Mesajı Okuyun
Old 10-02-2009, 20:16   #75
Adli Tip

 
Varsayılan Önce Kanuna Bakmalı, Sonra Yargıtay Kararı Aranmalı

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Sayın Üyeler

Kanun'un kiralayana hak tanıdığı ve Yargıtay'ın kanunu uyguladığı konusu tartışmasızdır. Tartışılması gereken şu ki kiralayan neden bu kadar şımartılmaktadır? Kanun kiralayanı şımartmakla kalmayıp oğlunun kızının ihtiyacını bile karşılamaktadır.

Bu hakkın kaynağında ne var? Doktrinde bu hakkın kaynağına sözleşme konmakta. Kiralayan sözleşmenin tarafı olarak sözleşmeden doğan hakları kullanmakta. Bu da hukuku karmaşıklaştırmakta. Başkasının malını başkasına kiralamakla bunca hak sahibi olunması bana mantıklı gelmiyor. Tahliye isteme hakkın kaynağına ''sözleşmeden doğan hak'' yerine ''mülkiyet hakkı'' konursa daha adaletli olur. Böylelikle kiralayan dediğimiz olmadık kişilere olmadık haklar verilmemiş olur.

Ayrıca kiralayana tahliye isteme hakkı verilmesi kiracının haklarını da daraltmakta. Kiracı malikin oğlu için ve ayrıca kiralayanın oğlu için kiralananı boşaltmak zorunda kalıyor.

Bu nedenle Kanun'daki ''kiralayan'' sözcüğünün ''malik'' ile değiştirilmesinin adalete daha uygun olacağı kanısındayım.

Saygılarımla


Sayın Armağan Abi;

Yasa koyucunun -en iyimser ihtimalle-terminoloji açısından kötü bir yasa yaptığı bence de artık tartışmasızdır.

Keza hakkaniyete çok uygun olmadığı da ortadadır.

Türk toplumuna uygun bir yasal düzenleme getirilmiş olsaydı, bu kadar hukukçu, "burda ne demek isteniyor" diye böyle bir tartışmaya girmezdik.

Zira en iyi yasa, yasayı hiç okumamış birisinin bile tahmin edebileceği yasadır.

Bu sebeple düşünceleriniz, "olan"dan "olması gereken"e ulaşmak için tartışılması gereken bir konudur.

Alıntı:
Yazan Av. Suat Ergin
Bana göre, yasa hazırlanırken sanki tüm kiralayanların aynı zamanda malik olacağı kabul edilmiş gibi kaleme alınmıştır. Aslında malik olmayan-kiralayanın dava açabilmesi için malikin onayının da aranması gerekmelidir. Aksi takdirde hakkaniyete aykırı durumlar sözkonusu olabilecektir.

Nitekim Suat Abi de ilk mesajlarının birinde yasal düzenlemeyi çok isabetli bulmadığını belirtmiş.

Alıntı:
Yazan Türk Medeni Kanunu
A. Hukukun uygulanması ve kaynakları
MADDE 1.- Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.
Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir.

Biz (bu foumda yazan üyeler) hakim değiliz. Daha da önemlisi zaten uygulanbilir bir hüküm var.

Tartışmanın/sohbetin başlangıcı da, somut bir hukuki uyuşmazlıkta ne yapılabileceğine ilişkindir. Yani bir hukuk uygulayıcısının mevcut koşullarda geliştirebileceği argümanlar konuşulmaktadır.

Ve yasa da, içtihat da kiralayan ve malikin aynı kişiler olmayabileceğini belirtmiş durumdadır.

Sizin bu mesajınız forumun ilk mesajı olsaydı, yani adalet/hakkaniyet ölçüsünden çıksaydık, öyle tahmin ediyorum ki burada karşıt görüş sunan bir çok kişi, "olması gereken"e ilişkin çok daha farklı görüşler öne sürerlerdi.

Ben halihazırda tartışmanın devam ediyor olmasını şuna bağlıyorum:

Saim Abi, hukuki vakıayı tümden değerlendirmek yerine, olaya "Gayrimenkulü elinden rızası dışında çıkmış ve 3. bir kişiye kiralanmış malik" cephesinden bakıyor.
Emlakçı örneğinde, boyacı örneğinde ve benzer örneklerde, gayrimenkulu elinden rızası dışında çıkan ve 3. kişiye kiralanan malik elbette mağdur olmuştur. Bu malik, Cengiz Beye müracaat edebilir.

Diğer yandan bu ihtimalde, Saim Abinin halini hiç düşünmediği kiracı da var. Bu kiracı da Engin Bey'e müraacat edebilir.

En uyanık ve paralı olan, yektisiz Kiralayan'dır mutemelen. O da bir avukat bulur elbet.