Mesajı Okuyun
Old 27-03-2007, 19:00   #40
Av.Denizhan Erbek

 
Soru

Sn.Av. Armağan Konyalı’nın bakış açısı “ her görüşe göre” farklı bir “olması gereken hukuk” vardır. Güzel bir saptama,fakat ben tırnak içinde her görüşü yasa koyucunun görüşü olarak almak istiyorum ve o zaman da “olan hukuk” olması gerekecektir. Çünkü;olması gereken her görüşe ya da kişiye göre değil de verdiği örnekteki gibi topluma göre değişen-ananelere ve göreneklere,ekonomik yapısına,sosyal ve kültürel farklılığına göre-bir olması gereken hukuk olmalıdır.

Sn. Çalıkuşu’nun da bahsettiği üzere “en iyiye arayış daima olacaktır” ve bu da “olması gereken” e doğru giden bir yoldur ki olması gereken ise hayallerimizdir.Peki nedir bu hayallerimiz elbette bunun içinde evrensel boyuta yaşayan,eşitlik,höşgörü,özgürlük vs. mesela, kabaca keşke dünyada herkes eşit bir şekilde yaşantısını sürdürse biri üşürken dibindeki sıcak yatağında yatmasa işte bu keşkeleri hayatı geçirecek,yerine getirecek temelden bir hukuk revizyonu(konumuz şuan sadece hukuk olduğu için yoksa bir çok revizyon gerekecek “topluma göre”) gerektirecek ki; bu da o sistemde var olan ideolojik yapının yansıması olan yasa koyucunun iradesinin bizzat kendisinin revizyonudur ve aynı zamanda yok oluşudur.Bu yüzdendir ki Sn.Cesur yüreğin belirttiği gibi “her-ya da hiçbir- yürürlükteki hukuk olması gerekeni dile getirmiyor.” Getirmeyecek de..

Sn.Bektaş,gerçekten güzel saptamalarda bulunmuşsunuz,fakat “olması gereken”e ulaşmaya çalışılmasının engellerinden biri de -belki de en önemlisi- siyaset ve ideolojidir.Ancak konumuzun siyasetle alakasının bulunmadığını belitmişsiniz,ancak siyaset de felsefenin içindedir,bence bu konuya da değinseniz konunun bütünlüğü,genelliği açısından güzel olacaktı.

Sn. Çalıkuşu bir diğer yazınızda-26 numaralı yazısında-kanımca “olması gereken” açısından “hukuk”u kişisel bir irade,özlem ve isteğe indirgemişsiniz.kişinin kendi bulunduğu durumdan daha iyiye gitme çabası ve hayali ve bu yetkinin kendisine verilmesi olması gereken değil aksine bizi olması gerekenden uzaklaştıran bir durumdur.Çünkü,her bireyin kendi beyninde yarattığı bir olması gerekenle “olması gereken hukuk”a yaklaşılmaz aksine uzaklaşılır.Bu bireysel bir tatmindir aynı zaman da..Oysa öyle bir olması gereken düşünülecek ve pratiğe dönüşümü için hukuksal sistemin işleyişine yerleştirilecek ki,bu kazanımla toplumsal tatmin sağlanacaktır aynı anda..
Kanımca;“Olması gereken” hiçbir zaman anlamını kavram ve içerik olarak kaybetmeyecektir, “olan hukuk”a evirilmeyecektir. Diyalektik ne zaman ölür o zaman olması gereken bakımından hukuk ve olan hukuk ölecektir.çünkü bu iki cümle gece ile gündüz gibidir..
sevgi dolu selamlar..