Merhabalar,
Asıl sorun hukuk ile hiç ilgisi olmadığı halde ahkam kesenler değil, yaptığı iş itibariyle memuriyetin başında amirin gördüğünü doğru sayan hukuk uygulayıcılarıdır.

Zira hukuka yabancı olması normal olan kişiler yorumlarında ısrarcı olmadıkları gibi beyanlarının yorumdan öte bir bağlayıcılığı yoktur.

Ancak hukuku uygulamak durumunda olanların bilgisizlikleri nedeniyle yorumlarında ısrarcı olup, kendilerine göre uygulamalara vucut vermeleri asıl en can sıkıcı meseledir.

Örneğin bir kalem müdürü, ihtiyati tedbir kararını uygulamak için uyaptan davalının malvarlığını sorgulamanın mahkemenin tarafsızlık ilkesini yok sayacağını ve bu nedenle yerine getirmeyeceğini,
bir tapu memurunu, mal sahibi yada mahkeme kararı olmadan kimseye göstermeyeceğini,
bir kamu görevlisi benzer kurumlardaki uygulamanın aksine kendilerinin bir konuyu böyle uygulayacağını,
bir icra müdürü çoğunlukla kanunun kendi bildiği olduğunu

söylemekten, söylemekte inat etmekten ve en acısı uygulamaktan geri durmazken sıradan yurttaşların fikir beyanından öteye geçmeyen masumane beyanların takılmamak gerekir diye düşünüyorum.

Kanaatimce bu konuda en güzel cevabı git bildiğini yap bakalım ne olacak şeklinde verilmesi gerektiğini söyleyen meslektaş belirtmiştir.