırakılmaktadır.Aileyi koruma sadece nesebi sahih çocukları koruma olarak kabul edilmiş ve farklılık kardeşler arasında kin ve düşmanlık yaratmıştır.Türkiye bir Avrupa ülkesidir.Avrupa2nın pek çok ülkesinde evlilik içi ve evlilik dışı çocuk ayrımı giderilmiştir.Evlilik dışı yaşama durumunda gerekli cezai işlemler yapılmakla beraber,evlilik dışı doğan çocukların ana tarafından olduğu gibi baba tarafından da tüm haklarının verilmesi yasal bir zorunluluktur” gerekçesi getirilmiştir.

Evlilik dışı çocukların toplum içindeki durumlarının düzeltilmesi girişimi XVIII.yüzyıl rasyonalizm akımı ile başlamış evlilik birliği dışındaki bir doğum olayının kişinin hayatını etkileyen bir neden sayılmaması ve bu çocuklar ile evlilik içi doğan çocuklar arasında eşitlik sağlanması gerektiği savunulmuştur.

Kadınlara erkekler ile eşitlik sağlanması yolunda uğraş veren “feminist” hareket sahipleri de evlilik dışı ilişkilerin ürünü olan çocukların durumlarının düzeltilmesini istemişlerdir.Özellikle ikinci dünya savaşından sonra batıda başlayan “Nesep Hukuku” alanındaki iyileştirme hareketi Avrupa ülkelerinin çoğunda geniş bir kabul görmüştür.743 sayılı Medeni Kanunumuzun düzenlemesine göre babalık davasının konusu,ana baba yararına mali sonuçlu olabileceği gibi,mali istek ile birlikte baba ile çocuk arasında bir nesep bağı kurmak,çocuğun babasının soy adını ,vatandaşlığını ve miras hakkını almak,nüfusuna kayıt olmak gibi kişisel sonuçlu da olabilirdi.

Aşağıda açıklaması yapılacak mevzuat hükümleri,uluslar arası anlaşmalar,insan hakları beyanname ve sözleşmelerini inceleyen mahkememiz,davacı vekilinin talebini ciddi bularak Anayasa Mahkemesine gönderme kararı vermiştir.

İLGİLİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ

1- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 321 maddesi:
“Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır. Ancak, ana önceki evliliğinden dolayı çifte soyadı taşıyorsa çocuk onun bekârlık soyadını taşır”

2-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 301 maddesi:
“Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.”

3-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 282.maddesi:
Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.
Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.
Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur.

4-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 292.maddesi:
Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi hâlinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olur.”

5-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 293 maddesi:
“Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar.
Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olmasını engellemez.
Daha önce tanıma veya babalığa hükümle soybağı kurulmuş çocukların ana ve babası birbiriyle evlenince, nüfus memuru re'sen gerekli işlemi yapar.”

6-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 314/3 maddesi:
“Evlâtlık küçük ise evlât edinenin soyadını alır. Evlât edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir. Ergin olan evlâtlık, evlât edinilme sırasında dilerse evlât edinenin soyadını alabilir.”

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ

Madde7/1:”Çocuk doğumundan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedilir ve doğumundan itibaren bir isim hakkına ve mümkün olduğu ölçüde ana-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır.”

Madde8/1:”Taraf devletler yasanın tanıdığı şekilde çocuğun kimliğini,tabiyetini,ismi ve aile bağları dahil koruma hakkına saygı göstermeyi ve bu konuda yasadışı müdahalelerde bulunmamayı taahhüt ederler”

Madde 8/2:1Çocuğun kimliğinin unsurlarından bazılarından veya tümünden yasaya aykırı olarak yoksun bırakılması halinde,taraf devletler çocuğun kimliğine sürat ile yeniden kavuşturulması amacıyla gerekli yardım ve korumalarda bulunurlar.

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

Madde 2/25:1Temel hak ve özgürlüklere sahip olma bakımından insanlar arasında doğuş ayrımı ve ayrımcılığı olamaz,evlilik içinde doğma ve evlilik dışında doğmuş olmalarına bakılmaksızın aynı sosyal ve hukuki konumdan yararlanmaları gerekir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

Madde 14:”Bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma,cinsiyet,ırk,renk,dil,din,siyasal veya diğer kanaatler,ulusal veya sosyal köken,ulusal bir azınlığa mensupluk,servet,doğum veya herhangi bir başka durum bakımından hiçbir ayrıcalık yapılmadan sağlanır1

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER EKONOMİK VE SOSYAL KONSEYİ 18 MAYIS 1973 TARİHLİ KARARI

“Evlilik içi,evlilik dışı doğan çocukların eşit hukuksal duruma sahip olmaları gerekir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI

Madde 10:”Herkes dil,ırk,renk,siyasi düşünce,felsefi inanç,din,mezhep ve benzeri sebepler ile ayrım gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.hiç kimseye aileye,zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır.

Madde 11:” Anayasa hükümleri,yasama,yürütme ,yargı organlarını,idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır,kanunlar Anayasaya aykırı olamaz”

Madde 36:”Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak sureti ile yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir.Hiç bir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.”

Madde 90:”Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletler ile ve milletlerarası kuruluşlar ile yapılacak antlaşmaların onaylanması TBMM nin onaylamayı bir kanun ile uygun bulmasına bağlıdır.Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir.Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.”

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI

Yüksek mahkemenin 11.09.1987 tarih,1987/1 Esas ve 1987/18 Kararı ile aynı mahkemenin 1990/15 Esas ,1991/5 sayılı 28.02.1991 tarihli kararları

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:

Daha önce yürürlükte olan olan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre babalık davası yolu ile babalığına hükmedilen çocuklar,babaları hanesine tesçil edilebilmekte iken 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre aynı olanaktan yararlanamamaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yukarıda maddeleri bildirilen 292.ve 314 maddesi hükümlerine bu husus aykırılık teşkil etmekte ve çelişmektedir.Evlat edinilen çocuk ailenin soy ismini alabildiği halde mahkemece babalığına hüküm verilen çocuk aynı olanaktan yoksun kalmaktadır.Keza evlat edinilen çocuk aynı haneye kayıt edilebilmekte iken babalığa hüküm verilen çocuk babası hanesine kayıt edilememektedir.Bu durum Anayasamızın 10.maddesinde ifadesini bulan “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı olduğu gibi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 2/25.maddesi hükümlerine aykırı olarak babalığına hükmedilen çocuğu ”doğuş ayrımcılığına” itmekte,Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi 14.maddesine ifadesini bulan “hak ve özgürlüklerden yararlanma bakımından doğum ayrımcılığı” tanımına girmekte,Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 7,8 maddelerinde ifadesini bulan “kimliğinden yoksun” bırakılması sonucunu doğurmakta,somut olayda olduğu gibi anne-baba bir kardeşi ile aynı soy ismi taşıyamamakta ve aynı haneye kayıt edilememektedir.


TÜM BU NEDENLERLE

HÜKÜM:

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 321 ve 293/3 maddeleri hükümlerinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10,11,36,90 maddelerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla

İptali için dava dosyasındaki belgelerin tasdikli örneklerinin Anayasa mahkemesine gönderilmesine,davanın Anayasa Mahkemesinin vereceği karara kadar geri bırakılmasına

Dair karar,davacı vekilinin yüzüne karşı yapılan yargılama sırasında açıkça okunup usulen anlatıldı.
06.04.2006