Mesajı Okuyun
Old 12-02-2009, 09:38   #109
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
Sayın korayoz tam da sizin görüşünüze aykırı bir durum var. Sizin görüşünüz karşı oy olarak kabul görmüş. Suat Abi'nin de söylediği gibi kiralayan hiçbir zaman malik olmamış. Davacı da iddiasını zaten bu temel üzerine oturtmuş. Demiş ki: malik olmadığı halde bizde malik olduğu hissini uyandırmıştır.

Şimdi sizin görüşünüze dönecek olursak şöyle demişsiniz:



Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Derneğin kiralayan sıfatına sahip olduğunu, edimini yerine getirdiğini dolayısıyla kira bedeline hak kazanabileceğini düşündüğüne göre sizce Dernek ile Hazine arasındaki ilişkiyi

1) Kira ilişkisi olarak mı yorumlamıştır?
2) Derneğin intifa hakkına sahip olduğunu mu düşünmüştür?
3) Karma sözleşmeye dayalı bir ilişki olarak mı yorumlamıştır?


Eğer bu üç sorudan birine olumlu cevap verilemiyorsa Yargıtay kararı sizin görüşünüze aykırı değil mi?


Yargıtay'ın o kararındaki karşı oy görüşü temel çıkış noktası olarak benim düşümcemle örtüşüyor. Orada "Malik ile kirayaveren arasındaki hukuki ilişki anlamında" vekaletsiz iş görmeye atıf var ki hatalı değildir ve vekaletsiz iş görmede de yapılan iş "Malik hesabına" yapılmış sayılır.

Benim anlayamadığım husus, sizlerin (Suat bey, Engin ve Adli Tip) Yargıtay kararı dışında gösterebildiğiniz yasal bir dayanak ve hukuki bir gerekçenin olmamasıdır.

Zaten ben temelde Yargıtay'ın kararının hatalı olduğunu düşünüyorum ve eleştiriyorum. Ama siz bana Yargıtay kararını getirip, benim düşüncemin aksini ispatlayan delil olarak gösteriyorsunuz. Bu bana göre topu taca atmaktır.

Bakınız:

Bir taşınmazı malik olmayan kişiler de kirayaverebilir. Bu mümkündür. Malik olmayan kişi, bir başkasının taşınmazını kiraya verebilmesi için;

Ya Malik ile yasal ve hukuki bir ilişkiye dayalı olarak hareket eder,

Ya da hiç bir hukuki yetkisi ve ilşkisi olmadan, tamamen haksız ve hukuksuz olarak hareket eder.

Birinci ihtimalde, yapılan kira kontratı ya temsil, ya kanundan dolayı vekaletsiz iş görme ya da benzeri bir hukuki sözleşme ya da yasal ilişki nedeniyle yapılan akit, Malik hesabına yapılmış olur.

İkinci ihtimalde Kiralayan, malik ile hiç bir hukuki ilişkiye girmemiştir ve fakat taşınmazı bir şekilde kiracı denen kişiye kiralamıştır.Bu zorbalıkla kapıyı kırarak da olabilir, hile ile anahtarı ele geçirmek suretiyle de...

Böyle bir durumda yetkisiz temsil nedeniylle BK.38 dairesinde akit malik'i bağlamaz ise de kiracı iyiniyetli ise, vekaletsiz iş görme hükümleri dairesinde sözleşmenin Malik ile kiracı arasında geçerli sayılmasını kabul etmek gerekir.

Bu durumda da sözleşme Malik ile kiracı arasında doğmuş sayılacağından dolayı nihayetinde açılacak tahliye davasında da Malik olmayan Kiralayan kendisinin, eşinin veya çocuğunun ihtiyacı adına tahliye davasını açamaz, ancak kontratta ki kiralayn sıfatıyla Malik adına hareket ederek, Malik'in, Malik'in eşinin ve/veya çocuğunun ihtiyacı için tahliye davası açabilir kanaatindeyim.

Hakkaniyet de bunu gerektirmektedir hukukun temel kuralları da...

Aksi takdirde Mülkiyet hakkının (yasal sınırlamalar dışında) keyfi bir müdahale ile mutlak niteliği örselenmiş olur. Zorbalık hüküm sürer.

Mülkiyet hakkı sahibinin müdahalenin men'ine ilişkin haklarının dolambaçlı işlem ve ilişkilerle ortadan kaldırılmasına sebep olabilir.

6570 sayılı kanunun 15. maddesinde düzenlenen 3 yıl boyunca tahliye olunan kiracı dışında bir başkasına kiraya veremmeme yasağının dolanılmasına vesile olabilir...

Bunları izah etmek ve savunmak, özel bir maksat güdülmedikçe mümkün değildir.