Mesajı Okuyun
Old 12-07-2012, 11:01   #6
Av.İlker DOLGUN

 
Varsayılan

Yargıtay mahalle ve semt yazılı olmasına rağmen ilçe yazılı olmadığından keşide yeri unsurunun olmadığına ve kambiyo vasfını etkilediğine hükmetmekte iken, adres olmadan yazılan TC' nin keşide yeri sayılmasını kabul etmek ve beklemek söylediğiniz gibi "geniş bir yorum" olur. Zira Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 14.12.1992 tarih ve 1992/1-5 sayılı kararına göre, keşide yerinin hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek şekilde anlaşılabilir olması gerekmektedir.

Ayrıca:


T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

E:2007/23971
K:2008/2474
T:15.02.2008

KAMBİYO HUKUKU
KAMBİYO SENEDİ
ZORUNLU ŞEKİL KOŞULU

Özet
Çekte "keşide yeri" belirtilmesi yasada doğan zorunlu şekil koşuludur. Bu husus re'sen dikkate alınarak takip iptal edilmelidir.

6762 s. Yasa m. 692/5
2004 s. Yasa m. 170

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Takip konusu edilen 15.12.2006 keşide tarihli çekte keşide yeri yazılı bulunmamaktadır. Anılan bu husus TTK'nın 692/5. maddesinde öngörülen zorunlu unsurlardan bulunduğundan ve borç da kabul edilmediğinden bu çek yönünden re'sen İİK'in 170a/2. maddesi gereğince borçlu Erdem hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'un 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

E:2005/8668
K:2005/8340
T:09.09.2005

BONO
İHTİYATİ HACİZ
KEFİLLERİN SORUMLULUĞU

"ÖZET"

TARAFLAR ARASINDAKİ UYUŞMAZLIK, İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLMESİ KOŞULLARININ BULUNUP BULUNMADIĞI NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR. İHTİYATİ HACİZ KARARI, DAVACI BANKA TARAFINDAN KULLANDIRILAN KREDİLERİ ZAMANINDA ÖDEMEYEN MU-TERİZ BORÇLULARCA DÜZENLENMİŞ BONOLARA İSTİNADEN VERİLMİŞTİR. BİR SENEDİN KAMBİYO SENETLERİNDEN OLAN BONO OLARAK KABULÜ İÇİN, KEŞİDE YERİNİ DE İÇERMESİ ZORUNLUDUR: ANCAK SENETTE KEŞİDE YERİ GÖSTERİLMEMİŞ İSE, BONOYU DÜZENLEYEN KİŞİNİN AD VE SOYADININ YANINDA YAZILI OLAN YER, DÜZENLEME YERİ OLARAK KABUL EDİLİR. ALTERNATİFLERDEN BİRİNİN BULUNMAMASI HALİNDE SENET, BONO OLARAK GEÇERLİLİK KAZANAMAZ. KEFİLLERİN SORUMLULUĞU İSE BKNUN 487/1. MADDESİNDE HÜKME BAĞLANMIŞ OLUP; KEFİL, BORÇLU İLE BERABER MÜTESELSİL KEFİL VE MÜŞTEREK MÜTESELSİL BORÇLU SIFATI İLE VEYA BU GİBİ DİĞER BİR SIFATLA BORCUN İFASINI DERUHTE ETMİŞ İSE ALACAKLI ASIL BORÇLUYA MÜRACAAT VE REHİNLERİ NAKDE TAHVİL ETTİRMEDEN EVVEL KEFİL ALEYHİNDE TAKİBAT İCRA EDEBİLECEKTİR. SOMUT OLAYDA SENETLERİN HUKUKİ DURUMU, BORÇLULARIN SIFATLARI, KREDİ SÖZLEŞMELERİ VE İPOTEK BELGELERİ GETİRTİLEREK YASAL DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE İHTİYATİ HACİZ KOŞULLARININ OLUŞUP OLUŞMADIĞI ARAŞTIRILARAK SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR.

"İçtihat Metni"

Taraflar arasında görülen davada (İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mah-kemesi)nce verilen 28.7.2004 tarih ve 2004/1013 - D.iş sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi ihtiyati hacize itiraz edenler vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

ihtiyati hacize itiraz edenler vekilleri, aleyhlerine tesis edilen ihtiyati hacze konu bonoların kredi ilişkilerinin teminatı olarak düzenlendiğini, keşide ve vade tarihlerinin bulunmadığını, sonradan doldurulduğunu, kaldı ki zorunlu unsurlardan tanzim yerini taşımadığını, alacak miktarının belli olmadığını, rehinle teminat altına alındığını, ihtiyati haczi gerektirir koşulların bulunmadığını ileri sürerek, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

Alacaklı vekili, senetlerin borçluların açık adresleri belirtilerek düzenlendiğini, kambiyo senedi vasfı taşıdıklarını, borçlu şirketin temsilcisinin borcu kabul ettiğini, alacağın rehinle temin edilmiş olmasının kambiyo senetlerine özgü takip yapmaya engel olmadığını, borçluların haber vermeden adres değiştirdiklerini, mallarını gizlediklerini savunarak, itirazın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddialar, savunma toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, senetlerin teminat senedi olduklarına dair bir kayıt bulunmadığı, bazı kısımlarının sonradan doldurulduğu iddialarının yargılamayı gerektirdiği, senetlerdeki tanzim yerinin posta kod numarası belirtilerek "Taksim" şeklinde belirtildiği, anılan yerin açıkça "İstanbul/Taksim" olduğunun kolayca anlaşıldığı, zorunlu unsurları taşıyan bonolar olduğu, İİK.nun 45/2. maddesi uyarınca alacağın rehinle temin edilmiş bulunmasının yeterli teminat olsa bile kambiyo senedine özgü takip yapmaya engel bir durum oluşturmadığı, ihtiyati haciz kararında bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir.

Kararı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekilleri temyiz etmiştir.

İstem, ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ihtiyati haciz kararı verilmesi koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır, ihtiyati haciz kararı, davacı banka tarafından kullandırılan kredileri zamanında ödemeyen muteriz borçlularca düzenlenmiş 25.6.2004 vadeli 400.000 USD bedelli ve 25.6.2005 vadeli 180.000 USD bedelli bonolara istinaden verilmiştir. Bir senedin kambiyo senetlerinden olan bono olarak kabulü için, keşide yerini de içermesi zorunludur. Ancak, senette keşide yeri gösterilmemiş ise bonoyu düzenleyen kişinin ad ve soyadının yanında yazılı olan yer, düzenleme yeri kabul edilir. (TTK.nun 689/IV) Alternatiflerden birinin bulunmaması halinde senet, bono olarak geçerlilik kazanamaz. Düzenleme yerinin belli ve mümkün bir yer olması gerektiği gibi bu yerin idari bir birim olması da zorunludur. İdari birim olmayan yer, keşide yeri olarak kabul edilemez. (Öztan F.: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2002, B.4, Sh.80 ve 203) Somut olayda bono olduğu iddia edilen senetlerde müstakil olarak düzenleme yeri bulunmamaktadır. 25.6.2004 vadeli senette düzenleyenler ad ve soyadı yanındaki adreste "80090 Taksim" ibaresi yer almakta, diğer senette ise hiçbir yer adı belirtilmemektedir. "Taksim idari birim değildir. Anılan senetler, düzenleme yeri içermediklerinden mahkemenin kabulünün aksine bono vasfını taşımamaktadırlar. İtiraz edenler vekilleri senetlerin, aynı zamanda alınan kredilerin teminatı olduklarını, ayrıca borcu karşılayacak derecede ipotek tesis edildiğini de iddia etmişlerdir. llK.nun 45. maddesi hükmüne göre, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak, poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki takip hükümleri saklıdır. Aynı yasanın 257. maddesi uyarınca da ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gerekli koşullardan biri de alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Bahse konu yasal düzenlemeler, borçluya yöneliktir. Kefillerin sorumluluğu ise, BK.nun 487/1. maddesinde hükme bağlanmıştır. Anılan düzenlemeye göre kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise alacaklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebilecektir. Bu durum karşısında, kredi sözleşmeleri ve ipotek belgeleri getirtilip, borcun miktarı tayin edilip, senetlerin kambiyo senetleri olmadığı ve borçluların sıfatları da dikkate alınarak yukarıda değinilen yasal düzenlemeler çerçevesinde ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle itirazın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle itiraz edenler vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın, muterizler yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.9.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.