Mesajı Okuyun
Old 23-07-2011, 21:04   #52
fikirbay

 
Varsayılan

Tartışmanın derinleştirilmesi yönünde bir arzu ve irade beyanları var. Yukarıdaki yazılardan bu açık ve net olarak görülebiliyor. Birkaç gün bekledim ve gördüm ki, site yöneticisi ve yardımcıları da, belirli bir modda konuların açıklanması kaydıyla, bu arzu ve iradeye, yanılmıyorsam, "zımni kabul" şeklinde onay vermekteler...

Bu çerçevede, konuya yavaştan girmek ve hafif hafif ısıtmak istiyorum.

Ancak, atama kararnamemizin akıbeti de bu arada belli oldu ve bu kez Almanya'da Münster'e atandım. Evi toplamak, Kuala Lumpur'dan önce Türkiye'ye dönmek ve hemen ordan da Almanya'ya geçmek, oradaki yeni yerleşimi planlamak, ev kiralamak, oto satın almak, çocukların okullarına yerleştirilmesi vs. bir yığın özel işim olacak...

Dolayısıyla, konuyu önümüzdeki iki ay boyunca ne kadar derinleştirebileceğim ve tartışmaları da ne kadar sakin kafayla izleyebileceğim meçhul şu anda. Zira, belirli bir süre internet bağlantım dahi kesilmiş olacak belki.

Kişiye özel bu hususları da vurguladıktan sonra, öncelikli olarak ifade etmek istediğim husus; "kimin bize hangi kavramı dayattığını" ciddi karinelere istinaden ele almamız gerektiğidir.

Dayatılan unsurlardan ikisi "bireyin özgürlüğü" ve "demokrasi" kavramlarıdır.

Yalnız, önyargılarınızı lütfen meseleyi tam olarak ortaya koyuncaya dek bir kenara koyunuz ki, konunun özü önyargılarımızda boğulup o toz duman içinde kaybolmasın...

Örneğin yukarıda yer alan "beklediğim mesaj" ifadesi olaya önyargılı bakıldığının açık bir kanıtıdır. Dayatılan unsurlarla ilgili yukarıdaki açıklamam da "beklenen başka mesajları" tetiklemiş olabilir, ama iş göründüğü gibi değildir.

İnsanları kafamızda onlar için hazırladığımız kafeslere koyup kafesin kapısını da bir güzel kilitledikten sonra, onları beynimizde kafeslemiş olarak, artık boşu boşuna dinlemiş oluruz... Zira, artık o ne derse desin, bizim kafamızda "bütün yollar Roma'ya" çıkacaktır...

Konuya çok ağırdan alarak ve dikkatli girmemin nedeni, enerjimizi boşa harcamamak için, birbirimizi salim, berrak, dingin bir zihinle ve önyargısız şekilde dinleyebileceğimiz bir ortamın altyapısını hazırlayabilmektir.

Önyargılıların beyinlerindeki kafesi parçalayabilmek üzere (bu iş atomu parçalamaktan zor da olsa) bir cümle kurmak isterim:

Ben insanlığın geleceği açısından "gizli ve sinsi dini örgütlenmenin tehlikesi"ne karşı çok ama çok hassasiyet gösterilmesini birinci planda ve herşeyden önde tutan okur yazar araştırmacı bir insanım.

Bazıları için bunu duymak şaşırtıcı olabilir. Ama, unutmamak gerekir ki, bildiklerimiz karşımızdakinin anlayabildiği kadardır ve herkes kepçesinin büyüklüğü oranında kazandaki çorbadan pay alır.

Açılımı sürdürmeden önce, ilgili tartışmacılara önümüzdeki günlerde, eğer bugüne dek izlememişler ise, ivedilikle "Zeitgeist" belgeselini sonuna kadar dikkatle izlemelerini salık veriyorum. Zira, anılan belgeselde sunulan konulardan bazıları yapmak istediğim açılımla bir şekilde bağlantılı durumdadır.

Bu tartışmada, zihinlerimizde bir "PARADİGMA" değişikliği gerekebilecektir. Bugüne dek kullanmış olduğumuz paradigmayı sorgulamak zorunda kalabiliriz.

Lütfen, bu girizgahtan da önyargılı sonuçlar çıkarılmasın ve sabırla açılımın tamamlanmasını gözleyelim! Zira, yazarak anlatmanın veya açıklamanın kısıtlayıcı olumsuz etkisi altında, mümkün olduğunca objektif ve herkesin aynı kavramdan aynı sonucu çıkartabileceği ve sonuçta aynı pencereden aynı manzarayı hepimizin görebileceği standartlar içeren bir anlatım tarzı geliştirmek zorundayım.